" Tamam sakin ol... Hadi iç... Yavaş yavaş..."

O böyle konuşurken aşağıda babasının televizyon izlediği aklıma geldi. Gerçekten de yakın arkadaşı ve ben buradayken o ise hiç ilgilenmiyor ve üzerinde beni suçluyor... Gerçekten bu olaydan sonra ondan çok soğudum...

Ferhat kahveyi içtikten sonra yavaşça uzandı. Gözlerini kapattıktan sonra Yağız ve ben yavaşça odadan çıktık. Yağız hızlıca evden çıkarken sadece önüne bakıyordu. Ben de kapıya kadar ona eşlik ettim. O sırada hızlıca arkama bakıp eşimi kontrol ettim. Burada değildi.

"Neler oluyor? Neden bu kadar içti?" diye sordum fısıldayarak.

"Kız meselesi... Anlatamam... Ama önemli bir şey değil emin ol."

"Nasıl kız meselesi ya çocuğun haline bak..."

"Bak beni yanlış anlama ama sonuçta o benim arkadaşım... Yani onunla konuştuğum özel şeyler olabilir."

"Olamaz..." diye çıkıştım. O anda sesim ister istemez yükseldi ve bunu hemen fark edip tekrar düşük bir tonda konuşmaya devam ettim. "Bak ben onun annesiyim ve bana anlatmıyor. Başına bir şey gelir falan... Bilmem lazım. En son bir kız vardı o mu sorun?"

"Çok detay sorma... Kız bunu terk etmiş. Kafayı ona takmış durumda."

"İyi geldi mi bari seninle konuşması?"

"Geldi. Merak etme sorunu yok. Ona ekstra bir antreman programı yapacağız. Sporla uğraşsın kafası meşgul olur en azından."

"Başka işlere girmiyor değil mi..."

"Yok. Sana söz verdim. Onu bu aleme sokmam. Sen merak etme. Zaten öyle bir şeye de ihtiyacı yok. Yarın kendin konuş sana anlatır zaten atla deve değil sonuçta."

"Offf... Kaç kere dedim çok içki içmeyin diye. Tamam... Ben yarın konuşurum... Sen iyi misin peki..." dedim ve gözlerine baktım. Onu ne kadar özlediğimi daha iyi bir şekilde hissettim o anda. Yakından gördüğüm zaman kalbimdeki o çarpıntı bir anda bedenimi esir aldı yeniden.

" Evet... Bir yere gitmem lazım şimdi. Hem dikkat çekeceğiz... " dedi benim omzumdan içeri bakarken. "Sen en iyisi içeri geç yarın haberleşiriz..."

"Tamam..." dedim ve o hiç beklemediği bir anda eğilip dudaklarına saniyelik bir öpücük kondurdum. O da bu duruma şaşırdı ve hemen kendini geri çekti. Gözleri kocaman açıldı.

"Ne yapıyorsun..."

"Korkma... İçeride değil..."

"Korkmuyorum. Ben senin için dikkat ediyorum. Yoksa bana kalsa..."

O anda dudaklarımda bir gülümseme belirdi. "Sana kalsa ne?"

"Bana kalsa gel benimle yaşa... Sensiz geçen her saniye seni özlüyorum zaten."

O anda yüzündeki bakışı hiç unutmayacağım sanırım. Kesinlikle espri yapmadığına eminim. Yüzde yüz emin bir şekilde söylüyor bunu. 

"Sen ciddisin..." dedim. Sesimdeki şaşkınlık çok belirgin bir şekilde çıkmış olmalıydı. Çünkü onun yüzündeki ifadeden böyle düşündüğüne emin olduğumu hissettim.

"Bana güvenmiyordun öyle mi?" dedi. Sesini oldukça alçak bir seviyede tutmaya özen göstererek fısıldıyordu.

"Güveniyordum... Hayır yani onu demek istemedim... Bilmiyorum Yağız yarın ne olacağını düşünmedim bizimle ilgili hiç sadece... Kendini sulara bırakmak gibi bir şey bu."

Arka tarafıma doğru baktı ve bana yaklaştı. Dudakları kulaklarıma oldukça yakın bir noktaya gelmişti.

"Su ne kadar derin olursa olsun ben yanında olacağım... Merak etme... Batmana izin vermem. Ben nefes alıyorken olmaz." ve hafifçe yanıma yaklaşıp yanaklarıma bir öpücük kondurup uzaklaştı. O anda gözlerinin gözlerime kilitlendiği anda nefesimi tuttum... O bakış... İşte bunu unutmam gerçekten de mümkün değil.

"Ateşle oynuyoruz..." diye fısıldadım. Düşünmüyordum. Sadece aklımdan geçenler aniden dudaklarıma varıyor ve dilim onu dışarı çıkarıyordu. Artık onun büyüsüne kapılmış bir haldeyim.

"Biliyorum..." diye fısıldadı ve sol eli ile yanağımı hafifçe okşadı. "Yine de... Yanacaksak yanalım... Artık hiçbir şey umurumda değil. Seni düşünmediğim bir an bile yok."

"Ama yazmıyorsun... Madem bu kadar düşünüyorsun nasıl yazmadan durabilirsin ki?"

"Her an nasıl yazayım? Sana ne diyorum gel atla gidelim. Hatta şimdi. Umurumda bile değil ne olacağı. Ama sen evdeyken müsait misin değil misin bilmiyorum. Sana burada bela olmasını istemiyorum hiçbir şeyin. Yoksa bırak yazmayı önce ararım, sonra ona da dayanamam gel buluşalım derim..."

İster istemez kıkırdadım. Sesim fazla çıktı diye düşünüp heme durdum.

"Neyse... Gitsem iyi olacak. Dikkat çekmeyelim." diye fısıldadı ve uzaklaştı.

"Seni seviyorum..." diye fısıldadım.

"Ben de..." dedi ve arkasını dönerek hızla jipine doğru ilerlemeye başladı. Kapıyı kapattığım zaman nefes alışlarımın bile değiştiğini fark ettim.

Ciddiydi...

Bunu zaten biliyordum. Dövme yaptırırken de aklımdaydı bunlar ama şu anda hiç olmadığım kadar bunu görme şansım olmuştu...

YASAK DÖVME(+18)Where stories live. Discover now