29.Bölüm-Barış

146K 9.2K 16.2K
                                    

******

Aşk gerçekten büyük bir zaaftı. Birini çok sevdiğinizde, ona sizi çok incitme şansı da tanıyordunuz. Ne kadar çok yerden dokunuyorsa size, o kadar çok yeri yakabiliyordu.

Dila ile olan da buydu.

Aklımın, kalbimin her köşesine sızmıştı ve tüm boşluklarımı doldurmuştu.

Şimdi onsuz her şey eksik ya da yamalıydı.

Onunla dolup taşmışken onsuz kalmaktaki ısrarımsa beni her geçen dakika boğuyordu.

Artık onsuz bir hayat düşünemiyordum.

Ama...

Karışmıştım. Kör düğüm olmuştum. Ve nasıl çözeceğimi bilmiyordum.

Düşünmem gerekiyordu.

Düşünmesi gerekiyordu.

Bir şeyleri aşmaya ihtiyacımız vardı.

Yan yana geldiğimiz ilk an ona uzanan ellerimse aklımdaki her düşünceyi susturuyordu.

O kadar aşinası olmuştum ki her bir zerresinin, artık benden izin almıyordu parmaklarım tenine değerken.

Kafamın içindeki seslerle boğuşarak aşmıştım Ankara yolunu.

Serhat'ın kapısına geldiğimde ise gün daha aymamıştı.

Burada, bu tanıdık mahallede her şey bıraktığım gibiydi sanki. Sabahın dördünde tüm o sessizliğin ortasında hala eskisi gibi sıcak gelmişti işte.

Serhat'la beraber her antrenmandan sonra çaldığım bu kapı belki de kimsesiz hissetmediğim tek evdi.

İçinde aile gördüğüm tek ev.

"Zaten sabaha karşı gelmişsin Barış, uyusaydın ya biraz daha."

Derya Teyze bir yandan önümdeki çayı doldururken bir taraftan da kaşlarını hafifçe bükmüş, halime üzüldüğünü pek de saklama gereği duymuyordu.

Serhat annesi ve babasıyla yaşıyordu Kurtuluş'taki bu eski evde.

Tabi sabahın dördünde kapılarına gelince ne kadar haberli de olsa endişelenmişlerdi.

Neden buraya geldiğimi ise bilmiyordum.

Belki tüm bu dağınıklığın ortasında tanıdık bir hisse tutunmak istedim.

Bilmiyordum.

Ne istediğimi bilmiyordum.

"Bu oğlun horluyor Derya Teyze, bilmiyor musun sanki. Bu kadar uyuttuğuna şükrettim valla."

Sahte bir sitemle Serhat'ı işaret ettiğimde hafifçe gülümsemiştim.

"Abi sallama ya, bir kere ben bebek gibi uyurum. Atıyorsun bari destekli at."

Serhat söylenerek tabağına aldığı siyah zeytini sinirle attı ağzına.

Derya Teyze elindeki çaydanlığı nihalenin üzerine bıraktığında bana doğru kaçamak bir bakış atıp kıkırdamıştı.

Çarpık bir şekilde gülümseyip çayımdan bir yudum aldım.

"Ee anlat bakalım. Nasıl gidiyor hayat İstanbul'da? Alışabildin mi?"

Hasan Amca babacan bir tavırla araya girdiğinde aceleyle yutkundum.

"Alıştım..."

Çok alıştım.

SAHTE DOKUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin