UYANIŞ

64 4 0
                                    

          Gözlerimi açtım , etrafıma bakındım.  Islaklık hissediyordum , kendimi havuz gibi bir şeyin içinde buldum ama tek fark içindeki su değildi.  Anlamlandıramadığım , balçığa benzer bir sıvıyla doluydu.  Yemyeşildi o kadar yoğundu ki neredeyse üzerinde duruyordum . Kokusunu nasıl tarif  etmeliyim bilmiyorum bile. Çürük, ekşi resmen nefes aldıkça genzimi yakan bir kokusu vardı.  Ölüm böyle bir şey miydi? Öldükten sonra böyle bir yere mi gidecektik ?

        Ayağa kalktım,  bakınmaya devam ettim . Camdan bir odadaydım ama sadece kendi yansımamı görebiliyordum.  Dışarıya dair bir iz yoktu . Küçük bir delik vardı . Uzun süre çabaladıktan  sonra yetiştim.  O kadar heyecanlıydım ki, cennet nasıl bir yerdi ? Bakmaktan kendimi alamadım bir süre.  O kadar güzeldi ki hava morun en güzel tonuydu ama burada hiç bulut yoktu tek gördüğüm şey yıldızlardı. Çok yakınlar sanki üzerime düşecek gibi . Etrafı incelemeye devam ettim hiçbir yapıt yoktu . Sadece parıl parıl parlayan taşlar vardı.  Anlamsız, biçimsiz, ışıltılı taşlar.  Delikten bakarken bir ses duydum birisi içeriye giriyordu, heyecanla arkamı döndüm ama simsiyah tulum gibi bir şey geçirmişlerdi üzerlerine bu yüzden hiçbir şey göremedim. Beni koydukları havuza baktılar,   yeşil balçığa dokundular.  Sonra bazı sesler  çıkardılar.  Bu sesleri hatırlıyordum,  evet bu sesler onlardı.  Beni çukurdan çıkaran seslerdi . Tıpkı bozuk bir radyo gibi . Hayal gördüğümü düşünmüştüm,  bu ses nasıl bir canlıdan çıkabilirdi. Tanrım , ölmemiştim.  Beni kurtarmışlardı buraya getirmişlerdi. 

Onlara yaklaşmak istedim . Nasıl bu halde olduğumu anlamlandıramıyordum. Her ne kadar iletişim kurmaya çalışsam da başarısız oldum.  Defalarca burası neresi ve neredeyim desem de karşılık alamadım. Kontakt kurabileceğim tek yer gözleriydi.  Ikisinin de gözleri o kadar güzeldi ki . Birinin gri tonlarındaydı nasıl anlatılır ki ilk defa bu kadar derin ve anlamlı gözler görüyordum.  Tıpkı yağmur öncesi havanın bulutlarla kaplanması ve yağmurun habercisi olması gibiydi. Her seferinde yağmuru izlemek için pencereme otururdum bazen saatlerce kaldığım olurdu.  Hayaller kurar , dünyamdan uzaklaştırdım. Sonra o bulutlar dağılır ve ben yine eski ben olurdum. Annemin seslenmesiyle dönerdim bazen de gerçek hayata "İz" diye aniden bağırırdı.  Bu gözler bana hayallerimi hatırlattı saatlerce izleyebilirdim. Diğeri ise hardal rengiydi . Bana sonbaharı hatırlatıyordu.  Güneşin doğuşunu, hayatı , o kadar sıcaktı ki grinin aksine beni kendine çekiyordu. Sahi burada güneşi bir türlü göremedim. Taştan ,yıldızlardan, karanlıktan başka bir şey de göremedim gerçi.  Üzerimde olan bakışları aniden cama yöneldi.   Camın ortasından geçip gittiler . Demek ki bir kapı olmalıydı.  Onlar çıktıktan sonra cama yaklaştım ama hiçbir çıkış yolu bulamadım.  Nasıl olmuştu? Kapının bir kolu olmalıydı en azından açılan kısmında bir ayrılma olmalı diye düşündüm. 

          Bunlar nasıl insandı ? Ya da insanlar mıydı? Belki organ mafyasıydı,  bu garip balçıkla dolu havuzu beni ilâçlamak için kullanıyorlardı.  O kadar çok ihtimal vardı ki . Hepsinin sonu kötü bitiyordu ne yazık ki . Çok korkmuştum.  Mutlaka bir çıkış yolu bulmalı, burdan kaçmalıyım diye düşündüm. Deliğe yaklaştım , kafamı sokabileceğim bir büyüklükteydi. Ama vücudum nasıl geçerdi. Camı kırmalıydım en azından vücudumu geçirebilecek kadar yer açmalıydım.  Vurmaya başladım hiçbir şey olmuyordu . Ben vurdukça içine çöküyor sonra tekrar eski halini alıyordu.  O kadar garipti ki tıpkı her şey gibi . Bir türlü zarar veremiyordum. Ne yaparsam yapayım  kırılma olmadı ben de madem bu kadar esnek o zaman çıkmayı  denemeliyim diye düşündüm kaybedecek hiçbir şeyim yoktu.  En fazla sıkışırdım burada . Denemeye değerdi.

Önce kafamı çıkardım sonra  sağ kolumu soktum zor bela daha sonra sol  kolumu çıkardım o kadar garipti ki sanki geçmem için bana yer açıyordu.  Canım çok yanıyordu ama her şeye değerdi.  Kollarım ve kafam dışarıdaydı artık fakat biraz daha hızlı olmazsam beni yakalayabilirlerdi.  Vücudum geçmiyordu kilolu olmamama rağmen sıkıştığımı hissettim . Ama inanamayacağım bir güç hissettim arkamda beni öyle bir itti ki aniden yerde buldum kendimi. Kimdi o ya da birisi var mıydı ya da cam beni kendi mi fırlatmıştı. Sorgulamak için vaktim yoktu bir an önce kaçmalıydım.  Yokluğumu hissetmemeliydiler.  Derin bir oh çektim. Koşmaya başladım.  Nefes almakta zorlanıyordum ve kulaklarım çınlıyordu . Tansiyonumun düştüğünü hissedebiliyordum.  Üzerimde basınç hissediyordum . Damarlarımdan geçmekte zorlanan kanı hissediyordum sanki vücudum patlayacak gibiydi.  Nasıl olabilirdi . Kulaklarımdan kan akmaya başladı.  Ne olursa olsun koşmalıydım.  Bir insan vardır mutlaka bana yardım eder diye düşündüm. Koşarken aniden bileğim burkuldu.  Tam da zamanıydı.  Her şey zaten yeterince zorken bir de bileğim yüzünden zorlanacaktım artık.  Devam etmeliydim . Bir süre daha koşmaya çalıştım ama canım o kadar çok yandı ki bırakmak zorunda kaldım.  Daha fazla koşamazdım bu yüzden saklanmaya karar verdim . Bir taşın arkasına saklandım.  Hava simsiyahtı belki geceydi  . Ayağımın ağrısı iyice kendini belli etmeye başladı.  Gitgide şişiyordu ve ağrısı şiddetleniyordu.  Ne olursa olsun kaçacaktım.  Tişörtümü çıkardım ortadan ikiye ayırdıktan sonra bileğime bağladım. Gücüm yettiğince sıktım. 

Sanırım sabah oluyordu . Ama bu imkansızdı güneş nasıl bu kadar yakın olabilirdi? Günlerdir hasret kaldığım güneş bana o kadar yakındı ki tenimi yaktığını hissediyordum.  Hava ise gitgide morarmaya başladı sürekli ton değiştiriyordu en son lila tonlarında kaldı.  Nasıl olabilirdi? Nasıl? Gözlerimi ovdum, tekrar baktım.  Evet, mordu.  Bir tane bile bulut yoktu.  Yürümeye karar verdim . Yoksa kafayı  yiyecektim.  Nasıl bir yerdi burası, kusmak istiyordum.  Başım dönmeye başladı.  Birini gördüm ve yaklaşmaya karar verdim . Sanırım kurtuldum.  Bir çocuğa benziyordu.  Ama güvenemezdim mutlaka yanına birileri gelirdi , izlemeye başladım.  O kadar uzaktı ki bana seçemiyordum bile . Beni farketmis olamazdı,  değil mi ? Hayır.  Olamaz. Bana doğru gelmeye başladı.  Yaklaştıkça anlamsızlaştı . Bu olamazdı. O anlamlı gözlerden onda da vardı. Ama neyin nesiydi.  Neydi bu? Nasıl bir canlıydı? Emin olduğum tek bir şey vardı artık . O bir insan değildi.

İZ 'İNWhere stories live. Discover now