7 Dakika | Kim Jongin

İki Dakika

"Ne tür kitaplar okursun?" Haneul ikinci sorusunu da sordu. Zaman akıp gidiyordu, ama yavaştı.

"Fantastik." Haneul'ün kaşları şaşkınlıkla havaya kalkmıştı. Fantastik mi seviyordu?

Fantastik okuyan tek kişinin kendisi olduğunu düşünmeye başlamıştı. Ama artık başkası da vardı, değil mi?

"Yedinin sihrini bilir misin Haneul?" Jongin ilk sorusunu sormuştu.

"Hayır. Yedinin sihri mi var?" Jongin güldü. Haneul kulağına ulaşan sesin tınısından hoşlanmıştı.

"Yedi en sihirli rakamdır." Haneul devam etmesini söylermiş gibi sessiz kalmıştı.

"Yedi yaşamı da getirir, ölümü de. Ama bence en çok da aşkı. Aşk önemlidir. Aşk hem yaşam hem de ölümdür."

Haneul'ün hoşuna gitmişti. Jongin'in ağzı cidden iyi laf yapıyordu.

"Aşk sence de bu kadar önemli mi Jongin?" Jongin bir süre adımlarını izledi. Dudaklarını yaladı.

"Tabii ki. Aşk yaşamın ta kendisidir. Kim bilir? Belki bir kurtarıcı bile olabilir. Hm?"

"Olabilir. Ama aşk her şeyi kurtarır mı dersin?"

"Hayır, sanmam. Her güzellik bir yere kadar değil midir?"

"Öyledir. Öyledir ama bazı şeyler değişir." Haneul ağzından çıkanları pek umursamıyordu.

Aşka, sevgiye inanmıyordu pek. Çünkü yalandı sevgi onun için. Gerçek değildi bir yerden sonra.

"Doğru fakat değiştirene göre değişir." Çok haklıydı.

Haneul hiç bu kadar doğru hissettiğini hatırlamıyordu daha önce. Garipti bu rahatlığı.

Gergin kişiliğine tezat davranmıştı ilk defa. Kendisi bile şaşırmıştı. Sessizlik uzayıp giderken düşündü.

Bu yabancı ona güven vermişti. İlk defa güven duygusunu tatmıştı Haneul, bilmeden.

"Sanırım sana güvendim." İlk kez bu kadar dürüst konuşmuştu ama zaten her doğru da bir yalandı.

Kimse bilmiyordu ki yalanlar ve doğruların kardeş olduğunu. Haklılardı inanmamakta.

"Ben de sana güvendim sanırım. İlk defa." Haneul adımlarını hızlandırdı. Dakikalar bitsin istemiyordu.

Yolu uzundu biraz. Yaklaşık beş dakikalık bir yol. Kısaydı da, dakikalar kısaydı. Hayat kısaydı.

"Orada mısın?" Haneul sorduğunda Jongin'in cevabı üzmüştü onu.

Sebepsizce.

"İkinci dakika doldu. Beş dakika kaldı."