2- ″Sipariş meselesi.″

2.8K 235 52
                                    

″Wow, burası oldukça güzelmiş.″ Uçurumun kenarına yaklaşırken çıktı kelimeler ağzımdan. Yavaş yavaş uca yürürken altımızdaki şehir manzarasına bakıyordum, cidden hoş.

″Beğenmene sevindim.″ Arkamdan gelen John'un sesiyle, bana yaklaştığını anladım. Yanımda durana kadar adımladı ve ellerini ceplerine sokup manzarayı izlemeye başladı.
″Ne zaman daralsam soluğu burada alırım,″ bana döndü ve rüzgârdan uçuşan saçlarıma bakıp gülümsedi, devam etti. ″Aklım dağılır ve güzelliğine dalarım.″

Bir elini cebinden çıkardı ve uçuşan saçlarımı okşadı, gerildim. Saçlarımı mı sevdi o? Oh. Gülümsemeye çalıştım ve manzaraya döndüm yeniden, güzel bir gece. Sabahın erken saatlerine kadar burada kaldık ve arabasıyla beni eve bıraktı. Güzel bir duş aldım ve kahvaltımı yapıp iş yerime doğru adımlamaya başladım. Durağa ulaştığımda başımı kaldırıp etrafı süzdüm ve karşımda onu gördüm.

Bir eli cebinde, kolundaki saate baktı ve başını kaldırdığında göz göze geldik. Hemen önüme döndüm ve dağılan aklımı toparlamak için hafifçe irkilip kulaklığımda çalan müziğe odaklanmaya çalıştım. Onun arabası vardı ve şu an duraktaydı, bu beklenmedik ve garip bir durum. ″Uhm, acaba müsaade eder misiniz?″

Duyduğum sesle tanımadığım adama döndüm ve önünde hafifçe eğilip kenara kaydım. Yanımda durmaya başladı, tebessüm edip önüme döndüm ve durağa yaklaşan otobüsle birlikte hemen toparlanıp içeri adımladım.

″Yanınıza oturabili-″ Az önceki genç adamın konuşması yarıda kesildi ve dengesini kaybedip yalpaladı. Arkasından çıkan Jeon yanımdaki boş koltuğa oturup telefonuyla ilgilenmeye başladı. Şoktan ağzım açık bir şekilde hem yanımdaki hem karşımdaki adama baktım ve Jeon adına özür dilemek için kalkacağım sırada bileğimden tutup koltuğa geri çekti. Dönüp ona baktığımda hâlâ telefonla ilgileniyordu.

″Ne yapıyorsun?″ diye fısıldamaya çalıştım fakat sesimin sessiz olduğu pek söylenemezdi. ″A-ah sorun değil başka bir yere otururum, iyi günler size.″ ayaktaki yabancı hızlıca başka bir koltuğa geçerken bileğimi büyük elinden kurtardım ve kulaklığımı takıp müzik dinlemeye çalıştım. Zira biraz daha olayı kavramaya çalışsaydım sinir krizi geçirecektim ve otobüsten atılmamız kaçınılmaz olacaktı.

Gerici ve sinir dolu yolculuk bitince ayağa kalktık ve çıktık otobüsten. Kulaklığımı çantamın cebine koyarken göz ucuyla ona baktım. Telefonunu cebine yerleştirip çalıştığım kafeye doğru yürümeye başladı. Şaşırsam da belli etmemeyi umarak peşinden içeri girdim.

En köşedeki masaya yerleşip elinde kıvırdığı dosyayı masaya bıraktı ve ceketini yanındaki sandalyeye bırakıp oturdu. Dikkat çekmemeye çalışarak arka tarafa geçtim ve dolabıma ulaştım. Burada ne arıyordu? İlk kez geliyordu ve böyle yerlerde takılmadığına adımın Taehyung olduğu kadar emindim. Üniformamı giyip siparişleri almak için ufak defteri elime aldım ve ilk masaya yaklaştım.

″Ne alırdınız efendim?″ Çift birbirine bakıp siparişini verdi, not aldığım siparişle tezgaha yürüdüm ve ilettim. Hazır olmasını beklerken kafede göz gezdirdim ve yavaşça onun masasına baktım. Yeni fark ettiğim şey elindeki kitaptı, kitabı açmış ve okuyordu. Ona baktığımı hissetmiş gibi gözlerini kaldırıp gözlerime baktı. Biraz bakıştık, her zamanki gibi. Kitaba geri dönmesini bekliyordum fakat inat etmiş gibi bir türlü çekmiyordu irislerini harelerimden. İş arkadaşımın adımı seslenmesiyle bu bakışmayı bitirdim ve hazırlanan tatlıyı ve içecekleri alıp istenilen masaya, çifte doğru ilerledim. Tebessümle elimdekileri masaya yerleştirip önümde eğildim ve arkadaşımın yanına ilerledim.

″ Şu yakışıklıya sen mi bakıyorsun, ben mi bakayım?″ Gözleriyle işaret ettiği yere döndüm. Jeon'dan bahsediyordu. ″Hey, sana söylüyorum.″

″Ah, şey tabi.″ Gülümsemeye çalıştım. Joy güzel bir kızdı, alımlı ve güzel, ah. Joy yavaşça ona ilerlemeye başladı, o tarafa bakmamaya çalışıyordum, telefonla ilgilenmeye başladım.

John mesaj atmıştı, bara tekrar gelip gelmeyeceğimi sormuş bugün için, ben mesaja giremeden Joy'un sesini duydum. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda morali bozulmuş gibiydi.

″Şu çocuk, sadece senin onun siparişini almanı istedi.″

Downtown | TaekookWhere stories live. Discover now