3: "Sen kendime yaptığım en büyük saygısızlıksın."

Start from the beginning
                                    

Taehyung, ismiyle yaptığım kelime oyununu fark etmiş miydi?

Bu düşünce kanıma yoğun bir merakın katık olmasına ve damarlarımın tam da bu yüzden aşınmasına neden olduğunda tüm gerginliğime rağmen gözlerimi hafifçe aralayıverdim. Kısık bakışlarım buna kodlanmışlar gibi birçok insana rağmen anında Taehyung'u bulduğunda beni karşılayan şey sol kaşını kaldırmış bir şekilde beni izleyen Taehyung'du. Alnına dökülen tutamları, dışarıya çıkmadan önce saçlarını taradığını belli edecek kadar düzgün duruyordu, benim yanaklarımdan daha dolgun olan yanakları hafifçe kızarmıştı ve dudaklarınıysa sanki hiç aralamak istemezmiş gibi sıkıca birbirine bastırmıştı.

Ve sol kaşı da alnına doğru yükselmişti, tabii bakışlarım bakışlarına tutunana kadar.

Bakışlarımız buluştuğu anda önce kaşları eski halini aldı, daha sonra da her zamankinin aksine koyu bir kırmızı değil de gül kurusu rengini giymiş dudaklarını araladı. Pekâlâ, gözlerimi açar açmaz gördüğüm ifade adeta soluklarımın boğazıma takılmasına neden olmuştu çünkü..Çünkü bir şeyleri fark etmiş ve emin olmak istediği için de öyle sorgularcasına bakıyor gibiydi. Fakat buluşan bakışlarımız yüzünden anında değişen mimiklerinin beni ikileme düşürdüğünü de kesinlikle inkâr edemezdim.

Evet, kelime oyunumu fark ettiyse bu şarkıyı onun için yazdığımı anlamış ve kaşı da o yüzden kalkmış olmalıydı ki zaten ben de bunu istiyordum: ona hiçbir zaman ulaşmamış olan hislerimin geç de olsa ulaşmasını. Fakat anlamaması da olağandı çünkü ortada bir kelime oyunu vardı ve "Tayung" derken aslında "geri dönmek" fiilini kastetmiştim, ben her ne kadar telafuzumu "Tayung'dan" yana kullansam da o bu şekilde anlamayabilirdi. Evet bu, şarkıyı ona yazdığımı düşünmesine engel olabilecek bir gerçekti ve ifadesinin hemencecik değişmesi fark etmediği anlamına da geliyordu. Bu seçenek içime bir sıkıntı düşürdüğünde nefeslerimin ufak ufak kemirildiğini hissediyordum, göğsüm sıkıntıyla daralmaya başladığında bunları umursamamaya çalıştım ve gözlerim yüzünden ayrılıp kafedeki diğer huzurlu gözüken bedenleri de turlarken şarkımı söylemeye devam ettim.

Pekâlâ, o kelime oyunundan anlamasa bile şarkının sözlerinden elbet bir şeyleri tahmin edebilirdi öyle değil mi?

"Korkuyor ve nefret ediyorsun kirli yürekler yüzünden zarar görmekten, biliyorum." Tüm bu gerçekleri umursamadan şarkıya temiz bir sesle devam ettiğimde bir yandan da mikrafonun etrafında kasılıp duran parmaklarıma şükrediyordum şayet onlar kasılıp durarak ilgimin bir kısmını üzerlerinde tutmasaydı tam şu anda, gözlerim yeniden Taehyung'un gözlerini bulduğunda sesim hislediğim gerginlikten ötürü çatlardı kesinlikle.

Bakışlarımı Taehyung'un bakışlarından hiçbir şekilde çekmiyordum, çekemiyordum çünkü fazlasıyla merak ediyordum onun bana hissettirdikleri yüzünden yazdığım bu cümlelere vereceği tepkiyi.

"Gittiğin o gün ağlatmıştın beni nazik sözlerinle," Dudaklarımdan dökülen her bir kelime beni ayrıldığımız âna götürürken sanki o ânı yeniden hatırlayan yalnızca ben değil gibiydim ve böyle düşünmeme neden olan şey Taehyung'un sıkmaya başladığı dişleri yüzünden kasılan çenesi ve gözlerimden kaçırdığı gözleriydi. Fakat umursamadım, benden utanıyormuşçasına gözlerini kaçırmasını ve yoğun bir acıyla kasılmaya başlayan kalbimi görmezden gelip şarkıma devam ettim: "işte o sayede anlamıştım ne kadar naif olursa olsun ayrılmak için kurulan her cümlenin kalp kırdığını."

Taehyung'un ayrılmak istediği vakit yüreğime saplanan tırnakların sızısını yeniden göğsümde aynı şekilde hislediğimde kafamda yankılanan şey de gerçeği kabullenemeyip, dediklerini bir şaka olarak gördüğüm için attığım samimiyetsiz kahkahaydı. Kahkaha sesim zihnimin duvarlarına çarpıp defalarca kez kafamda yankı bulurken ne o sesi dinledim ne de mikrafonun siyah gövdesinde kasılmaya başlayan ellerimi umursadım. Tek yaptığım, 'kahkaha' olarak adlandırılmasına rağmen işittiğim o acıklı melodi kafamda yankılanıp dururken ve Taehyung'un dudak kenarları yavaşça aşağı doğru eğilirken şarkıma devam etmekti, sanki güç bela yeşerttiğim kalbim göğüs kafesimin altında yeniden solmaya başlamamış gibi.

nothing like us, taekookWhere stories live. Discover now