|Bir|

137 2 4
                                    

Çığlık atmaya çalıştım ama kafam suyun altındaydı.

-

"Ailemize katılması için yeni arkadaşlar arıyoruz!"

Ellerimi üzerimdeki kalın kabanın ceplerinde istemsizce yumruk haline getirirken karşımdaki diğerlerinden biraz daha farklı olan iş ilanını inceliyordum dakikalardır.

İki gün önce de yürüdüğüm bu cadde üzerindeki kafenin camında yeni asıldığı belli olan ilanı gördüğümde yine umutsuzdum fakat denemekten ne zarar gelir ki diye kendimle çelişiyordum. Zira günlerdir başvurduğum hiçbir yer bana geri dönüş yapmamış, bunun sebebinin ise birkaç şey ve onlara yurdumun numarasını vermiş olmamdı. Ağızlarını açıp bununla ilgili tek kelime etmemişlerdi fakat verdikleri tepkilerden bunu kolayca anlayabiliyordum. Gözlerindeki acımayı ve olumsuz düşünceleri görememek için ya kör ya da aptal olmak lazımdı. İkisinden biri olmak istediğim ise aşikârdı.

Hala satır satır defalarca okuduğum yazıda son kez gözlerimi gezdirip şansımı denemek için içeri girmeye karar verdim. İş beğenmeme gibi bir lüksüm yoktu. Bu yüzden her işi değerlendirmeliydim. Belki de aralarından biri insaflı çıkardı ve bana yardımcı olurdu.

İlanın asıldığı camın hemen yanındaki ahşap çerçeveli kapıyı ittirdiğimde sıcak ortamı hafif bir zil sesi doldurmuştu. İdeal büyüklükte salon fazla kalabalık değildi fakat dolu olan masalarda üçten az kişi yoktu.

Kafenin içi bir dağ evini anımsatıyordu. Mobilyalar aynı renk ahşaptan yapılmış, duvarlar küçüklü büyüklü raflar ile kaplı, her biri birkaç kitap ve minik biblolarla doluydu.
Köşede cayır cayır yanan bir şömine vardı ve onun da üzeri birkaç çerçeve ve süs eşyasına ev sahipliği yapıyordu. Dışarının eylül soğuna karşın içerisi sıcacaktı.

Yavaş adımlarla kasanın olduğu tarafa ilerlerlerken ciddi anlamda üşüdüğümü şömineden yayılan tatlı sıcağın vücuduma işlemesiyle yeni yeni fark ediyordum. Saatlerdir bilmediğim sokaklarda iş arıyordum ve oldukça da yorgundum. Bir yere oturup dinlenecek vaktimin de olmaması cabasıydı çünkü yaklaşık yarım saat sonra yurtta olmalıydım yoksa çıkış işlemlerime günler kala ceza alacaktım. Burayla da bir an önce konuşup dönmem gerekiyordu.

Arkası bar olan tezgâha yanaştığımda dirseklerini kasanın hemen önüne yaslamış ve telefonuyla ilgilenen belki de benden birkaç yaş büyük bir kız ile karşılaşmıştım. Oturduğu koltuğun tezgâhtan daha alçak olması onun görünmesini engelliyordu ve ilk girdiğimde kimsenin olmadığını düşünmeme sebep olmuştu.

Hala beni fark etmeyen kızın dikkatini çekmek ve konuşmamı kolaylaştırmak için hafifçe boğazımı temizlediğimde kız heyecanla telefonunu bırakıp ayağa fırladı ve bana bir gülümseme gönderdi.

"Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim?" Kız tatlı bir şekilde karşısında ki ekranı kendine çevirip benden cevap beklemeye başladığında konuya nasıl gireceğim hakkında endişeliydim. İnsanlarla düzgün bir iletişimimin olmaması belki de işe alınmama sebeplerimden biriydi. Bunun farkında olarak kekelememeye çalışarak hafif tebessüm ettim konuşmadan önce.

"Ben iş ilanı için gelmiştim," dedim baş parmağımla arkamda kalan camı gösterirken. Kızın bakışları saniyelik olarak arkama kayıp bana döndüğünde daha çok gülümseyerek beni rahatlatırken patronunu çağıracağını söyleyip arkasındaki kapıdan içeri girmiş ve gözden kaybolmuştu. Derin bir nefes alırken kendimi utanmamam ve heyecanlanmamam hakkında telkin etmeye başlamıştım.

Düzgün bir diksiyona sahip değildim. Konuşma becerim ise hiç yoktu. İnsanlarla iletişime geçmek bazen işkenceye dönüşüyordu fakat hayatıma böyle devam edemeyeceğimin de farkındaydım. Başvuru yaptığım çoğu iş yeri ağzı olan birini tercih ettiklerini söylemişti çünkü müşteriler ile olan iletişim önemliydi. Çekingen davranılmaması gerekiyordu. Fakat bende hiç biri yoktu.
Dışarısı hakkında da oldukça cahildim. Bilgisizdim ve daha önce bir yerde de çalışmamıştım. Beni işe almayanlara da kızamıyordum bu yüzden.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 22, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Nepenthe | JJK•KTHWhere stories live. Discover now