13

776 60 44
                                    

bir yaz gecesi olmasına rağmen rüzgar şiddetli esiyordu. elbette bu kıpır kıpır olan goshiki için sorun değildi. ancak sanırım biraz fazla aceleci davranmıştı. yaklaşık on beş dakikadır oğlanı bekliyordu, koşarak geldiğinden gerek olsa. ayaklarını sürekli yere sürtüyor, etrafa bakınarak sallanıp duruyordu. arada gülümsemeyi de unutmuyordu.

"aptal."

kalın bir sesi işittiğinde gözleri parlayarak arkasını döndü. ushijima her zamanki gibi mükemmel görünüyordu. gözleri hafif uykulu gibiydi. biraz kızarmış biraz da yorgun. ancak bu, goshiki'nin gözünde tanrı'nın en güzel resmiydi. ushijima gecenin karanlığında parlayan güneş gibiydi. goshiki hemen şimdi, kalbini söküp dizlerinin üzerine çökmek ve ushijima'ya uzatmak istemişti. işte onu her gördüğünde böyle hissediyordu. komik, oğlana böyle söyleyemiyordu gerçi. yüzünde kocaman gülümsemesi ve koşar adımlarıyla oğlanın yanına vardı.

"çok güzel görünüyorsun."

düşünmeden söylediği şey ushijima'nın kulaklarının kızarmasına sebep olmuştu.

"başlama yine."

"özür dilerim." özrüne rağmen hala gülümsüyordu. ushijima göz devirdi ancak dudaklarının kıvrıldığını oğlan görebiliyordu.

etrafta yok denecek kadar insan vardı bu yüzden rahattılar. çok ileri gitmeden kayalıkların üzerine oturdular. goshiki elindeki poşeti aralarına koydu. kalbi nasıl hızlı atıyordu...

"bira aldım ama sınavdan önce içmek istemezsen anlarım!"

"bir tenekeyi bitiremem ama yine de biraz içerim, sağ ol."

goshiki, oğlan için incelik gösterip birasının ağzını açtı ve ona uzattı. ardından kendi soğuk birasını yudumladı.

"rüya gibi. gelmezsin sanmıştım."

"bu kadar imkansızlaştırmana gerek yok?"

siyah saçlı oğlan sadece omuz silkmişti. ne derse desindi. rüya gibiydi işte. sadece onun için buradaydı. şimdi, şu anda hemen yanındaydı. gözleri gözlerine değiyor, beraber konuşuyor, omuzları sürtüşüyordu. sadece o ve kendisi vardı, bir de hep onları izleyen arsız gökyüzü.

aralarında küçük bir sessizlik olduğunda ikisi de rahatsız olmadı. ancak goshiki daha çok konuşmak istiyordu. ushijima da bunu sezmiş gibi, yerinde duramayan oğlanı kim görse anlardı, boğazını temizledi,

"daha bir saat önce öğrendiğim için pek iyi bir şey değil ama" ushijima elini ceketinin cebine daldırdı ve küçük hediye paketini goshiki'ye uzattı. "en azından bir şey verebilmek istedim. doğum günün kutlu olsun hentai."

kısa olan ona takılan lakabı bile umursamayacak kadar mutluydu. küçük yeşil paketi aldı ve nazik olmaya çalışarak açtı.
avcuna bir kolye düştüğünde nefesini tutmuştu. ucunda zarif, dört yapraklı bir yonca vardı. belki de küçük bir dükkandan alınmış, basit bir hediyeydi. elbette goshiki böyle görmüyordu. hayatında aldığı en güzel hediyeydi onun için. çabucak taktı, yavru köpek bakışlarıyla ushijima'ya döndü.

"sana sarılabilir miyim?"

"ne-"

"lütfen."

ushijima, oğlanın bu halini görünce üzerine bir şey söylemedi ve kollarını açtı. gariptir, goshiki sınıftaki ya da mesajlardaki gibi arsız davranmıyordu. bu yüzdendi sanırım, ushijima kısa olana bir şey diyemiyordu. üstelik ona böyle sımsıkı sarılıp başını boynuna gömerken nasıl kızabilirdi?

"teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim. çok güzel."

sesi fısıltı gibi çıktığında ushijima bu hüzünlü aurayı dağıtmak isteyerek oğlanla biraz dalga geçmiş, sinirlendirmiş ve sonuç olarak da enerjiyi dağıtmayı başarmıştı.

şimdi yine sessizce biralarını içiyorlardı. goshiki'nin yanakları hafif kızarmıştı.

"ushijima."

"efendim?"

"çok güzelsin. çok da iyi birisin. çalışkansın da. ayrıca sportifsin. b-ben... " goshiki birden ağlamaya başlayınca ushijima'nın gözleri irileşmişti.

"g-goshiki? hey, sorun ne?"

kısa olan dudağını büzmüş yaşlı gözleriyle ushijima'ya bakıyordu. "istemeden kaldırdım."

ilk birkaç saniye koca bir sessizlik oluşmuştu. o birkaç saniyelik şok etkisinden sonra ushijima'nın gözü yavaşça oğlanın güney bölgesine kaymış ve kendini tutamayarak gülmeye başlamıştı.

goshiki, ushijima'nın ona kızmasını beklerken böyle bir tepkiyi hiç beklemediğini belli ederek epey şaşırmıştı.

ushijima kahkahaları arasında zar zor konuştu, "goshiki sen harbiden çok garip bir insansın. seni anlamak imkansız."

goshiki de gözyaşlarını silip oğlana katılarak gülmeye başladı. "öyle sanırım."

ikisi de sakinleştiğinde ushijima ensesini kaşıyarak goshiki'ye döndü. "geç oldu, kalksak mı? malum yarın sınav var."

doğrusu, sınav goshiki'nin zerre umrunda değildi. ancak elbette ushijima'yı reddedecek değildi. sonuçta onun için buradaydı. daha fazlasını istemek bencillik olurdu. "olur, kalkalım."

hafif bir sarhoşluk olmasına rağmen ikisi de başarıyla kayalıklardan inmeyi başardılar. biralarını çöpe attıklarında veda vakti gelmişti. ushijima, yine oğlanın gözlerinde anlayamadığı bir hüzün gördü. oysa bilmiyordu, ondan ayrıldığından ötürüydü hüzüne düşen gözler. goshiki bu sefer izin almadan ushijima'ya sarıldı. başını geniş göğüse gömdü.

"teşekkür ederim... hayatımın en güzel doğum günü olduğuna emin olabilirsin."

ushijima biraz tedirginlikle elini oğlanın sırtına koydu. "rica ederim. birilerinin güzel bir doğum günü geçirmesini sağladığım için mutluyum."

goshiki kollarını sıkılaştırdı ve iyice gömdü başını. "beni güçlü kollarınla insanlardan koru, olur mu?"

ushijima, oğlanın üzerinde sarhoşluk olduğundan ötürü saçmaladığını düşündü. bu yüzden sadece sırtını patpatladı. kısa bir veda sundular ve zıt yönlere doğru gittiler.

kuşkusuz, goshiki her günün doğum günüsü olmasını istedi...

.
.
.

b a b e ¦ goshiki + ushijima Where stories live. Discover now