"Evet, o ses neydi? Kedi mi boğazladınız?" Dedi Peter.

Lucius ve Rabastan aynı anda gülerken James kaşlarını burnuna kadar çattı ve bardağını çarparak bıraktı.
"Si*tirin gidin!"

James mutfağı öfkeyle terk ederken Lucius ne olduğunu anlatmak için yeni gelen ikiliye döndü.

///---///

Kahvaltı hazır olduğunda Remus ve Peter anında masaya oturdular. Peter kilosuna dikkat etse de kahvaltıda bol bol yiyordu, Rabastan tıka basa doymadan kalkmazdı ve ne kadar yese de kilo almayan Remus da aşırı derece fazla yiyordu. Bir kurt adam olduğu için çok fazla yemesinin normal olduğunu düşündü Lucius. Kurt adam olduğu için bedeni yediklerini çok çabuk yakıp enerjiye dönüştürüyor olmalıydı. Birkaç sabah birlikte ettikleri kahvaltı onların bazı alışkanlıklarını aklına kazımıştı.
Lucius onun kurt adam olduğunu son sınıftan beri biliyordu. Bir süre onlarla takıldığında genç adamın ne olduğunu anlaması zor olmamıştı.

Lucius bunu asla Remus'a karşı kullanmadı ya da kullanmayı düşünmedi. Hatta okulda oldukları sıralar genç kurt adama destek olmuşluğu bile vardı.
Şu an gri gibi gözüken gözleri masada gezindi.
Severus ve Sirius dün gece Londra'daki eve gitmişlerdi. Bu gün ise Diagon yolunda gezinip kendilerini göstereceklerdi.
Bir anda ortadan kaybolmaları dikkat çekeceğinden böyle şeyleri sık sık yapmaya dikkat ediyorlardı.

Lucius homurdandı. Severus'un sinsi, kıvrak zekasına kısaca sövdü.
Sonra gözleri masadaki krep tabağına odaklandı. Onlarca krep birer ikişer azalıyordu ve aptal Potter trip attığı için aç kalacaktı.
İç çekip geriye yaslandı. Vicdan azabı falan çekmiyordu!
Aptal velet aptal şaka yüzünden istediği kadar aç kalabilirdi.

Birkaç saniye sonra kaşları çatıldı ve burnundan sinirli bir nefes verdi.
Evet! Aç kalması umrunda değildi.
Hayır , hayır, hayır... Vicdan azabı çekmiyordu.
O Gryffindor aç kalıp duvarları kemirebilirdi.
Lucius kararlı bir şekilde gülümsedi.

Ama bir dakika sonra gülüşü tamamen sönmüş bir şekilde ayağa fırladı ve kalan dört krep ile bir bardak portakal suyunu bir tepsiye yerleştirdi.

///---///

Severus gözlerini etrafta gezdirdi. Diagon yolu her zamanki gibiydi. Etrafta koşuşturan cadılar ve büyücüler, sahiplerini peşinden koşturan fare ve kediler.
Kısaca koca bir karmaşa.
Severus okul öncesi ne kadar kalabalık olduğunu hatırlarken bu kalabalığın az bile olduğunu düşündü. O zamanlar burası cehenneme dönüşürdü.

Adımlarını Gambol ve Japes Büyücü Şakaları dükkanına çevirdi. Severus Çatlak Kazan'da işlerini hallederken, görüşmesi gereken birileri vardı, Sirius'u kovmuştu.
Konuşmanın ortasında sıkılacağını, söylenip duracağını ve en sonunda Severus'u kalkmaya ikna edeceğini bildiğinden genç Slytherin onu en başından yollamıştı.
Ve nerede olduğunu çok iyi biliyordu.
Kapıyı bir çan sesinin eşliğinde açtı ve
Hogsmeade'deki Zonko'nun bir benzeri olan şaka dükkanına adım attı.

Algıda seçicilik olsa gerek gözleri anında sevgilisini buldu. Uzun saçları düzgün bir at kuyruğu yapılmış, üzerindeki bol beyaz kazağı yukarı uzandığı için belini açığa çıkarmıştı. Severus omzunu herhangi bir rafa yaslayıp sevgilisini süzdü. Sirius birkaç yıl Quidditch oynamış ve düzenli olarak spor yapmıştı. Asla kas yapmaya yönelik çalışmadığından vücudu ince ve genel olarak zayıftı ama kemiklerinin etrafında yağ değil kas vardı. Omuzları geniş sayılabilirdi, ince bir beli vardı.
Kilosuna çok taktığı bir dönem yüzündendi.

Siyah gözlerini sevgilisinin siyah bir pantolon tarafından sarılan bacaklarında gezdirdi. Paçası biraz bol olsa da kalça ve uyluk kısmı dardı. "Hadi ama! Neden o kadar yüksekte ki bu lanet kutu!?" Diye homurdanıp zıpladığında Severus gülümsedi ve ona ilerleyip kutuya uzandı.

Love In The Dark (𝑳𝒖𝒄𝒊𝒖𝒔/𝑱𝒂𝒎𝒆𝒔)Where stories live. Discover now