MALEC

28 6 0
                                    

Magnus New York Enstitüsüne adımını attı. Bu sırada Alec iblis avındaydı. Bir iblisi okla vurdu ve iblis dağılıp Edom'a dönerken içinde bir şey hissetti. Bir kıpırtı. Aklına Magnus'la paylaştıkları anıları gelmişti. Onunla ilgili bir şey olduğunu düşündü. Bu dünyaya dönmüş olabilir miydi? Hayır, olamaz. Daha önce de Magnus'la ilgili anılarının gözünün önüne durduk yere geldiği olmuştu. Bu durum neden farklı olsundu ki? Bir iblisin ona saldırmasıyla içinde bulunduğu durumda bunları düşünemeyeceğini anladı. Magnus'ı, iki yıldır hasret olduğu büyücüyü unutmaya çalışıp dikkatini önündeki iblise odakladı. Yayını kaldırdı ama geç kalmıştı. İblisin siyah pençesi Alec'in kolunu tırmaladı. Alec acıyı umursamadan kolunu kaldırdı ve iblisi öldürdü. Acı şimdi artmaya başlamıştı. Enstitüye gidip tedavi görmesi gerekiyordu. Arkasını döndü ve bir iblisin daha üstüne geldiğini gördü. Ama öldürdüğü iblis son olmalıydı. Sonra bunun diğerlerinden daha güçlü bir iblis olduğunu düşündü. Daha büyüktü ve daha kötü kokuyordu. İblis insan şekline büründü ve Alec'e sırıtarak baktı. "Yaralanmışsın görüyorum ki genç gölge avcısı. Seni alt etmeye uğraşmayacağım bile." Alec yanına neden Izzy'i veya Jace'i almadığını düşündü. Tek başıyla dövüşüp kazanamazdı bu iblisle. Yardım çağırmak için telefonuna uzandı ama iblis kırmızı alevlerle çekti telefonunu elinden. Harika, diye düşündü Alec. Yardım da çağıramayacağım. Yarası daha kötü olmaya başlamıştı. Elindeki melek bıçağını zor tutuyordu. Ve vücudu da titremeye başlamıştı. "Teslim ol, daha fazla kan dökülmesin. Seni iyileştirebilirim. Sana zarar vermeyi planlamıyorum." dedi iblis. Biraz önce hissettiği şeyi düşündü. Bu sefer Magnus hakkındaki hisleri doğru olabilirdi. Melek bıçağının elinden kayıp gittiğini fark etti. Başını eğip yere düşen yayına baktı. Vücudunun kontrolü artık kendi elinde değildi. Magnus'ı düşününce ağzının kenarı hafifçe yukarı kıvrıldı. Dizleri üstüne düştü. Diz kapakları yere sertçe çarpmıştı. Ama acıyı artık zar zor hissediyordu. Bedeni de kısa bir süre sonra yere yığıldı. Ve tek gördüğü şey sonsuz bir karanlık oldu.

Magnus enstitünün kapısı önünde toplanan birkaç kişiyi gördü. İçlerinden ilk Jace dönüp ona baktı ve gülümseyerek diğerlerine Magnus'u işaret etti. Clary Magnus'u gördüğünde küçük bir kızın babası eve her geldiğinde yaptığı gibi koşup Magnus'a sarıldı. Magnus gülüp Clary'i belinden tuttuğu gibi döndürdü. Yere indiğinde Clary biraz uzaklaşıp büyücünün yüzüne baktı. "Buradasın. Magnus. Döndün!" Yeniden sarıldı. "Evet bisküvim, döndüm." dedi kıkırdayan Magnus. Clary'i bıraktıktan sonra diğerlerine döndü. Herondale, Izzy, Samuel veya Steven. Onun ismini hatırlamıyordu. Hasret giderildikten sonra Jace "Hepimiz iblis avına çıktık. Alec henüz dönmedi. Enstitüye gelsene." dedi. Magnus Alec'i göremediğinden üzülmüştü. Ama beklerdi, sorun değildi. Yeter ki Alexander iyi olsundu.

"Bırak beni!" diye hırladı Alec. "Ben bir gölgeavcısıyım! Benimle uğraşmak Meclis'le uğraşmak demek! Ve inan bana, onların gafletini üstüne çekmek istemezsin." Buz gibi sesle konuşmuştu ve onu esir alan iblise tehditkar bir şekilde bakıyordu. Darius'tu iblisin adı. Orada, karşısında oturmuş, sakince Alec'in zincirlerinden kurtulmaya çalışmasını, onu tehdit etmesini izliyordu. "Bitirdin mi?" Alec hala ağzından soluyordu ve Darius'a nefretle bakıyordu. Darius "Sana zarar vermeyeceğim, daha önce de dediğim gibi. Sadece arkadaşlarını istiyorum. Üzgünüm genç okçu ama sen yalnızca bir yemsin." dedi. Alec'i süzdü. "Yemlerin canlı olmasına gerek yok. Seni ölüme terk edebilirdim ama iyileştirdim. Müteşekkir olmalısın. Bütün büyümü harcadım senin için ve senin haline bak." Kafasını salladı ve cık cık etti. "Genç nesil saygı ve minnetkarlık nedir bilmiyor." Alec "Sana saygıyı ve minnettarlığı gösteririm şimdi. Beni serbest bırakmaya ne dersin, ha? Cesurca dövüş benimle. Sana meydan okuyorum." Zincirleri kollarıyla iki taraftan çekiştiriyordu. Damarlarındaki melek kanı coşmuştu. Özgür kalmak istiyordu. Darius ayağa kalkıp yakınına girse diye düşündü. Canını yakabilirdi. Ayakları bağlı değildi. Karnına şöyle güzel bir tekme atmak istedi. İblis Alec'i hayalini sonlandırarak "Çok cazip bir teklif ama maalesef geri çevirmek zorundayım. İstersen bana korkak de, umurumda değil. Aptal değilim ben, kışkırtamazsın beni." dedi. Oturduğu yerden kalkıp sandalyesinin arkasında kalan masaya yürüdü. Alec kağıdı çizen kalemin sesini duydu. İblis yazmayı bitirip ateş mesajını gönderdi. Arkasını döndüğünde Alec'in onu izlediğini gördü. "Arkadaşların yakında burada olur." Sırıttı. "Eğlence başlıyor."

Veliaht PrensWhere stories live. Discover now