10. Bölüm: Yıllar ve Yollar

En başından başla
                                    

"Sen, ben olduğunda, ne kadar güçsüzdü içimizde birileri, hatırlıyor musun?" dedi 21, omzunu Murat'ın güçlü omzuna yaslamış, suratında gururlu bir ifadeyle ona bakıyordu ama bu gururun kaynağı kimdi bunu ben de bilmiyordum. Bana doğru döndü, ellerini ceplerine sokup gülümsedi ve yavaşça omuz silkti. "Pek güzel bir tanışmamız olmadı, adamdan viski istediğinde bir başkasının kafasında şampanya şişesi kırıyordu, evet ama... Yok ulan. Büyüdükçe odunlaşmışsın ha sen. Bulamadım Murat'a duygusal laf. Hayvan oğlu hayvan bir insan kendisi."

Muma doğru kendimi tutamadan güldüğümde, dışarıya verdiğim nefes mumun ucundaki alevi söndürmeye yetti ve bizimkiler hep bir elden alkışlayıp tezavurat yapmaya başladılar. Tam gülerek pastadan uzaklaşıyordum ki, 21 buçuk ve 22 cırıldadı. Bu, zihnimin bana "BOK YAPARSIN SEN ROMANTİZM" deyip geyik düdüğünü çalma şekliydi.

"YOK MU ULAN BİZE DE BEN SEN OLDUĞUNDA SEN BEN OLDUĞUMDA ZIRVASI, OROSPU ÇOCUĞU MUYUZ OĞLUM BİZ?" diye carladı 21 buçuk Ömer'in hemen arkasından bana el kol yaparken. Gülmemek için kendimi sıkıp ona inanamayan gözlerle baktım. Ne saçma bir hayal dünyam vardı benim amına koyayım. "Neyse, bende de Ömer'i tanıdın. Gerek var mıydı, he bence yoktu ama böyle arada kendini değersiz, çirkin, pis falan hissedersen kesinlikle uğraman gereken tek adres. Harika biri. Bozuk plak gibi aynı şeyleri tekrarlıyo' bazen ama ayarları plak değil, tüplü televizyon. Vur kafasına diyor başka şeyler. Hadi eyvallah, mutlu yıllar."

Kendimi tutamadan kahkaha atmaya başladığımda, bizimkiler bunu üzerlerine alınıp gülmeye başladılar salak oldukları için. Bana doğru yürümeye başladıklarında 22, onları yara yara Nesil'in yanına ulaştı ve onun kafasına bir menekşe saksısı yerleştirdi. Evet. Resmen. Saksısı.

"Senin ne haddine romantiklik lan amına koyduğumun yaşı ya," diye homurdandım, Allah'tan bizimkiler yüksek sesten duymamıştılar ama kafamın içi beni duyuyor ve tüm çirkefliğiyle bana yanıt veriyordu.

"Ne var ulan yarrak, çiçekler dalından, dal bağından, bağ saksıdan ayrılmasın dedik kaptık getirdik işte. NE ANLARSIN AŞKTAN SEVDADAN, NE ANLARSIN!"

"Siktir git amına koyayım rezil oğlu rezilsin ya."

Hüseyin22, bana yüzünü ornitorenk götünü andıran bir ifadeye sokarak tiksinen gözlerle baktı ve kolunu Nesil'in beline sardı. Ona düz düz bakarken duygusalbaby olarak başlayan bu hayali geçmiş yaşlarımın geri gelişinin nasıl bu hale geldiğini sorguluyordum. Kesin Rıfkı denen orospu evladı olaya el atmıştı. Şerefsiz it köpek.

"Neyse, seviyo'z he bu kızı. Duygularını daha çok belli ediyorsundur umarım, gerçi ben daha dün ayrıldım yanından ama... Ben niye geldim harbi ya. Boş adam turnusolu. Nesollika'yı öpüp gidiyo'm, sen de ye pastanı, iç limonatanı çok kalma anneeem, terlersen arkana bez koy annemmm..."

Güldüm, bu sırada bizimkiler de yanıma gelmişlerdi ve hayali geçmiş yaşlarım puf oluvermişti. Tuğçe öncelikli olarak yanaklarımı sıka sıka beni biraz öptü, olmayan gıdımla oynadı, sonra olmadığını fark edince sinirlenip bana bir tane vurdu ve gitti; hemen ardından Gizel geldi, OYYY, DEVAMLI MÜŞTERİM DOĞMUŞ, İYİ Kİ DOĞMUŞ, derken avucumun içine bir şey doldu. Çıkarıp baktığımda bunun 20 tl olduğunu fark ettim. Gizel hemen parmaklarımı avucuma geri kapadı ve, "Genç adamsın, lazım olur. Al kız arkadaşını getir benim bakkala, söz size yazmam 20 liradan fazla para..." dedi. Ben ona şoke olmuş şekilde bakarken, kendi kendine olduğu yerde zıplayıp sevinçle cırladı. "UYAKLARA, KAFİYELERE, CÖMERTLİĞE BAK! ŞAİR Mİ DOĞDUN ULAN KADIN!"

Küçük Mucizeler Müzesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin