one

146 10 30
                                    

Bir zamanlar Owen Lars'ın evinin olduğu yer şimdi kumlarla kaplıydı. Birden gökyüzünde bir ışık hüzmesi belirdi ve ışıktan çıkan iki kişi kumlara düştü.

Genç kadın yüzünü buruşturup eliyle etrafı yokladı, gözleri hala ışık yüzünden ortama alışmamaıştı. "Ani? Orada mısın?"

Kızın eli eline değdiğinde oğlan yüzünü buruşturdu. Beş dakika daha uyuyamaz mıydı?

"Sen seçilmiş kişiydin!" Anakin duyduğu sesle gözlerini kocaman açıp doğruldu. Hızla doğruluğu için başı zonkluyordu ancak umursamadı. "Obi Wan?"

Padme elini yavaşça Anakin'in omzuna koydu. "O burada değil, Anakin." Padme etrafa bakındı. "Burada kimsenin olduğunu sanmıyorum."

Anakin bir rüyadan ayılıyormuşçasına etrafa bakındı. İkisi çölün ortasında duruyor, yıkık bir eve bakıyorlardı. Ev bir yerlerden gözüne tanıdık gelse de o an çıkartamadı. Başını Padme'ye çevirdiğinde üzerinde ona bol gelen elbiseyi gördü. Hamile elbisesi mi giymişti o? Kendi üzerine baktığındaysa kıyafetinin isle kaplanmış olduğunu gördü. "Neler oluyor Padme?"

Padme cevap vermedi. Gözlerini tanıdık bir şey görmüş gibi eski eve dikmişti. Evde çok tanıdık bir şeyler vardı. "Ani nerede olduğumuzu biliyor musun?"

"Tatooine." diye homurdandı Anakin ayağıyla kuma tekme atarken. "Lanet olası Tatooine."

-

"Nasıl gitti?" diye sorarken Padme elindeki tabakları masaya koydu. Masada oturan Anakin elindeki ışın kılıcını açtı. "Yaparken havaya uçmadım ve çalışıyor. Sanırım iyi gitti."

"Harika, o zaman sofraya yardım edebilirsin."

Anakin gülümsedi. Işın kılıcını kapatıp masanın üzerine koyduktan sonra sandalyesinde hafif geriye kaykıldı. Mutfağa doğru elini uzatıp gücü kullanarak eşyaların masaya gelmesini sağladı. En son bardak da masaya konduğunda karısına baktı. "Başka bir şey?"

"Anakin." Padme hoşnutsuzca başını yana eğdi. "Söz vermiştin. Daha fazla Jedi olmak yoktu."

Anakin iç çekti. Padme'nin neden böyle olduğunu anlıyordu, ne kadar Jedilık yaparsa kabusları o kadar artıyordu. Padme, Tuskenlardan korunmak için ışın kılıcına izin vermiş olabilirdi ancak hala bu fikre parlak bakmıyordu. Anakin yerinden kalkıp karısına sarıldı. "Biliyorum, üzgünüm." Anakin başını eğip Padme'nin saçlarından öptü. "Depoda birkaç malzeme buldum. Onlarla ve Jawalardan aldığımız malzelemerle bir şeyler yapıp para kazanacağız, sonra da bu lanet yerden en kısa zamanda gideceğiz, söz veriyorum."

"Anakin seninle olduğum sürece nerede olduğum önemli değil." Padme başını kaldırdı. "Ya da hangi zamanda."

Anakin başını yana eğdi. Bundan hoşlanmıyordu, hala neden çölün ortasına 23 yıl sonrasında belirdiklerini bilmiyordu. Buraya ilk gelmelerinin üzerinden henüz birkaç ay geçmişti ancak tanıdığı hiçbir Jedia ulaşamamıştı. Ne Obi Wan ne de Yoda... Windu'yu bile ulaşmaya çalışmıştı ancak hiçbir şey hissedememişti. Bu yüzden bu lanet gezegende kalıp neden öldürüldüklerini bilmediği üvey kardeşinin evinde kalmaya karar vermişlerdi.

"Anakin iyi misin?" Padme'nin sorusuyla Anakin düşüncelerinden kurtuldu. Gülümseyip başını salladı. "İyiyim, sadece dalmışım."

Padme onu dikkatle süzdü. "Yine o görülerden birini görmedin, değil mi?" Görüler... Ah evet, bir de onlar vardı. İkisi de geldiklerinden beri tuhaf görüler görüyorlardı. Anakin çoğunlukla Obi Wan'ı görüyordu, ikisi lavlarla kaplı bir gezegendelerdi ancak detayları hatırlamıyordu. Padme ise kendininkilerden hiç bahsetmiyor ancak sürekli sanki çocuğunu kaybetmiş bir anne gibi davranıyordu. Ona söylemese de Anakin onun üzüntüsünü hissedebiliyordu ancak sebebini anlamıyordu.

"Hayır, sadece burada birkaç ayda ne kadar yol kat ettiğimizi düşünüyordum." diyerek ışın kılıcını beline astı. "Hadi şimdi bunları düşünmeyelim, yemek yiyelim."

Padme ona inanmamış gibiydi ancak bir şey demedi. Tam masaya oturmuştu ki dış kapıdan tuhaf bir matkapla oyuluyormuş gibi ses gelmeye başladı. Anakin yüzünü buruşturup kapıya baktıktan sonra Padme'ye oturmaya devam etmesini işaret etti. Kendisi kapıya giderken yavaşça elini ışın kılıcının üzerine koydu.

Tek eliyle kapıyı kavrayıp hızla kendine çektiğinde droidin uzamış kolu havada donuk kaldı. Anakin'in ağzı kocaman açılırken üst dudağı sevinçle yukarı kıvrıldı. "ARTOO?!"

second chances | star wars auWhere stories live. Discover now