TANITIM

210 73 328
                                    

MEDYA: ALİSYA ARSLAN

Kafamı kaldırdığımda  gözlerim karşımdaki adamla birleşti. Nasıl da ateşi çağrıştırıyor du gözleri, içimdeki ses  beni yakıp kül edeceğini bağırıyordu. Aynı ses bunu ne kadar istediğimi de söylüyordu.

Annem'in acısını tatmak istiyordum. Yanıp kül olmak istiyordum.

    "Biraz daha bana öyle bakarsan gerçekten benimle evlenmek istediğini düşüneceğim ve bu beni korkutuyor"

Sesini duymamla düşüncelerim dağıldı. Sesinde hafif bir alaycılık vardı. Benim de yüzümde çarpık bir gülümseme belirdi. Biraz oyundan zarar gelmezdi.

   "Nerden biliyorsun evlenmek istemediğimi"

Yüzü öyle bir değişti ki az daha kahkaha atacaktım. Gözlerindeki kıvılcımlar beni ürkütmeye başlamıştı.

  Gözlerinde bir çok senaryo geçti. Eminim şu an  onunla evlenebilmek için kumpas kurduğumuz düşünüyordu. Derin bir nefes verdim ve masanın üzerinden ona doğru biraz eğildim.

"Şaka yaptım. Ve.... ben  deliyim."

Gözlerini kaçırdı ,derin bir nefes verdi. Ve bir anda bana doğru eğildi. Bu hareketi irkilmememe sepep oldu. Geri çekilmek istediğimde elimi tutup kefendisine doğru çekti.

    "Biliyorum.. beni küçüçükken öptüğündede, arkadaşın için bıçağın önüne atladığında da , kar yağarken benimle birlikte mezarın başında bekleyip zatürre olduğunda da biliyordum." 

O an bir çok kameranın dışardan bizi çektiği için gözüm kamaştı ve gözlerimi kısmama neden oldu.

Dilim lâl kesti.

Geçmiş bir kez daha yüzüme çarptı.

Derin bir nefes aldım ve ağzımı açtım sanki konuşabilecektim de. Beni şaşırtmaya devam ediyordu. Sağ eli saç tutamıma gitmişti. Parmakları yanağıma sürtünerek kulağımın arkasına koydu. Elleri.... çok sıcaktı benim ellerimin aksine, sanki yaklaşabilecek gibi biraz daha yakınlaştı bana.

  "Ne var biliyor musun Alisya? Hiç kimse birlikte sabaha kadar kar yağarken mezarın başında beklediği ve onun titremelerine göz yumup öylece onu orda bırakan biriyle evlenmek istemez"

Adımın üzerine vurgu yapmıştı. Asalet bana ne kadar da yapancıydı bir zamanlar   şimdi kanıma işlenmiş gibi.

Beni gaza getirip bir şekilde bu işten vazgeçirtmek istiyordu. Bunu kendisinin yapamadığını biliyordu. Beni yıllar önceki  gururlu biri olarak tanıyordu. Ama bilmiyordu ki sekiz yıl önceki ile buğün ki kişi birbirinden o kadar farklı ki o kadar yaşanmışlık o kadar acı artık katlanamaz olmuştum. Darbelerin  en ölümcüllerini yakınlarımdan aldım. Babam dediğim insandan, anneannem olacak o kadının bana yaptıkları içimi parçalıyordu. Kalbimin sesini dinlemeyi bırakalı çok uzun zaman olmuştu. Kalbimi değil aklımı kullanıyordum ve aklım bana onun çoçukluk kahramanım olduğunu ve o olmasaydı şu an ben ve ece ölmüş olacaktık.

Keşke o gün ölseydim.

"Ben seninle can borcum için bile evlenebilirim. Annem ve kemal dede eğer  bir yerlerde bizi görüyorsa onlar da mutlu olurlar belki. "

Bana çok yapancı bir varlık mışım gibi baktı elirini çekip arkasına yaslandı. Burun kemerini sıkıp bizi dışarda çeken gazetecilere saniyelik bir bakış attı. Ona dikkatli bakmasaydım ben bile anlayamazdım.

"Sen delisin"

Sözleriyle yüzümde beliren gülümsemeye engel olamadım. Elimi şıklatıp

" Senin zeki bir adam olduğunu duymuştum nasıl anladın hemen ya! Bu yüzden ne yapıyormuşuz o muhteşem zekanın kullanıp benimle evlenmemenin bir yolunu buluyormuşuz."

Şirin görünmeye çalıştığım gülümsememle deyim yerindeyse bişmiş kelle gibi sırıtıyordum.

İkimiz de bir çıkış yolu olmadığını biliyorduk, bunlar son çırpınışlarımızdı.

Bunu biliyor olmak dudaklarımı büzmeme sebep oldu.

"Ne yani biz ciddi ciddi evlenecekmiyiz."

İçimden konuştuğu mu düşündüğüm için onun bana olan bakışları yine pisyağın aklıma girdiğinin kanıtıydı. Onun bakışlarına daha fazla maruz kalmamak için

"Sana demedim pisyak sandım bir an seni"

burnundan öfkeli bir soluk aldı ve saçlarını çekiştirdi. Ağzının içinde ruh hastası diye mırındandı ne kadar mırındanmak denirse artık.

"Evlenmeyeceğim seninle biraz sevgili gibi davranırız olur biter." Adeta dişlerinin arasından tısladı. Galiba bu sefer onu ben gaza getirdim.

Beyaz İhanetlerWhere stories live. Discover now