3' Kırılmış

22 4 2
                                    

Hepinize merhaba.Bu bölümde artık ikisini karşılaştırmayı planlıyorum. İyi okumalar...

                                ***

J'

Ayağa kalktım. Seungi ve Yeonjin'e dönerek konuştum.

"Polis merkezine gitmemiz lazım. Telefonu analiz için bırakalım ve şirkete gidelim."

Hastaya son kez baktım. Bayan Song'a döndüm. Cebimden bir kart çıkarıp uzattım.

"Biz gidiyoruz. Lütfen hasta uyanınca beni bu numaradan arayın. Onun söyleyeceği şeyler çok önemli, bunun küçük bir dava olduğunu düşünmüyorum..."

Kadın başıyla onaylarken arkamı dönüp hızla kapıya ilerledim. İşin ciddiyetini artık fark etmeye başlamıştım, bu yüzden ne kadar erken gidersem o kadar şanslı olurdum.Hastaneden çıkıp arabaya bindim. Benim hızıma yetişmeye çalışan ikiliye göz gezdirip bindiklerinden emin oldum. Arabayı çalıştırıp merkeze doğru sürmeye başladım.

                                 ***

T'

Arkama yaslanmış olayın şokunu atlatmaya çalışıyordum. Jin hyung yanımda oturmuş hala beni sakinleştirmeye çalışırken, Hoseok oturmuş yeri izliyordu. Kimsenin tek bir çıtı bile çıkmıyordu.
Ayağa kalktım ve mutfağa ilerledim. Boğazım kurumuştu ve kafa dağıtmam gerekiyordu. Dolaptan üç şişe soju alıp salona geri döndüm.

"Benimle içmek zorundasınız..."

Şu durumda kimse bana karşı çıkamayacağı için kabul etmişlerdi. Dışarı da çıkamıyorduk, kapıda pek çok muhabir toplanmış, babam hakkımda söyleyeceklerimi bekliyordu. İşte insanlar her zaman budur. Benim duygularım kimsenin umrunda değil, onlar için sadece bir ünlü ölmüş ve iş çıkmış... Ama benim için, hayatımda sahip olduğum tek kişi ölmüştü... Gözlerim tekrar dolmaya başlamıştı, elimdeki şişeyi açarak kafama diktim.

"Hayat ne kadar adaletsiz!"

Söylediğim şey ile ortamdaki sessizlik bozulmuştu. Hoseok yüzünü buruşturmuş ve gözlerini kapamıştı. Jin hyung her dediğimi onaylıyordu, söyleyecek bir şey bulamıyordu çünkü...

                                  ***

J'

Merkeze varınca arabadan indim. İçeri girerek adımlarımı labaratuvara yönlendirdim. Kapıyı açarak telefonu ellerine tutuşturdum.

"Bunu derhal kontrol ediyorsunuz, en öncelik işiniz bu kim ne der-"

"Jeon Jungkook! Nasıl labaratuvarıma girip çalışanlarına emir verirsin? Sabahtan beri aramalarımı da açmadım üstelik! Seni kovmam gerekmez mi?"

Gözlerimi kapadım ve yavaşça arkamı döndüm. Eğilerek selam verdim.

"Size de merhaba Bay Park... Aramalarınıza dönmek isterdim ama çok önemli bir dava ile ilgileniyorum lütfen bu seferlik affedin..."

Dudağımı büzüp Bay Park'ın gözlerinin içine baktım. Biraz onu arkadaşımdan dolayı kullanıyor gibi hissetsemde başka çarem yok.

"Hem Jimin ile kızınıza bakmanıza yardımcı olurum?"

Yüzü aniden yumuşamıştı. Onu en etkileyen konuyu bildiğim için bir kez daha tanrıya dua ettim.

"Şu velede söyle artık kardeşine iyi davransın. Onun yüzünden her gün Min jae'i sakinleştirmek zorunda kalıyorum!"

"Merak etmeyin Jimin'in kulağını sizin için çekerim, kardeşine iyi davranacağına emin olabilirsiniz..."

Aklıma gelen dava ile ciddileştim. Tekrar konuşmaya başladım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 24, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ʷʰⁱˢʰᵖᵉʳ | taekookWhere stories live. Discover now