7- \Eşsiz Manzara/

En başından başla
                                    

"Abla sana söz veriyorum, ona çok iyi bakacağım. Onu bir hediye gibi değil bir arkadaş gibi göreceğim ve ondan asla sıkılmayacağım." Genç kız, kardeşinin fazlasıyla hevesli ve ciddi olduğunu görebiliyordu. Ona güvendiği için birkaç saniye düşündükten sonra başını salladı. Bunun üzerine Miray hemen ablasının boynuna sarıldı. "Çok teşekkür ederim abla, seni seviyorum."

Aleda onun omuz hizasında kestiği güzel siyah saçlarının okşadı ve yanağına uzun bir öpücük bıraktı. Geri çekilirken kolundaki saate baktı. "Hadi hazırlan o zaman." dedi masadan kalkarken.

"Ne?" Miray şaşkınca termosunu alıp kahve yapmaya başlayan ablasına baktı.

"Seninle gidip minik dostunu bulacağız." Aleda kahvesine biraz süt ekledi.

"Ama okul." dedi Miray şaşkınca.

"Nasıl bir öğrencisin sen, hiç mi okul asmadın?" Aleda termosu tezgaha bırakarak kardeşinin yanına yürüdü ve elini alnına koydu. "Ah, ateşin var Miray. Çok hastasın, en iyisi bugün okula gitme. Yenge, eminim okulu arayıp Miray'ın bugün hasta olduğunu söyleyebilirsin değil mi?" Fulya gülümseyerek başını salladı.

"O zaman hadi, kahvemi yapana kadar hazırlansan iyi olur." Miray heyecanla odasına koşarken Aleda da Abuzer'i arayıp bugün işe gelmeyeceğini, onu idare etmesini istemişti.

Bir süre sonra iki kardeş evden beraber çıkmıştı ve ilk durakları süper marketti. Aleda arabanın bagajını ve arka koltuğu alabildiğince mama ile doldurmuştu. Kardeşinin "Nereye gidiyoruz?" ısrarına sessiz kalıp sıradaki duraklarına sürmüştü. Miray cama odaklanmış merakla nereye gittiklerine bakıyordu. Bir süre sonra önlerinde beliren Pati Hayvan Barınağı yazısını gördüğünde heyecanla ellerini çırptı.

Genç kız arabayı sade beyaz binanın yanına park ettikten sonra kapıyı açıp aşağıya indi, kardeşi çoktan inmiş etrafı seyrediyordu. Bakımlı bir bahçesi vardı ve arazinin etrafı rengarenk boyanmış çitlerle kaplıydı. Barınağın ismi de renkli harflerle yazılmıştı. Fazlasıyla sıcak ve sevecen bir yere benziyordu.

"Aleda." Binanın geniş kapısından çıkan adam kızın yanına yürüdü. Kızla yaklaşık aynı boylardaydı, biraz kiloluydu. Uzayan saçlarını tepesinde topuz yapmıştı ve kulağında küçük bir küpe vardı.

"Ümit, nasılsın kardeşim?" dedi Aleda yanına gelen lise arkadaşına sarılarak. Ümit ile aynı liseden mezun olmuşlardı, arkadaşı veterinerlik fakültesini bitirmiş ve bu barınakta veteriner olarak çalışıyordu. Genç kız yolda ona buraya geleceklerini haber vermişti.

"Sizi gördüm daha iyi oldum, küçük hanım nasıl?" dedi Miray'a selam vererek. Onu en son sekiz yaşında görmüştü, o yüzden küçük kız onu hatırlamıyordu.

"Miray, Ümit abin benim liseden bir arkadaşım ve buranın veteriner hekimi." Miray karşısındaki adama gülümsedi.

"Duydum ki bu küçük hanım kendine yeni bir dost arıyormuş." Genç adam yanındaki kıza tatlı bakışlar attı, Miray heyecanla başını sallıyordu. "Seninle tanışmak isteyen bir sürü dostum var." Ümit küçük kızın omzuna elini attı ve beraber barınağın kapısından girdiler. O sırada Aleda da oradaki görevlilerden birinden arabadaki mamaları indirmesi için yardım istedi.

Miray içeri girer girmez etrafı incelemeye başladı. Duvarda çok güzel hayvan resimleri vardı. Rengarenk dekore edilmiş olan giriş cıvıl cıvıldı, pati şeklinde oturma yerleri vardı. O barınakları hiç böyle hayal etmemişti. "Çok güzel değil mi?" dedi Ümit yıllardır çaba gösterdiği yere bakarken. "Burayı aldığımızda bir harabeydi ve hayvanlar çok zor şartlar altında yaşıyordu. Bir sürü gönüllü üyemiz ve cömert bağışçılarımız sayesinde bu kadar iyi bir hale geldi. Şimdi burada birçok cana bakıyoruz ve onlara mutlu olacakları yuvalar arıyoruz." Miray Ümit abisinin anlattıklarını ilgiyle dinliyordu. "Bu üyelerden ve bağışçılardan biri de ablan biliyor musun?"

Aşk Bize Deplasman \Tamamlandı/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin