"Eee tamam söyle işte ne zararım olur o benim oğlum. Onunla ilgili bir şeyler bilmesi gereken biri varsa zaten benim. Ama işte söylemiyor çoğu zaman sessiz." 

"Tamam da... Offf.. Bak dediğim gibi. Pek anlatmaya gönlüm yok böyle şeyleri. Ancak bilmen gereken tek şey bizim bacağa bakmaya falan ihtiyacımız hiç olmadı.

"Çapkınlık hikayeleri yani..." dedim gülümseyerek.

"Yani sayılabilir. Ne olacaktı ama sonuçta erkeğiz yani."

"Evet... Duyuyorum zaten ister istemez de... Eski kız arkadaşlarını falan... Ciddi bir şey yok galiba hayatında."

"Nasıl olsun ki ciddi kız mı kalmış?"

"Kalmamış mı?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

O anda başını çevirdi ve bana baktı.

"Kalmış... Ama... Bizim jenerasyonda az..." dedi. Gözlerindeki ışıltıyı, o dudağının hareketini ve sesindeki o titremeyi hissettim... 

"Yani... Başka jenerasyonlarda var öyle mi?"

"Evet..." dedi bana bakarak. Tam gözlerimin içine bakıyordu. O anda hızla yola baktı ve bir viraja doğru girdi. Yeniden koltuğa yapıştığımı hissettim.

"Eee ne yapacaksınız peki sizden büyük kadınlar ile mi evleneceksiniz?"

"Neden olmasın..."

"Ferhat da mı böyle düşünüyor...

"Yani... Bilmiyorum. Şu anda kimse evlilik düşünmez. En azından Ferhat düşünmez."

"Peki ya sen?"

"Ciddi birini bulursam neden olmasın. Hayat geçiyor sonuçta. Yalnız başına zevki çıkmıyor çoğu şeyin..." dedi ve yine gözlerime baktı. Gerçekten Yağız'da beni çeken çok şey var... Adını koyamıyorum şimdilik ancak bunu çok net bir şekilde hissedebiliyorum.

"Evet... Daha gençsin gerçi..." dedim ve o sırada sola doğru döndü.

"Geldik..." dedi ve bir tane büyük siyah demir kapının önünde durdu. Çok büyük bir geçit ve arkasında uzanan yol boyunca ağaçları görebiliyorum. Neresi burası... Bir malikanenin girişine çok benziyor.

O sırada arabanın ortasından bir yeri açtı ve oradan çıkardığı bir anahtara bastı. Basar basmaz kapılar yavaşça açılmaya başladı. Arabayı içeri sürerken hayatımda gördüğüm en güzel yerlerden birine geldiğimi fark ettim. Çok büyük bir evdi burası. Bir malikane gibiydi adeta. Önünde bir tane süs havuzu vardı ve arabayı onun etrafından dolaştırıp bir garajın önüne geldi. Yine anahtara bastığı zaman garajın kapıları açıldı ve biz içeri doğru yavaşça girdik.

"Neresi burası..." dedim. Sesimde biraz da endişe vardı. Bunu anlamış olmalı...

"Merak etme. Güvenli bir yer. Bana ait."

"Sana mı? Şaka yapıyorsun... Nasıl sana ait?"

"Anlatacağım. Hadi gel inelim." dedi. Bana böyle emreder tonda konuşması hoşuma gitmişti. Gerçekten birkaç hafta içerisinde çok ciddi bir değişim gözlemledim onda ancak bu tavırları çok yeniydi bana karşı. Yine de... Nedense hoşuma gitti.

İndiğimiz zaman garaj kapısı da arkamızdan yavaşça kapanıyordu. Işıklar bir anda açıldı ve garajın ne kadar büyük olduğunu o zaman fark ettim. Garajda bir tane motosiklet ve bir tane daha araba vardı. Diğer araba da bir jipti ancak onun daha keskin hatları ve daha büyük tekerlekleri vardı.

O sırada bir tezgahın üzerinde duran parçalanmış halde silahlar gördüm. Biraz irkildim ancak bunu gören Yağız hemen bana baktı.

"Merak etme... Tehlikeli bir durum yok. Sadece biz varız burada. Başka kimse yok." 

İlerledi ve bir duvarın önünde durdu. Bir tane siyah tablet gibi bir şey vardı duvarda. Ona elini koyması ile aletin açılması ve elini taraması bir oldu. Tarama tamamlanınca kapı açıldı. Bana eliyle içeri geçmem için işaret etti ve onun önünden içeri doğru geçtim. İçeri geçerken de ışıklar yeniden açıldı. Tam köşedeki bir dolabın camdan kapağından Yağız'ın yansımasını gördüm. Kalçalarıma bakıyor... 

Hemen döndüm ve gözlerine baktım.

"Bu sefer neye gözün takıldı?" 

"Ne yapayım... Güzele bakmak sevaptır. Hadi geç içeri. Burası benim mekanım."

"Tamam da Yağız... Bilmiyorum ben mi fark edemedim ama bir anda bu kadar para nasıl geldi?"

"Otur şuraya... Anlatacağım merak etme. Bir şey içer misin?" dedi. O sırada klima çalışmaya başladı ve evde zaten klimanın hali hazırda çalıştığını fark ettim. İçerisi gerçekten rahatlatıcı derecede serin.

"Olur..." dedim otururken. "Su var mı?" 

"Tabi ki... Hemen getiriyorum..." dedi ve ileri doğru yürümeye başladı. Çok geniş bir Amerikan mutfak vardı. Tezgahın arkasından dolandı ve dolabı açıp içinden bir cam şişe çıkardı. Suyu bir bardağa koyup bana getirdi. Suyu içerken ona bakıyordum. Gerçekten de çok farklı görünüyor...

"Eeee? Anlat bakalım..." dedim. 

İçimde hem merak... Hem de endişe vardı...

YASAK DÖVME(+18)Where stories live. Discover now