90 25 7
                                    

Ebeveynlerini ararken şans eseri ev arkadaşı Suzan'ı buldum. Ev arkadaşı da Feride hakkında bize oldukça fazla bilgi verebilirdi. Suzan bizim okuldan değildi. Kendisi tıp öğrencisiydi. Kadıköy'de oturuyorlardı. Verdikleri pozlardan anladığım kadarıyla iki kız olarak, ev yaşamının zorluklarına kavga etmeden birlikte göğüs germeyi başarmışlardı. Başarmışlardı diyorum çünkü postlara bakacak olursak Suzan'ın son 1 aydır sevgilisi varmış. Bu işleri baya karıştırmıştır.

Suzan fotoğraflarda baya aşık gözüküyordu. Yeni sevgili kendisi gibi tıp öğrencisiydi ve ziyadesiyle duyarlı bir erkekti. Zekiydi, karşısındakini hor görmeyecek kadar nazikti. Anatomiyle ilgili dehşetli öyküler anlatmayı seven, matrak ve eğlenceli biriydi. Yani umarım öyledir yoksa bio'suna yazdığı bu şeyleri kaldırması gerekir.

Kızlar arasındaki o hiç ağza alınmayan, ama bilinçaltında hep varolan güzellik hiyerarşisine göre Feride, her zaman kendisinin Suzan'dan daha güzel olduğunu düşünmüş olmalıydı. Sayıları az da olsa, eli yüzü düzgün bir adamın eninde sonunda karşısına çıkacağını söyleyip Suzan'ı teselli ettiği yorumlar fotoğrafların altında hala duruyordu çünkü. Suzan'a göre daha bir albenili olduğunu düşünmesinde aldığı likeların bir payı illa ki vardır.

Ama işler değişmiş gözüküyordu. Bu kez zoraki bir gülümsemeyle sevgililer arasında üçüncü olmak ve sevgililer arasındaki o kıkırdamaları dinleme sırası Feride'deydi.

Suzan'ı yanağından öperken koyduğu boomerangı incelediğim de Suzan'ın yanağında çıkan izin deforme olmuş çember şekilli iz olduğunu fark ettim. Bu iz duygularında ciddi olmadığını gösteriyordu. Neyse ki düzgün zikzak şekilli bir iz değildi. Böyle olsaydı, partneriniz sizden nefret ediyor demektir. Ayrıca Feride'nin öpücüğü kondurduktan sonra dudakları aşırı solgundu. Çoklu kan kaybından sonra ortaya çıkan kansızlık hastalığının belirtisidir bu. Ya büyük bir kaza geçerdi ve ameliyat oldu ya da instagram efektleri teşhisimi sabote ediyordu.

Genel olarak son zamanlarda Feride'nin mutsuz olduğu anlaşılıyordu. Son story'lerinde misafir gittikten sonra dayak yiyen çocuklar gibi çıkması bunun en büyük kanıtıydı. Bu durum çok işimize geliyordu. Feride şu an için duygusal bir boşluğun içindeydi ve bunu biz Nizam'la doldurabilirdik.

Feride tipik bir narsistti. İçinde bulduğu yoğun değersizlik duygusundan ötürü kendini değerli kılacak somut şeyler arıyordu. Like gibi. Bu yüzden İnstagramdaki fotoğralarının çoğu selfie'ydi. Yaptığı anketlerle sürekli bir onaylanma ihtiyacı olduğunu gösteriyordu. Narsist bir instagram kullanıcısı için aldığı like ve takipçi sayıları büyük önem taşır. Her bir like için bir başka sevinirler. Diğer insanların gözünde değerli hissetmeleri, kendi gözlerindeki değerlerini arttırır.

Feride'ye instagramdaki sentetik ilişkilerin samimi geldiği belliydi. Feride'nin hiçbir sosyal platformda paylaşımlarının altında kötü bir yorum yoktu. Şaka yollu takılan biri bile yoktu. Büyük ihtimal hoşlanmadığı yorumları silmişti. Feride için ürettiği sahte benliği için sosyal platformlar büyük bir nimetti.

Kendini olmak istediği biri gibi, -aslında diğer insanların ondan olmalarını istediği gibi - gösteriyordu. Belli ki buna zamanla kendi de inanmıştı.

İnstagram sayfası ve gerçek hayatı arasında uçurum olan birçok insan tanıyorum. Eminim Feride de bunlardan biri.

Farklı açılardan çekilmiş ve filtrelenmiş aynı fotoğraflardan onlarca gönderi mevcut. Feride gibi kişiler genelde kendini teşhir etme ihtiyacı hissederler. Çünkü erken çocukluk döneminde ebeveynleri onları tabiri caizse görmemiştir ve görülmeye ihtiyaçları vardır. Sırf bu yüzden o kadar çok story atarlar ki takipçilerini her gittiği yerde pipi gören çilekeş amcalara çevirirler.

Eğer çıkarımlarım doğruysa ebeveynlerinden ötürü Feride'de kimlik hırsızlığı sendromu da olmalıydı. Şımarık yetiştirildiği için hayatının her anında ebeveynleri onun için hep bir şeyler yapmıştı. Feride, hayatın basamaklarını çabalamadan çıktığı için birçok yetenekten mahrum kalmış olmalıydı. Ebeveynleri bu durumu çocuklarına konduramadıklarını için çocuklarından beklentileri büyüktü. Aslında çoğu ailenin çocuklarını mutlak bir dahi sanmasının nedenlerinden biri budur. Halbuki çoğu çocuk, çoğu çocuk gibi salaktır. Bir çocuktan beklenen şey bu olmalıdır zaten. Salak olması.

Çocuğum hem acı çekmesin hem çok şey başarsın beklentisi çocuğa kronik yetersizlik ve çaresizlik duyguları yükler. Hem ayranım dökülmesin hem popoma bir şey olmasın düşüncesine sahip olursanız. Ayranınız poponuza dökülür. Bu kural bütün yoğurtçuların bildiği bir şeydir.

Çocuk o yeteneksizliğe rağmen bir başarı gösterdiğinde ailenin "Neden daha iyi değil?" sorusu çocukta hayal kırıklığına yol açar. Çocuğunun yapabildiği en iyi şeyin o olduğunu kabul etmez aileler. Böyle aileler genellikle çocuklarını daha başarılı olanlarla kıyaslar.

Çocukları görünmez kılarlar. Bu çocuklar büyüdüğünde ne kadar başarılı olursa olsun kendilerini "yeterince" iyi hissedemezler çünkü geçmişte ailelerinin gözünde hiçbir zaman "yeterince" iyi olamamışlardır. Narsist olmalarının bir nedeni de bu. Çünkü bir noktadan sonra mükemmeletliyetçi olmaya başlarlar ve her işleri kendilerine mükemmelmiş gibi gelir. Böylece kendilerini uyuşturur ve uyurlar. Uyandıktan sonra da rüyalarını alkışlarlar....

Gerçek Kal.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin