''Ben geliyorum hemen siz konuşun.'' İkisi de onayladığında ayağa kalkıp biraz ileride ki ağacın yanına gelmiştim. Derin nefes alıp telefonu açtım. ''Efendim.''Az önceki neşemden eser kalmamıştı. Sesim aksine soğuk çıkıyordu.

''Damla neredesin? Neden açmıyorsun telefonlarını?'' Şu anda korkmuş gibi bağırıyordu. Telefonu kulağımdan çekip kaç kez aradığına baktım. 5 kez aramıştı. Telefonu kulağıma dayayıp konuştum. '' Cansu'daydım, telefonumun şarjı bitmiş kapanmıştı.'' Evet doğruydu telefonum kapanmıştı ama tek yalan Cansu'da olmadığımdı.

''Kızım neden haber vermiyorsun korktuk burada.''

''Korktuk derken?''

''Ebru da çok merak etti.'' Dudağımın kenarı alayla kıvrıldı. O benim eve geri dönmemden telaşlanmıştır diyecektim ama demedim yine her zamanki gibi içimde tutum.''Yarım saate evdeyim.''

''Tamam.'' Dediğinde telefonu kapatıp arkama döndüğümde ağaca yaslanmış Erdem'i gördüm. Kaşlarımı çatarak ona baktığımda dudaklarını birbirine bastırıp ağaçtan ayrıldı ve ellerini pantolonun cebine sokup başını yana yatırarak bana baktı.

''Babana neden yalan söyledin?''

''Sen neden beni dinledin?'' Alt dudağını ısırıp gözlerime bakmaya devam etti. ''Dinledin demeyelim de kulak misafiri oldum diyelim.'' Tek kaş kaldırıp konuştum.''Aynı şey!'' Derin nefes alıp bakışlarını kaçırdı.

''Tamam. Baban burasını bilmiyor mu?'' Dinlediğini kabul etmişti ama konuyu da kapatmıştı. Ben sonra bunu ona sorardım. ''Bilmiyor eve çabuk gitsek iyi olacak. Her türlü birbirimize gireceğiz de olsun.'' Son cümleyi kendi kendime söylediysem de duymuştu. Yanından geçip Ayşe teyzenin yanına gittim ve çantamı alıp elini öptüm.

''Kız ben bu oğlanı çok sevdim.'' Dudağımın kenarını kıvırıp ellerini tutarken konuştum.''Yine geliriz tamam ama bir süre ben gelemeye bilirim. Antrenmanlarım başladı.'' Gülümseyip onayladı.''Tamam kızım sen düşünme bizi maça odaklan. Bana bu seferde kupa alacaksın.'' Gülümseyip başımı salladım. Ardından Erdem geldi ve her keze bir kez daha el sallayıp bahçeden çıktık. Erdem arabaların kapısını anahtarla açınca kapıyı açıp arabaya bindim. Erdem arkasına yaslanıp derin nefes aldığında ona baktım.

''Ne oldu?''

''Necdet dede çocuklarını anlatıda aklıma bir an o geldi.'' Üzülmüşe benziyordu. Arabayı çalıştırdığında önüme döndüm.''Çok kötü bir şey. İki oğlu da bakmıyor. Neymiş karıları yapamazmış.''

''Oğulları önceden arıyor muydu?'' başımı iki yan salladım.''Hayır. Bu yüzden çıktı zaten kavga. Necdet dede onları görmek seslerini duymak istemiyor. Hatice teyzede evladım deyip telefonunu açınca olanlar oldu tabi.''

''Anne yüreği!'' Buruk bir gülümsemeyle başımı salladım. Ardından başı koltuğa yaslayıp camdan dışarısını izlemeye başladım. Yol kenarındaki dükkanların ışıkları yanıyordu. Arabanın içini müzik sesi duyulduğunda başımı çevirdim. Erdem bir yandan şarkı ayarlıyor diğer yandan arabayı kullanıyordu.

''Dur ben ayarlarım sen yola bak.'' Bana bakıp başını salladı. Elimi şarkı ayarlamak için uzattım ve ekrandaki ilerleme tuşuna basarak şarkıları geçmeye başladım. Sevdiğim bir şarkı çıktığında gülümseyerek geri çekildim.

''Hımm. Güzel seçim.'' Erdem gülümseyerek konuştuğunda ben de gülümseyip yolu izlemeye başladım.

Tam benlik birisi var

Bir tutam yaz gülüşü var

Kocaman egosuyla

Olmasa da olur, olmasa da olur

TATLI BELA (Düzenlenecek)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें