"Umarım söylediğin gibidir." dedi Lider. "Eğer o lanet sirenler çalarsa bittik demektir."

Yola devam ederken kurduğumuz tüm planların küçük ihtimaller üstüne kurulu olduğunu fark ettim. Ve tabii bir de şansa... Bulunduğumuz yere gelmemiz büyük bir şansın eseriydi. Bunun ötesiyse çok daha büyüğünü gerektiriyordu. Gelecek de bundan ibaretti zaten, planlar kurup ne kadarının gerçek olduğuna bakmak.

Geçiş Duvarı'ndan labirente benzeyen yere bir anda geçtik. Kimseyi görmesek de, duymasak da onun stresi buna bedeldi. Gerginlik hepimizin arasında kol geziyor, rüzgarı saçlarımızdan süzülüyordu. Neyse ki herkes uyuyordu, hareketliliğe dair hiçbir iz yoktu. Geçiş Duvarı kapandığında hepimiz rahat bir nefes verdik. Lider elini sensörden çekip bize döndüğünde rahatlamış bakışlarının üzerine yeni bir gerginliğin izleri döküldü.

"Barkın Yıllar Odası'nı nasıl bulacağız? Altındaki alan, senin çipine bağlı değil mi?"

"Hayır." dedi Barkın diğer herkesin korkusunu ortamdan uzaklaştırarak. "Altımızdaki alanlar tamamen farklı bir konum mekanizmasına bağlı. Eskiden bu alanlar da Merkez'e konumumuzu veriyordu fakat halkın isteğiyle birkaç yıl önce kaldırıldı. Hiç kimse gittikleri yerin Merkez tarafından bilinmesini istemiyordu."

"Bu da bizim işimize geldi." Lider gülümsedi. Her yerde karşımıza çıkan şans bulutu acaba hangi sert fırtınanın bedeliydi?

"Beni takip edin." diye fısıldadı Barkın. Çip Çıkartma Alanı'na gidişimizin bir dejavusu gibiydi her şey. Umarım sonu o ana benzemezdi. Barkın'ın canına kast eden Lider olsa da bu anın korkunçluğunu saklamıyordu. Üstelik Merkez'le ikinci yüzleşmemiz ilki kadar güzel toparlanamazdı.

"Yıllar Odası."

Ardından Barkın'ın peşinden ilerlemeye başladık. Yıllar Odası'nda başımıza neler geleceğini bilmiyorduk. Barkın'ın söylediğine göre Yıllar Odası'nda 2512 yılında olanlara ulaşabilecektik. Bu kadar kolay mıydı? Merkez böylesine kolay bir odada mı saklıyordu, tüm bu düzenin temelini? Öyle olmasını umsam da planladığımız gibi olacağını sanmıyordum.

Bir süre sonra Barkın'ın altındaki alan yavaşladı ve tekrar açığa çıkan heyecanımla beraber durdu. Beklediğimiz kısa bir sürede en önümüzde duran Barkın'ın yüzü tarandı. Gergin bekleyişimiz ortamın klasikleşen havasını değiştirmedi. Tiz bir, "Bip." sesinin ardından önümüzdeki Yıllar Odası'nın kapısı aralandı.

Hızla Barkın'ın ardından odaya giriş yaptık. Aynı anda, "Bunlar da ne böyle?" diye fısıldamam bir oldu.

Önümüze dağılmış, havada süzülen saydam dosyalar vardı. Tüm yıllar sırasıyla dizilmişti. Hepsi içindeki bilgileri açığa çıkarmaya hazırdı fakat bunu nasıl yapacağımızı bilemiyordum. Üstüne elimi atsam içinden geçecekmiş gibi geliyordu.

"Sanal sekmeler..." dedi Barkın bu önümüzdeki şeyler oldukça sıradanmışcasına. "Eskiden bulunduğum yılda önünüze gelen her yerde bulabilirdiniz."

Kaya, "Peki ama bunları nasıl açacağız?" dedi.

Barkın, "Böyle." derken önünde sıralı yılları eliyle kaydırdı. Dokunmadan, öylece elini hareket ettirmesine rağmen sanal sekmeler yana kaydı. Biraz daha ilerletmesiyle sonunda 2500'lü yıllara ulaşmıştık.

"Acele etmeliyiz, Merkez'e güven olmaz. Her an her yerden çıkacakmış gibi geliyor." Barkın, Lider'in uyarısını başıyla onaylayarak 2512 yılının sekmesine uzandı.

"Umarım açılır." derken eliyle tıpkı kaydırdığı şekilde bu sefer öne çekti. 2512 sekmesi diğerlerini geride bırakıp öne çıktı.

Aynı anda önümüze ikinci bir yüz tanıma sensörü daha çıkması bir oldu. Barkın'ın bunu beklemediği çok belliydi. Barkın'ın yüzünü tanıyordu sonuçta. Diğer her yere bu sayede geçmiştik, şimdi bir sorun çıkmazdı.

2512 (Zaman Yöneticisi)Where stories live. Discover now