1. Bölüm

212 10 2
                                    

"Merhaba, müdür odası nerde acaba?" diye sordum yanımdan gecen siyah saçlı kıza. "Koridorun sonunda, soldaki kapı" diye hemen cevablayıp yoluna hızla devam etti.

Koridor bomboşdu ve ayağımda topuklu ayakkabı olmadiği halde, ayakkabım yerde tok sesler cıkartıyordu. Bütün okul sesizliğe boğulmus gibiydi, hiç mi bir odadan bi ses gelmezdi ya.

Sonunda müdürün odasının önüne geldiğimde, kapıya tıkladım ve iceriden gelen "gel" sesiyle kapıyı acdım ve iceri girdim. Oda çok aydınlıkdı ve beklenmicek bir şekilde hoşuma gitti.  Herşey tam yerindeydi, benden bu odayı döşememi isteselerdi, aynen bu şekilde yer veriridim eşyalara. Beyaz modern masanın arkasında oturan orta yaşlarndakı kadın bakışlarını bana dikmiş, yüzünde bir gülümsemeyle beni izliyor.

"Çokmu beğendin?" diye sorunca bakıslarımı müdüre çevirdim ve gülümsedim. "Evet odanız gerçekden çok güzel, kim döşedi?" diye merakla sorunca kadın gülmeye başladı ve kısaca "Ben" diye cevabladı.

"Evet küçük hanım, nasıl yardımcı olabilirim sana?"

"Ah kusura bakmayın, Dilara Sönmez ben, kayıt yapdırmaya geldim." derken Kadın hemen anlamıs gibi kafasıni salladı ve "Evet doğru, babanızla görüşmüşdüm, şu kağıdı doldurmalısınız, sonrada yeni sınıfınıza gidebilirsiniz" diyerek ben yer alırken önüme kağitları koydu ve işinin başina döndü.

Işimi bitirdiğim icin ayağa kalkdığımda, müdürde kalkdi ve elini uzattı. Ben kisaca teşekkür edip elini sıkdım ve kapıya yöneldim. Yine o sesiz koridorda yürüken herşeyi tek tek incelemeye başladim. Bu okul ciddi anlamda cok güzeldi. Duvarları bembeyaz, değişik değişik ince detaylarla cizilmiş desenler ilgimi çekdi. Duvara yaklaşıp parmaklarımla desenleri cizmeye başladım, bunu yapan kesinlikle yetenkli biri olmalı. Daha fazla oyalanmamak icin elimi geri cekdim ve hızlı adımlarla yeni sınıfıma doğru ilerlemeye başladım.

Hiç bir zaman utangaç biri olmadığımdan sınıfın kapısına tıkladım ve beklemeden içeri girdim. Girer girmez herkesin bakısları bana döndü, tabi dersin ortasında odaya daldığımdan kaynaklanıyordu herhalde. Öğretmende kafasını benim tarafıma cevirdiğinde anlamaz gözlerle bakdı bana. "Yolunumu kaybettin?"

"Merhaba Hocam, ben yeni öğrenciyim, müdür hanım bu sınıfda olcağımı söyledi." diye hocanin yanina yaklaşdım ve elimi uzattım. Hoca ise sadece suratıma bakdi ve kisaca "Tanışalım bakalım" dedi. Uzattığım el havada kalınca mecburiyetten geri indirdim, bunu beklemiyordum, şerefsiz.

Sınıfa dönüp gülümseme isteğimi bile kaçırmışdı adam. "Selam Millet, benim adım Dilara, 21 yaşındayım ve gördüğünüz gibi yeniyim bu okulda." Hocaya dönüp "Yeterlimi?" diye ters bir şekilde sorunca sadece kafa salladı.

En arka sırada siyah saclı bi cocuk oturuyodu ve yanının boş olduğunu görünce, gittim oturdum oraya. Bana ters bi bakış attı ve bakışlarını geri hocaya cevirdi. O ne ya gözlere bak, mavi boncuk. Allahım ya, bu okulda herkesmi ters, bir tek müdürü sevdim, çok tatlı bi Kadın.

Dersin sonunda herkes bir telaşla sınıfdan cıkıp kantine koşuyordu. Yanımdaki maviş tam sıradan cıkarken "Hey bana alışmalısın, konuşmayı severim" dedim. Sırıttı "Dilara, bence bana bulaşma" deyip yanımdan geçti gitti. Herkes uyuz, herkes deli, napıcam ben burda ya.

Sınıfda yanlız kaldığımdan, bende ayaklandım ve kantine doğru yol aldım. Tabi nerde olduğunu bilmiyordum ama bulurdum herhalde. Koridorda yürürken yanımdan üç takım elbiseli adamlar geçti, hepsine bakarken biri gözüme takıldı. Daha çok gençdi, belliydi ama yinede çok olgun görünüyordu, bakışlarımı ondan alamayınca karşımdaki direği göremedim ve tabiikide kafamı çarpdım. Ah salak kafam ya. Beyler bunu görünce, yakışıklı çocuk yanıma geldi ve iyimisin diye sordu bana. Sadece kafa sallayabildim, belliki gösterişmiş, yanıma yaklaşıp "Yakışıklı olduğumu biliyorum küçüklük" dedi ve göz kırparak  yanımdan ayrıldı.

Pislik. Havalı şey. Yakışıklı olduğun kadar gentlemen değilsin. Aslında yakışıklı'da değilsin.

Yakışıklıyı düşüncelerimden def edip hemen kantini bulmam gerekiyordu. Cidden kocaman okulda nasıl bulacağım ben bu kantini? Etrafa bakınırken yanımdan gecen uzun boylu bi kıza sordum. Bana yolu tarif etti ve ben kisaca teşekkür edip kızın yanından ayrıldım.

Sonunda kantini bulmuşken, zil caldı ve ben şuan sinirden patlaya bilirdim. Bu ne arkadaş ya. Hemen hızlı adımlarla sınıfa geri döndüm ve sırama oturdum. Mavişde yerine geçer geçmez konuşmaya başladım. "Sana birşey sorabilirmiyim?"
"Ne var?" - "Bukadar ters olmak zorundamısın, ben burda seninle arkadaşlık kurmaya çalısıyorum, sense odundan farklı değilsin." diye tersledim.
"Bana bulaşma dedim sana" dedi sert sesiyle ve kafasını sıraya gömdü.

Offf sinirden ciddi anlamda patlicam. Herkesmi gıcık olur. Hele o yakışıklı, kimdi acaba o? Öğrenci olmadığı kesin, ama öğretmen olmak içinde çok fazla.genç ve havalıydı. Inşallah bidaha karşılaşmam onunla.

Öğretmen sınıfa girdi ve yanında o'da vardı.
"Selam çocuklar, tanıştirim. Ayaz Doğan, bildiğiniz gibi Doğan Holding bizim sponsorumuz. Ayaz Bey babasının yanında çalışıyor artık, bu demekki, bizimlede çalışıyor."

"Yok artık bukadarda olmaz." düşüncelerimi maalesef dile getirdim. Herkesin bakışları bana dönünce kısaca "Pardon" dedim ve kafamı sırama gömdüm. Offff bu ne!

------------------------------

Bol Bol yorumlarinizi bekliyorum ve sonraki bölüm 5+ votedan sonra gelicek insallah. :) 

Kimseler DuymasınWhere stories live. Discover now