BÖLÜM 1- Hiçbir hikaye başladığı gibi bitmez.

1.6K 39 13
                                    

Bunu okuyan kişiye selam olsun. Bu yayınladığım ilk hikayem o yüzden süper heycanlıyım. Umarım beğenirsiniz :)

Düzenli olarak yaptığım bir şey varsa, o da her sabah ormanda koşmaktır sanırım.. Düzensiz hayatıma getirdiğim ilk düzenli kuralım.

Her adım adımımda omuzlarıma değen at kuyruğu yaptığım saçlarım, alnımdan akan ter biraz olsun içimdeki fırtınayı dindiriyordu. Attığım her adımda içimdeki enerjinin beni ele geçirdiğini hissedebiliyordum ve her adımda dahada güçleniyordum. Göl kıyısına yaklaştığımda adımlarımı yavaşlatıp insanları izlemeye başladım. Sevgilisiyle el ele dolaşan çiftlerin kırmızı sevgisi, etrafta koşuşturup oyun oynayan çocukların sarı neşeleri ve onları durdurmaya çalışan anne babaların tatlı kahverengi telaşı... Etraflarında dönen o renkleri izlemek kesinlikle huzur veriyordu. Gölün kenarına biraz daha yaklaştığımda, banklardan birinde oturan yaşlı çifti gördüm. O kadar aşıklardı ki birbirlerine ve etrafındaki renkler o kadar yoğundu, o kadar güzel bir kırmızıydı ki neredeyse düşüyordum. Acaba bende bir gün o kadar aşık olacak mıydım? Onları biraz daha izlemek için oturdum zaten 3 saattir koşu yaptığımı düşünürsek biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı.

Benim çok güçlü olmayan Sentius güçlerime rağmen yaşlı çiftin etrafını saran o şarap kırmızısını çok net bir şekilde görebiliyordum. Rüzgarın o ferahlatıcı esintisini yüzümde hissederken kendi hayatımı düşündüm. Ben bir bir Sentiusum aynı zamanda bir Merelyn. Gelecekte olacak en muhtemel şeyleri görürüm tabii her zaman değil. Bir Merelynı medyumdan ayıran şey ise insanların anılarıyla oynayabilmemiz. En yakın arkadaşımla -ki ona en yakın arkadaşım değilde kardeşim demeyi tercih ediyorum- birlikte yaşıyorum. Mia Moore. O bir Sentius. Benden daha güçlü bir Sentius ve içimden bir ses ileride daha da güçleneceğini söylüyor. O karşılaşabileceğiniz en farklı insan. Dışarıdan bakan biri için ölümcül derecede kötü, gülmeyen, hatta genellike "Hepiniz gerizekalısınız ve sizden iğreniyorum" bakışıları atan bir psikopattır. Ama aslında gerçek anlamda eğlenmesini bilen, çikolatasına herşeyden çok önem veren ve kesinlikle kütüphane takıntısı olan birisidir. Kütüphaneye sadece kitap okumak için gitmez düşünmek ve rahatlamak içinde gider.

Mia ile kendimi bildim bileli arkadaşım. En kötü ve en iyi anlarımızda hep birlikte olmuşuzdur. 6 yaşına kadar bizim gibilerin olduğu bir akademide kaldık. Biz o akademide doğduk. Ability Akademisi. İsminden de anlaşılacağı üzere biraz güç delisidir. Bir gün annem ve Mia'nın annesi bizi o akademiden kaçırdı. O zamana kadar annemlerde o akademide kalıyorlardı hatta o akademinin kurucularındanlardı. Annem akademinin kuruluş amacından saptığından dolayı bizi oradan çıkardıklarını söylerdi. 13 yaşına kadar annelerimiz ve bize yardım eden başka Sentiuslar bize, güçlerimizi kullanmayı, dövüşmeyi, silah kullanmayı, plan kurmayı, düşmanla iletişim kurmanın yollarını ve çeşitli stratejileri öğrettiler. Kısacası bize "zamanı geldiğinde" lazım olacak herşeyi öğrettiler.

Biz 13 yaşına geldiğimizde ise çok kötü birşey oldu.

Bizi buldular.

Mia'nın annesi bizi kurtarmak için canını feda etti. O günü hiç unutamıyorum. Mia'nın çığlıklarını... Annesinin yanına diz çöküşünü... Ve ölümün acısını alışını... Melissa sadece Mia'nın annesi değildi. O annemin en yakın arkadaşıydı. O benimde annemdi.

O günden sonra Mia olduğundan daha sert birine dönüştü. İntikam istiyordu. Bunu bende en az onun kadar istiyordum. 15 yaşına geldiğimizde ise annem gitti ve bize bir not bıraktı. Notta göreceğimiz bazı rüyaların bize ne yapmamız gerektiğiyle ilgili ipuçları vereceği yazıyordu. İlk gördüğümüzde bizde anlamamıştık, böyle bir rüyayı nasıl anlayacağımızı bilmiyorduk ama Arcaneler bizi bulmadan önce rüyamda bana gitmemiz için bağıran insanlar gördüğümde annemin ne demek istedigini ve nasıl anlayacağımızı anlamıştım. Şu ana kadar bu rüyalardan onlarca gördüm. Bazı rüyalarımda gitmemizi, bazılarında kimlik değiştirmemizi ve bazılarında ise kalmamızı söyleyen daha dogrusu bağıran insanlar oluyordu. Sesleri o kadar yüksekti o kadar fazlaydı ki uyandığımda burnum kanamış oluyordu ve genelde çığlıklar içerisinde uyanıyordum.

En son gördüğüm rüyada ise durmadan aynı şeyleri çizen insanlar gördüm öyle ki o çizimi ezberlemiştim. Bu sefer farklı olan bir sey daha vardı. Mia da benzer bir rüya görmüştü. İkimizide gördüğümüz şeyleri çizmiştik. Açıkçası ikiside kesik kesik ve bişey ifade etmeyen çizimlerdi. Daha çok bir yapboz gibiydi. Tam 2 gündür çözmeye çalıştığımız bir yapboz. Ben daha fazla dayanmadığım için bu işi Miaya bıraktım. O bulmaca ve şifre çözme işlerinde hep daha iyi olmuştur.

Bisiklet süren çocuğun çaldığı korna sesi beni bu düşünceli halimden uyandırdı. Saatime baktığımda neredeyse 1 saattir bu bankta oturduğumu farkettim bi kaç tur daha atıp eve gidicektim.

Büyük ihtimalle şu an hepiniz bunun benim hikayem olduğunu düşünüyorsunuzdur. Üzgünüm hepiniz yanıldınız. Zaten ben böyle şeyleri pek beceremem. Ben yakışıklı çocuklarla takılmak,partilerde dans etmekte iyiyimdir. Asıl kahraman Mia. Ben ise Mia'nın yaşadığı hayatın en büyük gözlemcisiyim.. Ve herkes, yaşadığı hayatın kahramanıdır.

Alın size öğrenmeniz gereken bir kural. Kural 5:Hiçbir hikaye başladığı gibi bitmez.

İntikam ZincirleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin