❦30❦ ↑ GECENDE BENİM GÜNDÜZÜNDE ↓

Comincia dall'inizio
                                    

"N'aparsın?" Samira olduğu yerde iyice toplanıp tek kaşını havaya doğru kaldırdı. "Kim olduğumu mu hatırlatırsın? Nasıl bir evcil hayvan olduğumu mu vurursun yüzüme yine?!"

Araz tutmuş olduğu kapı kulpunu sert bir şekilde geriye iterek duvara çarpmasına neden olduğunda, birkaç adım atarak odanın içine tam ortasına doğru ilerledi.

"Sen zaten kim olduğunu hiçbir zaman unutmuyorsun ki Arap kızı." diye konuştu alay dolu bir sesle. "Bana ne gerek öyle değil mi?"

Zihninin birçok kez çığlık çığlığa bağırdığına şahit olmuştu Samira. Bağırmasını, dağıtmasını, yıkıp içindeki öfkeyi harlamasını tembihlemişti. Ama hiçbir zaman şiddete meyil duymamıştı; Samira hayatının hiçbir anında Araz'a karşı kullanmak istediği gücü kafasının içinde hiçbir zaman bu denli kuvvetli hissetmemişti.

"Üzülüyorum sana biliyor musun?" diye devam ettiğinde Samira bunu bilerek yaptığını, haftalardır koruduğu sakinliğini bozmaya çalıştığının farkındaydı. Tuzağına her ne kadar düşmek istemese de adamın ettiği her bir kelime karşı konulamayacak kadar yıpratıcıydı. "Senden başka herkesin düşüncesi rol alıyor hayatında, hiçbir şey senin isteklerine göre şekillenmiyor."

Bir zamanlar hayranı olduğu ela gözlerine bakarken, şimdi saf bir nefretten başka hiçbir şey hissetmiyordu Samira.

"Tıpkı bahsettiğin evcil bir hayvan gibi, sahibi nereye çekse oraya giden minik bir fare."

Samira birçok kez sinirlenmiş, birçok kez karşılık vermişti adama. Fakat hiçbir zaman terbiye sınırlarını aşmamış, hiçbir zaman ağır bir hakarette bulunmamıştı onun aksine. İlk başlarda bu durum kalbini kırıp, onu sessizliğe sürüklese de Samira artık eski Samira olmadığının farkındaydı. Artık susup kenara çekilen, gözyaşlarını düşmanlarına gösteren Samira yoktu. Belki yine ağlardı sonra; ama şimdi onun karşısında güçlü görünmek zorundaydı.

Samira derin derin nefesler almaya çalıştı. "Ne sanıyorsun?" diye konuştu adamın beklediğinin aksine oldukça sakin bir ses tonuyla. "En büyük aşklar nefretle başlar klişesinin senin de hayatına dokunmasını falan mı?" Ayaklarını oturmuş olduğu yatağından yere doğru uzatırken doğruca adamın gözlerinin içine bakıyordu. "Gözünü açtığın andan bu yana yanında olan sevgilin seni terk etti ve sende kaderin bu oyununa boyun eğmek zorunda kaldın, hani zaten çok kaderci bir adamsın ya." Alayla gözlerini devirdi Samira. "İstediğin nedir Araz, sahiden soruyorum bak; benimle evcilik falan oynamak mı?"

Damarlarında dolanan kanı dahi ısınmıştı kızın, öyle çok öfkeli hissediyordu ki adeta kullandığı kelimeler dahi ateş alacak gibiydi. Elleri titriyordu ama Samira onları bir birine kenetleyerek bunu adama göstermeyi reddetti.

"Durman gereken yeri bilmiyorsun ama merak etme, her şeyi tek tek öğreteceğim sana Samira. Ne de olmasa zaman bizimle." Kızın üzerine doğru bir adım attı. "Malum gecen de benim, gündüzünde."

"Sandığının aksine," derken oturduğu yataktan kalmıştı Samira. Bu kadar ileri gittiğine inanamıyordu, onunla bu konumda olduğunu hala aklı almıyordu. Ona karşı koymak için gereken tüm gücü elinden alan babasına karşı daha önceki tüm yaptıklarına rağmen asla hissetmediği o nefret hissi içinde yeşerirken buna katiyen engel olamıyordu.

"Ne gecemle seninim, ne gündüzümle." İkisinin de gözlerinde saf bir öfke hâkimdi şimdi. Birininki kendine, diğerinin ki bulduğu her fırsatta ayağına çelme takan kaderine. "Tüm bu yaptıkların yanına kalmayacak Araz, kendine gel ve artık gerçeklerden yüz çevirme."

ZEHR-İ VİRANDove le storie prendono vita. Scoprilo ora