Tanıtım

5.8K 251 220
                                    


Biz; bir masalın bir varmışında gözyaşlarımızı, bir yokmuşunda ise mutluluğumuzu bırakan çocuklarız.

Meva Suzara

🌚

Yıllar yıllar önce.

Güneş tüm parlaklığıyla eteklerinden tutmuş, yeryüzünü selamlıyordu.

Yurdun sıcak bahçesinde oturan küçük kız, etrafına gülücükler saçarken onun için ve diğer çocuklar için yapılan planlardan habersizdi.

Elindeki şekere kedi yavrusu gibi bakan Meva, üzüntüyle dudaklarını büktü. Yokuş'un aldığı şekerler o kadar güzeldi ki dayanamıyor, onları hemencecik bitiriyordu. Yapış yapış olan ellerini yıkamak amacıyla oturduğu banktan kalktı, az ilerde bulunan çeşmeye yaklaştı ve küçük, tombul elleriyle gümüş rengindeki musluğu açmaya çalıştı.

O gün bir şeyler güneşe ağır geliyor, taşıyamıyordu; kapandı kapanacak gökyüzüne sığmıyordu.

Elinin üstündeki elleri hisseden Meva, şaşkınlıkla ellerin sahibine baktı. Yokuş'tu. En sevdiği arkadaşıydı. Her zamanki gibi Meva'ya yardım ediyordu. Akan suyla sevinçle gülümseyen Meva, ellerindeki yapışkanlığı suyla beraber akıttı, ardından yüzündeki gülümsemeyle Yokuş'a baktı.

Kendisine mutlulukla bakan kıza bakan Yokuş, herkese karşı takındığı sert ifadeyi yüzünden sildi ve tebbesüm etti. Onu güldürebilen tek insan Meva'ydı, ötesi yoktu. ''Yokuş," diye şakıyan kız, yurt bahçesinde bulunan çocukların odak noktası olmuştu. Meva'nın yanakları pespembe olunca Yokuş kıkırdamıştı. Şaşkınlıkla kendisine gülen Yokuş'a bakan Meva, kızarmış domatese dönmüştü.

"Şey... Gelmişsin Yokuş. Nasıl geçti görüşme? Seni almak isteyen aileyi sevdin mi? Hadi cevap versene! Seni çok merak ettim."

Kendisini almak isteyen aileyi düşündü Yokuş ve somurttu. "Ben gitmek istemediğimi söyledim Meva. Burda kalmak istiyorum,'' diyip omuzunu silkti. Güneş, küçük oğlan çocuğunun siyah saçlarına vuruyor, onları daha da parlatıyordu.

"Ama bir ailem olsun istiyorum, demiştin. Neden kabul etmedin ki?" Kendisine yöneltilen soruyla kaşlarını çattı. Aslında Meva'yı bırakıp gitmek istemediğinden kabul etmemişti gitmeyi. Ama bunu Meva'ya söylemeyecekti. Çünkü kendisi yüzünden gitmediğini öğrenirse üzülebilirdi. "Gitmek istemiyorum işte. Neden bu kadar kurcalıyorsun?" Dedi ve Meva'ya sırtını dönüp yurda doğru yürüdü. Cevap vermekten kaçmıştı.

"Ama Yokuş...'' diye hayıflanan Meva, üzgün gözlerle giden arkadaşına baktı. Galiba onu kızdırdım, diye geçirdi içinden.

Meva'yı yurt penceresinden izleyen Ezgi müdür, şeytanın gülüşüne benzer gülümsemeyi dudaklarına sürmüş, zamanın gerilen oklarıyla çanlarını çalmasını bekliyordu. Gözlerini tırnaklarında bulunan kırmızı ojede gezdirdi. "Bugün tam zamanı," dedi kibirli ağzıyla.

Buz kütlesine dönmüş bir kalbi soğutan neydi, bilinmezdi. Ama bilerek ve yalın ayak kötülüğe koşmak, en bilinen sorunun can yakıcı cevabı gibiydi. Çünkü her şeyi bile isteye yapmak, gerçek kötülerin uydukları kuraldı.

ÖLÜLER TUVALE ÇİZİLMEZ.(Yeniden Yazılıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin