-21-

597 36 12
                                    

İçimdeki heyecanı bir türlü atamıyordum. Bavulumu hazırlarken bir yandan salondan Lisa'nın açtığı şarkıyla dans ediyordum.

Yarın ailemi görecektim. Billie ile görüşecektim. Heyecanlı olmamam zaten saçma olurdu. Onları o kadar özlemiştim ki rüyalarımda sürekli görmeye başlamıştım. Her gün Billie'nin iyi olması için dua ediyordum, her ne kadar onu kötü görmek istemesem de sonuçta görecektim ve biraz da olsa yanında olacaktım.

Billie'ye göre tüm ablası olmayan ya da abisi olan çocukların olması gereken 'abla'ydım. Bana bayılırdı, ona bayıldığım gibi. Ona gerçekten hayrandım. Küçük yaşta kanser olmuş, onu yenmişti. Hastalık tekrarlandığında ise aşırı tepkiler vermemiş, hep pozitif kalmıştı. Ne kadar acı çekse de bize hep güler yüzlü olmuştu. Çok güçlüydü benim minik kardeşim.

Telefonum titrediğimde dağınık olan yatağımın üzerinden alıp gelen bildirime baktım.

Tabi ki Harry mesaj atmıştı.

Harry. Hayatıma giren ve tamamen değiştiren kişi. Gözle görünür bir değişiklik olmasa da iç dünyam tamamen değişmişti. Ondan gelen bir mesajı görünce bile kalbim hızla atıyordu.

Bu daha önce başıma gelen bir şey değildi.

O günden sonra -neredeyse seviştiğimiz gece- tabi ben ertesi gün utançtan ve karışık duygulardan Harry'nin yüzüne pek bakamamış ve kaçmıştım.

Harry o günden beri peşimi bırakmıyordu, pes edecek gibi değildi. Zaten etsin de istemiyordum. Bana garip bir şekilde iyi geliyordu. Bana bakışını anlamdıramasam da çok hoşuma gidiyordu. Okulda her dersim bittiğinde dibimde bitmişti ve ben ne kadar utangaçsam o bir o kadar rahattı. Yanağıma bıraktığı öpücükler, her gördüğünde sarılması ve koruyucu tavırları birkaç gündür peşimi bırakmıyordu.

Beth'nin Lisa'ya o geceyi söylemesi üzerine tüm grup 2 gün içinde her şeyi öğrenmişti. Zaten ağzı durmayan bir adet Louis vardı. Öğrenmemeleri imkansızdı.

Lisa tamamen deliye dönmüştü. Ama olumlu yönde. Yani sanırım.

Bizi başından beri yakıştırdığını ve çocuk yapmamız gerektiğine dair bir şeyler saçmaladığı an arkamı dönüp odama gitmiş ve kendimi kilitlemiştim. Neyse ki bir hafta içinde bu konuya dair heyacanı biraz da olsa azalmıştı.

Gelen mesajın üstüne basıp açtım.

Harold: Napıyorsun :)

Melody: Bavul hazırlıyorum

Harry: Benim ne yaptığımı sormayacak mısın :(

Melody: Hayır :(

Harry: Kaba

Harry: Yatağıma uzandım ve seni düşünüyorum

İşte, yüzümdeki aptal gülümseme geri gelmişti. Tek bir cümleyle yüzüm kıpkırmızı olmuştu bile.

Melody: Ne düşünüyorsun

Harry: Hmm güzel gözlerini

Harry: Yok, saçlarını

Harry: Imm gülümsediğinde gözlerin kısılmasını da şimdi düşündüm

Harry: Belki dolgun kalçalarını da :)

Hem bu kadar tatlı olup hem de nasıl arsız olabiliyordu ki? O günden beri öpüşmemiştik bile ama sözünü etmemişti. Bu Harry için çok garipti.

Melody: Harry

Harry: Kızgın bir ses tonuyla Harry dediğini tahmin ediyorum

Melody: Doğru etmişsin

Two of Us // h.sWhere stories live. Discover now