İkinci Yaşam -20-

Start from the beginning
                                    

"Diana seni kırmak istemem ama..."

Sevecen ve merak dolu gözlerini büyüterek bana baktı. Zaten iri olan gözleri bu hareketiyle daha da büyük gözükmüştü. Cidden, nasıl bu kadar büyük gözleri vardı? Anime karakteri miydi bu kız?

"Şey, gökyüzünde bulut yok. Bil istedim." Dudaklarımı birbirine bastırıp vereceği tepkiyi beklemeye başladım.

Kaşlarını çattı ve kafasını tekrar gökyüzüne çevirdi. Birkaç saniye baktıktan sonra sanki bir aydınlanma gelmiş gibi ağzını bir karış açtı.

"Gerçekten de bulut yokmuş," dedi. Sonrasında tekrar gülmeye başladı. Akıl sağlığı yerinde miydi acaba?

Gülmekten kırışan gözlerine bakıp içimi çektim. Böyle iyi niyetli ve saf birinin yanımda işi neydi cidden? İyi miydi bu?

Diana uzun bir süre güldükten sonra derin bir nefes aldı ve gökyüzüne bakmaya devam etti. Uzun zaman sonra ilk kez aramızda bir sessizlik oluşmuştu. Normalde ben cevap vermesem de kendi kendine konuşurdu çünkü.

Artık vakti gelmişti. Şimdi de neden yanımda olduğunu sormazsam bir daha sorabileceğimi sanmıyordum.

"Diana, sana bir şey sorabilir miyim?"

"Elbette!"

Bu vazgeçmek için son şansın Melis, hala sormak istiyor musun?

Ne abarttın be! Alt tarafı bir soru ne olacak, hayat meselesi haline getirmesene.

Kendi içimde bile kendimle tartışıyordum. Ancak bu sefer iç sesim haklıydı galiba. Neden büyütüyordum ki canım? Sor gitsin işte!

"İki haftadır sürekli yanımdasın. Sevmediğimden değil ancak neden benimle bu kadar ilgileniyorsun? Halbuki istesen öbür kızlarla da takılabilirsin."

Kurduğum cümleyle bana dönen Diana önüne gelen birkaç kıvırcık saçı geriye attı ve iki elini de yüzünün altına koyup bir gülümseme gönderdi bana.

"Cidden bunu soruyor musun? Bunu zaten bildiğini sanmıştım halbuki." Sıkıntılı bir şekilde nefes aldı ve konuşmaya devam etti. "Kendinin farkında değilsin galiba Elizabeth. Sen öbür kızlardan farklısın, benden de farklısın. Belki sana çok normal gelmiştir ama daha ilk günden kimse senin gibi Antonia ile bir tartışmaya giremezdi. Ya da kralın katıldığı bir toplantıya öyle dalamazdı."

Kaşlarımı çatıp bunu nereden bildiğini soracaktım ki bana konuşma fırsatı vermeden devam etti. "Ah hadi ama, bunun sarayda uzun bir süre dedikodusunun yapıldığını da bilmiyor muydun? Yoldan geçen herhangi bir hizmetliye sor o bile bilir bunu."

Cidden herkesin dilinde miydi bu mesele? Alexander'ın neden bu kadar telaş yaptığını şimdi biraz daha iyi anlamıştım. Ancak yine de bana öyle kızma sebebini vermezdi ona.

Hem benim bunun konuşulduğundan neden haberim yoktu? Cindy illaki duymuş olmalıydı, bana bahsetmeye gerek duymamış mıydı?

Eğer konu Cindy ise konuşmaya gerek bile duymamış olması muhtemeldi.

Ben yine düşüncelere dalmışken Diana'nın konuşmaya devam etmesi düşüncelerimin dağılmasına sebep oldu. "Neden seninle takıldığıma gelecek olursak..." yüzündeki gülümseme sırıtmasıyla daha da büyümüştü. "İlginç kızsın. Diğerleri gibi samimiyetsiz gözlerle bakmıyorsun insanlara. Aslında buraya gelmeden önce hakkında birkaç kötü şey duymuştum ve sana karşı önyargılıydım ancak hiçbiri doğru değilmiş. Ne kadar öyle değilmiş gibi davransan da insanları önemsiyorsun Elizabeth, en azından ben böyle düşünüyorum."

İkinci Yaşam 1-2Where stories live. Discover now