Bölüm 2 -ESRARENGİZ NOT

106 6 0
                                    

"Her şey 8 yıl önce başladı. Doğum günümde. O akşam huzursuzca çalan telefon küçük partimizi bölmüştü. Mutlu ve sakin hayatımız birden endişeli ve karışık bir hayata dönmüştü. Sürekli ev değiştiriyorduk ve inanın bana bu hiç kolay olmuyordu. Ailelerimiz sürekli endişeliydiler bu nedenle bizde huzursuz oluyorduk. Ama yine de bir şekilde hayatlarımıza devam ediyorduk. Lise. Lisedeki ikinci yılımızdı. 17 Kasımda yani, yine doğum günümde işler iyice karıştı. O gün her şeye rağmen aramızda bir parti yapmayı planlıyorduk. Akşam toplandık fakat Boray geç kaldı. O asla geç kalmazdı. Ailelerimiz yeniden huzursuzlandılar ve koşar adımlarla evden fırladılar. Arabaları aldıkları için koşarak gitmek zorunda kalmıştık üçümüz. Evleri yakındı ama biz oraya vardığımızda çoktan polisler ve ambulanslar evin önünü kapatmışlardı." gözlerimi yumdum devam etmek istemiyordum, ama buna mecbur olduğumu hissediyordum "Onlar, onlar öldürülmüşlerdi hemde aklınıza gelebilecek en kötü şekilde ama Boray'ın cesedine ulaşamamışlardı. Yine de öldüğünü düşünüyorlardı. Bende öyle." artık dayanamazdım ve kendimi serbest bıraktım, anında boğazımdan bir hıçkırık yükseldi ve göz yaşlarım kucağıma düşmek için adeta yarıştılar. O sırada büyükanne masaya bir deste fotoğrafı yaydı. Göz ucuyla bakmam yetmişti, onlar suratları ve her bir uzuvları parçalanmış Gökan amca ve Selin teyzeydi. Boray'ın anne babası yani. Daha da fenalaştım ve hüngür hüngür ağlamaya başladım. Sessiz ağlamaya alışmıştım ama bu boğazımı çok acıtıyordu. Yine de başımı dizlerime doğru yatırdım ve bir süre ağladım. Fotoğrafları dehşet içinde inceleyen Noyan'ı gördüm bir an "Bu delilik!". Noyan'ın bu tepkisine sadece kafasını sallayarak karşılık veren büyükanneye şaşırmış bir şekilde baktım. Nasıl bu kadar sakin kalabilirdi?

En sonun da sakinleşmeyi başarabildim ve nefesimi düzene soktum. Noyan devam edeceğimi anladığında huzursuzca kıpırdandı. Bende anlatmaktan hoşnut değildim ve ondan daha gergindim ama büyükannenin daha fazlasını istediğini gözlerinde gördüm ve devam ettim "Ailelerimiz iyiden iyiye korkmaya başlamışlardı ama bize hiçbirşey söylemiyorlardı. Aklımıza bin bir türlü şey gelmeye başlamıştı. Uyuşturucu? Dolandırıcılık? Mafya? Ve hatta belki de fuhuş(?). Ailelerimizin bunlardan birine bulaşmış olabileceklerini düşünüyorduk çünkü bu sadece Boray'larla alakalı değildi ayrıca tesadüf ve bir hırsızlık olayıda değildi. Aradan bir yıl geçmişti ve biz iyiden iyiye göçebe olup çıkmıştık. Aynı anda liseyide idare etmeye çalışıyorduk. Lise de bu kez üçüncü yılımızdı ve yine benim doğumgünümdeydik. Bu kez bir parti için değilde içmek için toplanacaktık. Bu kez geç kalan ise Doruk'tu. Ve yeniden koşuşturma, polisler, ambulans, çıkarılan parçalanmış cesetler ve oldukça yoğun bir dehşet. Boray gibi Doruk'un da cesedine ulaşılamamıştı ama onunda Boray ile aynı kaderi paylaştığı düşünülüyordu. Geriye sadece Hera ve ben kalmıştık artık olayların doğumgünümle hatta benimle bir alakasının olup olmadığını sorgulamaya başlamıştım. Sarsıntı ve ardından gelen depremler bizi yıkmıştı. Hera Doruk'un ölümünden sonra iyice harab olmuştu. Artık hiçbir şey yemiyor içmiyordu. Beraber kalmaya başlamıştık. Ailelerimiz bir an bile bizde gözlerini ayırmıyorlardı." soluklandım ve artık iyice yanmaya başlayan gözlerimi ovaladım. O kısa sürede Noyan bana su getirmişti, ona teşekkür ederek bakarken suyu kafama diktim. Büyükanne sükunetini koruyarak beni bekledi. Noyan benimle ilgileniyordu, gerçekten kötü görünüyor olmalıydım. Yaşananları dile getirmek beni daha da çok yıkmıştı. "Bir daha ki yıl kasımın 16'sında başka bir yere taşınacaktık ama Hera'nın ailesi eski evlerindeki kasadan paralarını almak istediklerinde beklemeye başladık. Saat gece yarısını geçmek üzereydi ve Hera'lar eski evlerine doğru yola çıktılar tam 5 dakika sonra doğumgünüme girecektim. İnsanlar o gün çok mutlu olurlardı ama ben aksine çok huzursuzdum yine birşeyler olacaktı. Hissediyordum, her yıl olduğu gibi yine birileri zarar görecekti. Hera'ların gitmemesi için ne kadar diretsem de beni dinlememiş ve gitmişlerdi. Saat 1'e geliyordu ve hala Hera'dan ses yoktu. Oysaki beni aramasını söylemiştim. En sonun da telefonum çaldı. Hemen hoparlöre almamı söylediler, bende aldım. Arayan Hera'ydı.

KÖR ZİNCİRWhere stories live. Discover now