0.1

115 10 0
                                    

Hikaye Notları: Eğer Mavi Melek'i okumadıysanız, ilk önce onu okumanızı tavsiye ederim. Bu hikaye tek başına da okunabilir fakat bir serinin parçasıdır. İyi okumalar :)



Alexander Lightwood hiç bu kadar gergin olmamıştı. Polis olarak on yıl geçirmişti ve midesini hiç bu kadar gergin hissetmemişti. Bir şüpheliyi ya da tanığı sorgularken hiç böyle olmamıştı. Kanlı ölümün karşısında dururken olmamıştı. Bir kapıdan geçerken silahı kaldırdığında olmamıştı.

Ama Magnus Bane'den onunla evlenmesini istemek farklıydı.

O ve Magnus her şeyi tuhaf bir şekilde yapmışlardı.

Birlikte birkaç hafta geçirdikten sonra aşık olmuşlardı. Bir yıldan az bir süre birliktelikten sonra Max adını verdikleri (Alec'in vefat ettiği erkek kardeşinin ardından) güzel bir erkek çocuğu evlat edinmişlerdi. Şimdi, Magnus'la iki yıl geçirdikten sonra, Alec onunla evlenmeye hazırdı.

Magnus'un onu sevdiğini bilmesine rağmen, evlilik hakkında hiç konuşmamışlardı.

Alec, Magnus'la evlenmek istediğine karar verdikten sonra olaya zıplamıştı. Düşünmek için bile ara vermemişti. Hiç durmamıştı. Sadece ilerlemişti.

Sanki işi buymuş gibi.

Alec, Magnus için yüzük tasarlamıştı. Normalde Alec sanatsal biri değildi, bunu Jace ve Clary'ye bırakmıştı. Bu yüzden Clary'ye gitmişti. Gizliliğe yemin eden Clary, istediğini elde etmek için Alec'ten alabileceği her ayrıntıyı çekmişti. Sonunda Alec, ne istediğini ve neden istediğini açıklamıştı.

Gümüştü (Magnus bir zamanlar Alec'e, onun Jace'in altınına kıyasla bir gümüş olduğunu söylemişti, altın gibi güzeldi ancak daha nadirdi) ve oyuğa yerleştirilmiş bir safir (Alec'in gözlerinin rengi) ve iki tanesi safir daha (Magnus ışıltı seviyordu) vardı. Yüzük Alec'in altı aylık maaşına mal olmuştu ancak ev arkadaşı herhangi bir faturayı ödemesine izin vermediği için biriktirebilmişti.

İki gün önce almıştı ve cebini resmen ateşe veriyordu. O ve Alec akşam yemeğine çıkıyorlardı ve Alec ona orada soracaktı. Hatta büyük bir jest gibi tek dizinin üstüne çökmek için beyazlara bürünmüştü.

Alec'in kız kardeşi Isabelle ve nişanlısı Simon Lewis, Alec ve Magnus'un "randevu gecesi" yapabilmeleri için Max'e bir geceliğine bakıcılık yapıyorlardı.

Magnus giyinirken Alec, Max'in bir gecelik çantasını Simon'a uzattı.

Max neredeyse üç yaşındaydı ve aşırı çekimserdi.

"Izzy Teyze ile kalmak istemiyorum," dedi Max, spor ayakkabılı minik ayağını ezip kollarını Kaptan Amerika tişörtünün üzerinde buluşturarak. "Seninle gitmek istiyorum."

"Tanrım, teşekkürler evlat," dedi Isabelle nefesinin altından.

"Kişisel algılama, Iz," dedi Simon. "O iki yaşında."

Alec oğlunun önünde çömeldi. "Biliyorum dostum. Ama babanla birlikte bir geceye ihtiyacımız var."

Max alt dudağını dışarı iterek kollarını Alec'in boynuna doladı ve onu poposunun üstüne yapıştırıverdi. "Lütfen baba. Lütfen beni de götür."

Zordu ama Alec onu inkar etti. "Bir dahaki sefere Max."

"Neler oluyor?" diye sordu Magnus, parıldayan kırmızı ipek bir gömlek ve kömür siyahı pantolonuyla, elinde uygun bir ceketle oturma odasına gelmişti, kravat takmıyordu. Gözleri takım elbisesiyle aynı renkte kömür siyahıyla kaplıydı ve kırmızı parıltılı bir eyeliner çekmişti, altın izleriyle dumanlıydı, saçları ön tarafında bir çizgiyle yükseliyordu.

Mavi Kalkan | Mavi Çelik Serisi #2Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum