BÖLÜM 2: KADERİN SATIRLARI

Start from the beginning
                                    

Derler ki kaderin, görünmez bir ipliği vardır. Önce kalbe dokunur ardından ruha karışır. Bu rivayeti anımsadığımda bu ara çok fazla kitap okuduğumu anlamıştım.

Gözlerimi bir kez kırptım. Gözleri ela rengindeydi ve güzeldi...

Yirmilerinin sonunda duruyordu, beyaz tenliydi ve kemikli yüz hatları vardı. Geniş, kare çenesini kaplayan hafif kirli sakalı, ona farklı bir hava katıyordu. Fakat çenesindeki gamze bu sertliği yumuşatıyordu. Burnu düzdü ve yüz şekline yakışıyordu. Açık pembe dudakları dolgun ve biçimliydi. Hafif dalgalı saçları, düzgün bir şekilde geriye atılmış geniş alnını açıkta bırakıyordu. Yüzündeki tek kusur, kaşının üstündeki soluk ama hayli derin olan izdi. Yine de bu iz, erkeksi güzelliğinden bir şey kaybettirmemişti.

Boğazımı hafifçe temizleyip yumuşak bir sesle konuştum.

"Size nasıl yardımcı olabilirim?"

Adam ise sessizce gözlerime bakıyordu. Yüzüme, ardından saçlarıma bakarken kaşları çatılmıştı. Uzun düz kirpiklerle çevrili olan gözleri, hafif çekik bakışları ise cesurdu. Çok yakışıklı bir adam olduğu su götürmez bir gerçekti. Bunun yanı sıra kendine güvenen biri olduğu dik duruşundan bile anlaşılıyordu. Elinde tuttuğu kitabı gösterdi.

"Daha önce okudunuz mu?"

Soru karşısında yanağımın iç kısmını ısırırken başımı iki yana doğru salladım. Bakışları elinde tuttuğu kitaba kaydığında tok çıkan buğulu sesiyle konuşmaya devam etti.

"Tavsiye edeceğim bir kitap."

Gözlerimi kaçırıp profesyonel bir gülümseme takındım. Yakışıklı bir adam olsa da bu kadar kapılmam çok saçmaydı.

"Mutlaka okuyacağım."

Yavaşça kitabı açtı. Yüzünde oluşan anlamlı bir gülümsemeyle açılan sayfayı okumaya başladı.

"Sana, diyor yazar kitabında. Beni hiç tanımayan sana."

Güzel ses tonuyla okuduğu kısa alıntı çok etkileyiciydi. Hafifçe iç çektim.

Böyle bir kitabı daha önce okumadığım için kendime kızarken "Sanırım bu hafta okunacak kitap belli oldu," dedim. İçten gülümsemeyle konuşmaya devam ettim. "Takipçiler, alıntıları çok beğenecek."

Sözlerimi başıyla onayladı. "Bana önerebileceğiniz bir kitap var mı?

Profesyonel bir ifadeyle "Tabii ki," dedikten sonra arkamı dönüp raflara bakmaya başladım.

"Sanırım klasik kitaplardan hoşlanıyorsunuz," diye bir tespitte bulundum.

Aldığım kısa cevaptan sonra bir an duraksadım. Açıkçası onu etkilemek istiyordum. Saçma bir dürtüydü ama kendime de engel olamıyorum. Bu yüzden büyük bir hassasiyetle kitapları incelemeye başladım. Gözüme çarpan kitabı görünce dudaklarım kıvrıldı. Kitabı elime alıp uzun uzun baktım.

Genç Werther'in Acıları, bu kitabı çok seviyordum. Bendeki yeri çok farklıydı çünkü bu kitabın acıyla yıkanmış bir ruhu vardı. Werther'in Lotte'ye duyduğu imkânsız aşk ve yaşadığı çaresizlik, çok etkileyiciydi. Yavaşça beni izleyen adama doğru dönüp elimdeki kitabı uzattım. Sessizce elini uzatıp kitabı aldı. İncelemeye başladığı sırada onun yaptığı gibi sevdiğim bir alıntıyı ezbere okumaya başladım.

"Bazen aklım almıyor; onu yalnızca ben, hem de öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez, bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir?"

Virane Düşler  (TAMAMLANDI)On viuen les histories. Descobreix ara