"Ha bir de lavabo ne tarafta?"

Çatık olan kaşları iyice çatılarak parmağıyla üst katı gösterdi. "Merdivenleri çıkınca sol da kalıyor."

Kafamı sallayarak mutfağa gittim. Çay bardağını tezgahın üzerine bırakarak etrafıma bakınmaya başladım. Mutfak kahverengi tonlarındaydı. Çok fazla incelemek istemediğim için mutfaktan çıkarak merdivenlere yöneldim. Merdivenlerin basamaklarını yavaşça çıkarak üst kata ulaştım. Sağda ki oda mıydı yoksa solda ki miydi? Sağ oda lavaboydu. Öyle demişti, iyi hatırlıyorum. Kapının kulpunu çevirip açtığımda beni lavabo yerine bir oda karşılamıştı. Burası değildi, anlamalıydım.

Tek kişilik bir kız odasıydı. Kapıyı kapatarak bu kapının biraz daha yanında duran kapının elceğine dokundum. Sağ demişti iyi hatırlıyordum.

Kulbu tutup aşağıya çekerek kapıyı ardına kadar açtım. Önce içeriden yoğun tarif edemeyeceğim kadar güzel bir koku burnuma çalındı. Ferahlatıcı ve dinginlik hissi veren bu koku istemsizce ayaklarımı odanın içerisine doğru yönlendirmişti.

Bir oda olduğu belliydi fakat kimin odasıydı bilmiyorum. Kapının ardından bakınca da hiçbir şey gözükmüyordu. Merakıma ve kokuya yenik düşerek iyice içeriye adımladım.

Yatağın bir yüzeyi görünene kadar ilerlemiş. Artık odanın içerisine girmiştim. Yatağın üzerine baktığımda Asaf'ı görmek ise beni bir hayli telaşlandırmıştı.

Burası onun odası mıydı?

Yüz üstü yatmış, kafasını yastığa gömmüştü. Üzerine  çektiği pike çıplak olan belinin sadece küçücük bir yerini kaplıyordu.

Kaşlarımı çatıldı. Gözlerim gördüklerinden hiç de memnun değildi.

Sırtında bir sürü yara izi vardı. Morluklar ve kemer izleri çoğunluktaydı fakat yara almayan yerleri pürüssüzdü.

Elim istemsizce öne doğru uzandı. Dokunmak istiyordum. Morluklar yeniydi ve pansuman bile yapılmamıştı. Kanayan yeri bile vardı.

Yanlıştı, ayaklarımın ona doğru gitmesi, elimin morluklarına dokunmak istemesi çok yanlıştı.

Doktorum ben, yanlış anlamazdı. Yaralarına bakması için zaten bir doktora ihtiyacı vardı. Aranan doktor ayağına geldi, kızmaz herhalde.

"Daha ne kadar izlemeyi düşünüyorsun?"

Uyumuyor muydu? Nasıl anlamıştı ki burada olduğumu?

DİLHUNWhere stories live. Discover now