1. Bölüm 'Kaçış'

En başından başla
                                    

Dışarıya adım attığımda görmüş olduğum, yukarı çıkan adamdan hiç farkı olmayan dört adam sırasıyla etrafı çevrelemiş, bakışları bana hedef almıştı. Onlara çaktırmadan derin bir nefes aldığım da ilerlemeye başladım. Birkaç adım atmıştım ki korktuğum olmuş, apartmana çıkan adam dairede olmadığımı anlayarak pencereden, ' kız dairede yok! ' diyerek bağırmış ve bütün bakışları yine bana çevirmişti.

En arkada duran adamın, ' şunu yakalayın! ' dediğini anladığımda beni kovalamaya başladıklarını anlamış ve hızla kaçmaya başlamıştım.

Ne şansız bir insandım. Tam onları atlattım diyordum ki yine bir bokluk çıkıp işim sarpa sarıyordu.

Adımlarım boş sokağı döverken arkamdan gelen adamların ayak seslerini işitiyor ve aralarında ne konuştuklarını anlamaya çalışıyordum. İyi bir koşucu olduğum için hızım nerdeyse onların iki katıydı fakat beş kişi olduklarından avantaj onlarda sayılırdı.

İçlerinden birisinin, ' etrafını çevirmeye çalışın! ' dediğini duyduğumda sırtımda takılı olan çantayı çıkarıp tek elimde tutmaya çalıştım. Hala hızla koşmaya devam ederken, beni yavaşlatan paltoyu üzerimden atmış, sırt çantasını tekrar sırtıma takmıştım. Artık bir nebze de olsa daha hızlı sayılırdım. Fakat hala bu hız yetersiz geliyordu.

Sokak ayrımına geldiğimde buraya ilk defa geldiğimi fark edip ne tarafa gideceğimi bilemedim. İşin ucunda çıkmaz sokakta olabilirdi. Yine de bunu göze alıp sol tarafa saptım.

Artık yorulmaya başlamış, nefesim sıklaşmıştı. Geldiğim yere baktığımda buraya daha önce cidden gelmediğimi fark ettim. Birkaç saniye olduğum yerde soluklandığımda duymadığım adım seslerine şükrettim. Yinede temkinli olmakta fayda vardı. Tekrar koşmaya başladığımda neredeyse bir saattir koşmama aldırmadım. Aldıramazdım. İşin ucunda canım vardı. Sonuçta daha gençliğimin baharında, yirmi bir yaşındaydım. Ama yaşımı göstermezdim. Görenler on yedi, on sekiz yaşında sanırdı hep.

Biraz daha koştuktan sonra artık daha fazla koşamayacağımı anlayıp bana en yakın olan, çitlerle çevrili bir evin bahçesine girip ağacın üzerine çıktım. Ağaçlara çıkmaya küçük yaşta alıştığım için hiç zorluk çekmemiştim.

Üç beş dakika çıktığım agaçta soluklandığımda kafamdaki peruğu çıkartıp attım. Sonuçta anlamışlardı benim Rose olduğumu. Saklanmama gerek yoktu. Kulaklıkla, gözlüğüde attığımda makyajı silmeye çalışmadım. Çalışırsam eğer yüzüm kötü bir hal alırdı.

Cebimden telefonu çıkarıp babama mesaj attım. Bu adamlardan kurtulamaya bilirdim. Haberi olması lazımdı.

Adım seslerini duymaya başladığımda olduğum yere biraz daha sindim. Görüş alanımı dallar kapattığı için gelen gideni göremiyor fakat duyuyordum.

' Kızı elinizden kaçırdığınıza inanamıyorum! ' diye bir ses duydum. Bu beni kovalayan adamlardan birisine aitti. ' Eğer beş adam kızı elimizden kaçırdığını öğrenirse patron, bize büyük patlar. ' diye başka bir ses duydum.

Onlara dikkat kesilmiş ne konuştuklarını dinlerken telefonuma ard arda gelen bildirim sesi ile küfür ettim. Tam zamanını bulmuştu zaten. Birde yüksek seste olduğu için büyük ihtimal adamlar duymuştu. Telefonumun sesini kısıp cebime kattığımda buraya doğru gelen adım seslerini duydum. Bulmuşlardı işte beni. Kendimi, ' lanet olsun! ' diye bağırmamak için zor tutuyordum.

Bahçe kapısının açıldığını duyduğumda nerdeyse ağlıyacaktım. Korkudan değil, her işimin ters gitmesinden dolayı. Ne vardı sanki sesi açık olmasaydı?!

Sonunda görünüşüme ızbandutlardan birisi girdiğinde çantayı sırtıma bastırdım. Yakalacanğımı anlamıştım. Geri dönüşü yoktu bunun.

Aşağıda olsam belki de kaçabilirdim ama ağaçta olduğum için beni gördükleri an biterdim. İşte şimdi sıçtığım günün yıl dönümüydü. Güzel sıçmıştım bugün.

Ben böyle düşünürken içlerinden birisinin, ' abi ağaçta birşey var. ' demesiyle gözlerimi yumdum. Cidden şansızdım ben. Kesin beni annem değilde babam doğurmuştu.

Hepsi sırasıyla ağacın altına toplandığında beni ilk fark eden, ' sanırım kızı bulduk. ' dedi. Gözlerimi devirirken, " benden üçüncü kişi gibi bahsetmeyi kes! Bende buradayım, görmüyor musun? " Diye sertçe söylendim. Hiçbiri beni takmadı. Hatta içlerinden birisi, ' patrona haber ver, sonunda kızı bulduk. ' dedi.

Acaba ağaçtan atlasam ne olurdu? Ölür müydüm? O zaman benimle işleri kalmazdı. Güzel fikirdi aslında.

' Şimdi sen mi inersin? Biz mi indirelim? ' en iri yarı olanın söylediği şeye gözlerimi tekrar devirip cıkladım.

' C şıkkı. Sıkıyorsa indir, puşt! '

*

İlk bölümden hepinize merhaba!
Birkaç yazım hatası olmuştur, kusura bakmayın lütfen :)

Sizce bölüm nasıldı?

Asıl kızımız Rose, sizce adamların elinden kurtulmayı başarabilecek mi?

Kitabı yazmaya devam etmeli miyim?

Düşünceleriniz benim için çok önemli. Aynı zamanda vote ve yorumlarınızda. Bunları eksik etmezseniz sevinirim :)

Hepinizi çok seviyor ve diğerki bölümlerde görüşmek dileğiyle diyorum.

Sağlıcakla kalın <3

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 26, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ROSE | Wattsy2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin