"Sorun sadece paylaşılmayan toprak değil. Zehra Hanım'ın kayını yani Mahmut Elşir yeğenini oğluna istiyor. Kadın da kızını vermek istemiyor. Adamda baskı olsun diye toprakları kullanıyor."

Narin Hanım duyduklarıyla duraksadı. Zehra Hanım'a hayranlık duydu. O da çok isterdi annesinin kendisi için çabalamasını, sonra kafasındaki düşünceleri hızlıca def etti.

" Yani klasik amca oğlu, amca kızı olayı diyorsun. Sanki sadece bu değilmiş gibi geldi."

Genç adam karşısındaki kadının bu kadar akıllı olmasından nefret ediyordu.
"Hayır, durum biraz farklı. Adamın oğlu otuz beş yaşında, evlenmiş boşanmış. Zehra Hanım'ın kızı daha on sekiz yaşında, bu yüzden amca açık açık isteyemiyor." tiksinir bir tonla
"Ve aldığım duyumlara göre küçük kızını da Zehra Hanım'ın oğluna vermek istiyor. Zehra Hanım'ın sadece iki çocuğu var. Böylece hem topraklar elinde kalacak. Hem de çocukları yabancıya gitmeyecek."kolunu masaya koydu ve çayından bir yudum daha aldı. Elindeki bardağı çevirip "Adamın oğlu ayyaşın biri, evlilik olursa boşanma da olmaz."

Narin Hanım bu yörenin kurallarından, insanlara biçilen kaderlerden nefret ediyordu.
"O yüzden bunu dolaylı yoldan yapmaya çalışıyordu. Büyük ihtimal aşiret toplantısında bunu dillendirecekti." dedi Narin hanım bu tarz şeylerden nefret ediyordu. Mücadelesi bunların bitmesi içindi.

"Aşiretler kabul etmese bile ileride kimse kızı istemeye gönüllü olmayacak."
Narin Hanım ellerini masaya dayayıp kafasını ovmaya başladı. Bazen elleri kolları bağlanıyordu.

Genç adam Narin Hanım'ın hareketlerini dikkatlice izliyordu. O gelirken her şeyi araştırıp gelmişti. Başta bu olayı Ferman'a bırakmak istese de sonra vazgeçmişti.

"Ben bu işin çözümünü biliyorum. Zehra Hanım en kısa zamanda bana ulaşsın. Aşiret toplantısında bu konuda beni desteklerseniz amcayı haksız çıkarırım. Hem hakları olan toprakları alırlar hem de çocuklar bu işten sorunsuz kurtulur."

Narin Hanım duyduklarında şaşkınlık yaşasa da bu konuda ona güvenebileceğini çok iyi biliyordu.
"Tamam, bir hafta sonra aşiret toplantısında sen ne dersen destekleyeceğim. O çocukların amcanın elinde heba olmasına izin veremem."

Genç adam kafasını sallayıp Narin Hanım'ın gözlerinin içine baktı. İçinde bu kadından nefret etme diyen bir yan vardı. Bir de kafasındaki olumsuz düşüncelere cevap isteyen bir taraf onu dinle açıklamasını dinle diyordu.

"Biliyor musun bazen çok merak ediyorum, başkaları için bu kadar çaba gösteren kadın kız kardeşi için neden hiçbir şey yapmadı?"

Narin Hanım beklemediği soru ile genç adamın gözlerinin içine bakıp, bakışlarını kaçırmadan cevap verdi. Onun kimseye vermeyeceği bir hesabı yoktu.

"Ağir kız kardeşim benden hiçbir zaman yardım istemedi. Bir kez olsun kötüyüm demedi. Deseydi emin ol o konağı yıkar yine onu alırdım."

Genç adam kafasını olumsuzca sallayıp masaya biraz daha yaklaştı ve Narin Hanım'a doğru eğildi.
"Niye yardım istemesini bekledin? Kardeşin değil miydi, onun istemediği bir evlilik yaptığını bilmiyor muydun?"

Narin dişlerini sıkıp sinirlese de bunu Ağir'e gösterip haz almasını sağlamayacaktı.

"Evet, istemediği bir evlilik yaptığını biliyordum." duruşundan taviz vermeden "Yanlış insanı sevmesi benim hatam değildi. Sevdiği adamın ona sahip çıkmaması da benim suçum değil." kendisi de yanlış adamı sevmişti ve elinden gelen bir şey yoktu.

"Annenin susup sineye çekmesi, kabul edilir gibi değil. Kendi kaderini değiştirmek için hiçbir şey yapmadı."

Genç adam karşısındaki kadının hala annesini suçlamasını kaldıramıyordu. Vakti geldiğinde herkes yaptığı şeylerin bedelini ödeyecekti.

Aşk'a Direniş Where stories live. Discover now