Bölüm -9-

34 6 16
                                    

Dersim bittiği gibi kendimi sınıftan dışarı attım.
Yağmurla bugün kafeye gidip çalışmak için görüşecektik. Bunun için telefonu çıkarıp yağmuru arayacaktım.

"Aluuu yağmuurr"

"Evet kankacım"

"Benim dersim bitti nerede buluşuyoruz kafeye gitmek için"

"Cansu benim son bir dersim kaldi birazdan ona giricem sen bizim kampüse gelsen beni orada beklesen olur mu "

Yağmurun üniversitesini bildiğim için sorun olmayacağını düşündüm. O dersten çıkana kadar bahçede kitap okurdum ya da telefonla oyalanırdım.

"Tamam ben bahçede olurum grs" diyerek telefonu kapattım.

Yağmur derste olacağı için acele etmeye gerek duymayıp yürüyerek gitmeye karar verdim.
Kulaklıklarımı takıp rastgele bir müzik seçip yürümeye başladım.

Kampüse geldiğimde kulaklıklarımı çıkarıp bahçede bir ağacın gölgesine oturdum.

Birçok öğrenci bahçedeydi derste olmayan çokdu.
Bahçeye biraz daha göz gezdirip kitabımı çıkardım.

Kitabımdan birkaç sayfa okumuştum ki yanıma birinin gelmesi ile dikkatim dağıldı.

1.87 boyunda kirli sakallı, zayıf ama fazlasıyla kaslı, sarışın bir çocuk yanıma oturdu.
İstifimi bozmayarak yarım kalan kitabımı okumaya çalıştım. Ama sadece çalıştım dikkatim dağılmıştı zaten birde şimdi yanımda oturuyordu.

Çocuğun birden "Aşk ve gurur" demesiyle ona dönüm.

"Evet"

"Seni bu okulda daha önce görmedim, yenimisin?"

Herhalde üniversitenin mobese kamerası bu cocuk oluyor diye düşünüp cevap verdim.

"Yok kuzenim var onun için geldim"

"Hmm, okumuyormusun peki"

"Okuyorum tabiki"

"Güzelmiş, ne okuyorsun"

Yağmur gelene kadar yanimdaki çocukla sohbet edebileceğimi düşünüp yanimdakine döndüm.

"Gastronomi okuyorum, sen ne okuyorsun"

"Konservatuvar. Biliyormusun sende hic mutfakta zaman harcayarak bir tip yok. Daha çok sporcu tipi var." diyen çocuğa gülüp cevap vermek icin dudaklarimi araladim.

"Aslında mutfakla aram iyi değildir daha bu sabah mutfakta ufak bir yangın çıkardım o derece yani"

Çocuk dediklerime kahkaha atarak güldü.

"Eee ozaman neden gastronomi"

"Benim hayalim güzel bir kafe işletmek bunun için gastronomi hayalime giden yol"

"Güzel bir hayalin varmış. Eee ismin ne?"

"Cansu, senin ne"

İsmini soylemek icin dudakları aralayan yanimdaki çocuğa bakarken barışın sesini duydum. Yanimdaki cocuga sesleniyordu. Son zanlarda Barış da her yerden çıkıyordu.
Barışın sayesinde yanımdakinin ismini öğrenmiştim. O da olmasa ne yapardık değil mi?

"Tolgaa"

Tolga Barışa "Evet abi" diyerek cevap verip merakla Barışın ne söyleyeceğine kulak verdi.

"Siz tanışıyor musunuz cansuyla"

"Tam şuan tanıştık siz nereden tanisiyorsunuz"

Ah tolga bir bilsen tanışma öykümüzü.

Barışın "Bizim yağmurun kuzeni oradan biliyorum" demesi ile gözlerimi ona diktim.
Bizim kuzen olduğumuzu öğrenmeden önce tanıştığımızı söylememişti, ilginç.

Yanımdaki iki yakın arkadaşı susturmak ve yağmuru da gerçekten merak ettiğim için lafa atıldım.

"Eee yağmur nerede çıkmış olması gerekmiyor muydu şimdi"

Barış soruma "az önce çıktık dersten gelir şimdi" diyerek cevap verdi.

"Anladım" diyerek kitabımı çantama koyup bakışlarımı önümde bağladığım ellerime çevirdim.

"Barış kızın önünde bariyer gibi dikilmişsin senin yüzünden cansuyu göremedim mal gibi ariyorum bahçede" diye yadırgıya yadırgıya yanımıza giriş yapan kuzenime döndüm.
Bu kızın harbiden tahtaları eksi, Şaşkın kuzenim benim.

"Yağmur benle alakası yok senin kuzenin kuş gibi küçük ondan göremedin" diyen barışa kaşlarımı çatıp 'sanane oğlum, hem ben küçük değilim' bakışı atıp konuşmak için lafa atiliyordum ki yağmurun sesiyle durmak zorunda kaldim.

"Aslında ikiniz deveyle cüce gibisiniz o yüzden ikinizde susun" diyen yağmur tartışmaya son noktayı koydu.

Tolga "Barış hadi abi biz senle uzayalım buradan, biliyorsun işlerimiz var" diyerek Barışın kolundan tutup sürükleyerek götürdü.

"Yağmur gel bizde kafe için gidelim bebemm"

Yağmur"Gidelim bakalım" deyip yürümeye başladı.

Yürüyerek kısa sürede kafeye geldiğimizde kafenin okullarımıza ve evimize yakın olduğunu farkedip bunun bizim için avantaj olacağını düşünmeden edemedim.

Yağmurla birlikte kafenin içine girip şahibi olduğunu düşündüğümüz 30 yaşlarındaki adamın karşısında durduk.

"Merhaba efendim biz sizin iş ilaniniz için gelmiştik"

"Tabi hanımlar şöyle oturun konuşalım"

Adamın işaret ederek gösterdiği masaya oturup konuşmaya başladık.

Adamın söylediklerine göre hafta içi saat 14.00'dan sonra ve haftasonu cumartesi günü çalışmalıyız.
Yağmurla şartları kabul edip kafeden çıktık.

Evlerimize gitmek için ayrıldığımızda yolda kendi kendime cuma akşamı ne giymem gerektiğini düşünüyordum. Ne giysem annesinin gözüne batmazdim ya da ne giysem annesinin gözüne girerdim?

Kısa sürede evime gelip günün yorgunluğunu atmak için kendimi duşa attım.
Duşta rutin olarak sabunun üzerine basıp düşme olayını yaşayıp sinirle hemen duşumu alıp banyodan çıktım.
Beni mayıştıran suya içimden ufak küfürler savurup uyumak için kendimi yatağa attım.

ENKAZWhere stories live. Discover now