8. Bölüm: Seni Seviyorum

Depuis le début
                                    

Kocaman bir gülümseme yayıldı Meryem’in suratına. "Tabii ki değilsiniz," dedi küçük bir çocukla konuşur gibi. "Ben size minnettarım. Gerçekten."

"Bunları söylemene gerek yok." Ensesini kaşıdı Murat, gözlerini ondan hızlıca çekip gökyüzünden narince inen kar tanelerine baktı, derince bir nefes alarak yutkundu. "Hatta söyleme. Övgü beklenerek yapılan her iyilik bir duygusal mastürbasyondur. Bu sadece iyilikti."

Meryem’in vücudundan soğuk havadan bağımsız bir ürperti geçti, parmak uçlarına dek yürüdü ve ellerini ele geçirdi. Parmakları adamın tenine doğru çekilmeye başladığında zaman tıpkı karlar altında kalan zemin gibi dondu, dokunduğundaysa Murat’ın ayakları donan zamanın üzerinde kaymış ve bilincine anlık bir darbe almasına sebep olmuştu.

"Sen çok güzel bir insansın," dedi Meryem, gözleri dolu doluydu ve parmakları Murat’ın yanağında asılı duruyordu. Murat’ın kalbinin atışları sakinlik kazandı, gözleri yavaşça kapandı. Bir masal dinler gibi değil, bir masalın içinde gibiydi. "Gösterdiklerinden çok gösteremediklerin var. Bu büyük bir erdem sanırım."

Murat’ın dudakları titredi. "Öyle mi dersin?"

Derin bir nefes aldı Meryem, ciğerlerine soğuk doldu. "Öyle," diye mırıldandı ve elini yavaşça geri çekmeye yeltendi ama Murat bu defa onun elini yarı yolda tutmaktan korkmamıştı.

Tuttuğu ellerine bakarken yutkundu. Sanki gökyüzünden tüm bu dökülenler kar değil onun hisleriydi ve o ne zaman böyle anlatsa Meryem bir şemsiye açıyordu. Ona baktı, uzun uzun baktı, yalnızca baktı. Hayatla olan tek ateşkesi bu kadındı.

"Böyle garipmiş," diye mırıldandı yanağının içini ısırırken.

"Ne garipmiş?"

Onun elleriyle usulca oynamaya başladı, alışveriş merkezinde gördüğü pahalı oyuncağa sahip olan yoksul bir oğlan çocuğu gibiydi şu an. Meryem onun gözlerinde gördüklerine inanamıyordu, çok garip, çok yoğun duygulardı bunlar. "Böyle karın altında, ilk kez iyi bir insanmış gibi hissederken..." Meryem’in elini narince tuttu ve soğuğun sertleştirdiği eklem yerlerine dudaklarını bastırdı. "İlk kez iyi biriyken, ilk kez tüm nefretinden arınmışken... Biliyor musun Meryem, sevgi çok farklıymış."

Meryem, onun bu dediklerinin alt metnini hâlen daha çözememiş olsa da kelimelerinin kalbine bir kıymık gibi batmasına da engel olamamıştı. Ellerini onun ellerinin içinden çekmezken yavaşça önüne döndü, o bunu yaptıktan hemen sonra Murat da aynı şekilde gözlerini ondan ayırıp koruluğa dikmişti. Uzaktan bakıldığında birbirinden bağımsız iki insan gibi görünmelerini engelleyen tek şey artık ortalarında birleşik duran elleriydi.

Ve elleri gerçek hislerle birleşen hiç kimse artık birbirinden bağımsız olamazdı.

🥂

"N’aber lan tavuk kız?"

Adını bir türlü hatırlayamadığım sarı kafayı gördüğümde, yanına doğru tavuksal adımlarla ilerlemeye başladım. Beni fark eder etmez ellerini göğüslerinin üstünde garip bir hâle sokup, dirseklerini gövdesine vurarak "Gıt gıt gıdak!" diye bağırdı. İşaret parmağımı öpüp ona doğru üfleyince, öpücüğümü havada yakalamış ve o da bana öpücük atmıştı.

Hayli zaman sonra ilk kez gelmiştim buraya. Hatırlar mısınız inanın bilmiyorum ama çarşamba ve cumartesi geceleri bir barda sahne alan saçma sapan bir grubun bateristiyim. En son geldiğimde, gece sonu mekânda ne varsa içmiş ve adımı unutana kadar sarhoş olmuştum; sonrasında uyandığımda da başka bir evdeydim. Ne saçma anılarım var benim böyle ya.

Küçük Mucizeler Müzesi Où les histoires vivent. Découvrez maintenant