Karışan numaralar, yanlış kişiye giden mesajlar ve küçük tesadüfler...
Çelebi çocukluğundan beri Galatasaray aşığıdır ve bilet aldığı Galatasaray - Beşiktaş derbisini sürpriz bir aile yemeği yüzünden kaçırmıştır. Masada sıkışıp kalan genç adam maça...
Selam, bölüm dün akşam yetişmedi o yüzden bugün geldim. Bölümü düzenlemek için vakit bulur bulmaz düzenledim ve şimdi atıyorum. Hızlı olduğu için birkaç bir şey gözümden kaçmış olabilir. Uyarırsanız düzeltirim. Zaten siz fark etmeseniz de ben sürekli düzenliyorum bölümleri, bu hafta da diğer kitabımı da bunu da düzelttim. Birkaç farklılık görebilirsiniz şaşırmayın. Ufak şeyler çok göze çarpmayan ama yine de değişti. Bu arada bölümler hakkında duyurular için beni takip edebilirsiniz.
Oy ve yorumlarınızla bana destek olabilirsiniz. Özellikle satır arası yorumlarınızı merek ediyorum.
İyi okumalar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Aldım verdim, ben seni yendim." Genç kız her kelimesinde bir adım atıyordu.
"Alamazsın veremezsin, sen beni yenemezsin." Sinan mesafe kısaldığı için adımlarını yarım atarak ilerlemişti.
Aleda kalan mesafeye baktı, tam adım alırsa kazanıp kazanamayacağını düşünüp tam adım atmaya karar verdi. "Aldım verdim." Kalan mesafeye dikkatle baktı. Herkes onlara merakla bakıyordu. "Ben seni yendim." Genç kız ayağının ucuyla Sinan'ın ayağının ucuna bastı. Hırsla gülümsedi, sonra arkasını dönerek eliyle kız kardeşini işaret etti.
"Miray'ı alıyorum." Grubun en kısası olan Miray aynı zamanda en hızlı ve çevik olanlarıydı. Antrenmanlar sayesinde fazlasıyla zindeydi. Hızlı adımlarla ablasının yanına koşup kolunun altına girdi. O sırada Sinan kalabalığa bakıyordu. "Cenk, gel kardeşim." dedi. Ardı ardına önlerindeki gruptan birilerini seçtiler en sona Çağlar kalmıştı, bu yüzden çatık kaşlarla önündeki iki gruba bakıyordu. Biliyordu ki sona kalmak demek iki takım tarafından da istenmemekti. Sebebi geçen maç kaleleri karıştırıp kendi kalesine iki gol atmasıydı.
"Ama siz çok güçlü oldunuz." Cenk itiraz ederek ellerini kaldırdı. Aleda omuzlarını sirkti ve kendi grubuna baktı. Biraz güçlü olmuş olabilirlerdi. Miray çevikliğiyle çok iyi bir forvetti, Alper ise topu kapmak ve onu orta sahadan ceza sahasına kadar karşı takıma kaptırmadan taşımak konusunda çok iyiydi. Salih çok iyi bir kaleciydi. Aleda savunmada başarılıydı, karşı takım oyuncusunun o oradayken kaleye yaklaşması zordu. Kerim amcasıyla beraber karşı takımın oyuncularını markaja almak konusunda çok başarılıydılar
"Salih'i verin Çağlar'ı alın." diye öneride bulundu Sinan. Salih'in kalelerinde olması takımlarını güçlendirirdi. Aleda kendi takımına tekrar göz attı ve başını olumlu anlamda salladı.
Genç kız kendine doğru yürüyen Çağlar'a kaşlarını çatarak "Bizim kaleye yaklaştığını görürsem sana Rüştü Reçber'in Dyer'e uçtuğu gibi uçarım Çağlar." dedi. Herkes buna gülmeye başlarken kardeşi ise gözlerini devirdi. Bir aydır dillerinden kurtulamamıştı.
"Çağlar, kendi kalene attığın her gole iki yüz teklif ediyorum. Bunu izlemeye değer." Sinan'ın kardeşine göz kırptığını gören Aleda başını tehditkar bir havayla salladı. "Hele bir dene, uçan tekmeden sonra üstüne rövaşata bile atarım. Sivasspor maçını da rüyanda görürsün." Genç kız ilk tehdidinde ciddi olsa da ikincisinde değildi, kardeşine bunun için söz vermişti.
