eksik olan bir şey var, çünkü kalbim seni istiyor

5.5K 561 547
                                    

Bölümün içinde birkaç Fransızca cümle yer alıyor hepsini translate'den bakarak yaptım Fransızca bilgisi olan arkadaşlarım GÜLERSENİZ KESERİM

Günümüzden devam ediyor 👇🏻

Our Night Like a Light, 5. Bölüm

Jungkook esneyerek odasından çıktı. Bir bardak kahveye ihtiyacı vardı, ve bu gün ekstra iyi hissediyordu. Kalan tüm günlerin aksine. Belki bir tuvali aklındaki gibi doldurabilir ve sonunda yarım eserlerinden birine değil de, tamamlanmış, güzel olanların arasına koyabilirdi. Yüzünü sıvazladı ve kahve makinesine bir kapsül yerleştirdi.

Tam o sırada arkasında, salonda hareket eden gölge irkilerek sıçramasına neden olmuştu. "Jimin! Ne yapıyorsun? İşe neden gitmedin?"

Jimin uykudan henüz uyanmış yüzü ile Jungkook'a sırıttı. Korkunç görünüyordu, göz altı torbaları şişmişti ve gözleri küçücük kalmıştı. Saçları ise apaçi gibi görünüyordu. O da gerindi ve başını olumsuz anlamda salladı. "Bu gün tatil günüm... Jungkook, kahvaltı..."

Jungkook gözlerini devirip kahvesini aldı. "Kalk öyleyse. Git yüzünü yıka ve aynaya baktığında çığlık atmamaya çalış... Cidden, dün gece kaçta uyudun sen?"

O muhteşem tartışmalarının ardından eve geldiklerinde saat pek de erken sayılmazdı zaten. Jimin söylediğinie burun kıvırarak vestiyerdeki aynaya bir öpücük attı. "Jongin-shi ile konuştuk. Bana mesaj attı,"

Jungkook önüne döndü. "İyi yapmışsınız. Hortlağa benziyorsun."

Jimin omuz silkerek banyoya yöneldi. "Sen nasıl her sabah şöyle görünmeyi başarıyorsun ben anlamıyorum asıl... Güzellik uykusuna yatıyor da değilsin ki."

Söylentisi Jungkook'u gülümsetmişti. Dolabı açtı ve kahvaltı için birkaç parça şey çıkardı. Midesi pek fazla şey alacak gibi hissetmiyordu, bu yüzden Jimin için yeterli olanları masaya bıraktı ve birlikte birkaç şey daha hazırladılar.

Son derece tembel hissediyordu bu gün Jimin. Dünkü yoğun sinir yüklemesinden sonra nedense fazlaca tasasız uyanmıştı. Bir şeyleri kafaya takmıyormuş gibi görünmekte ustaydı.

Kahvaltı masasından oyalana oyalana kalktıklarında saat neredeyse öğlen 12'yi geçiyordu. Jungkook bile pek bir şey yememesine rağmen orada Jimin ile oturmuş ve dün geceki konulardan gülünç derecede kaçınmaya çalışarak saçma sapan şeylerden sohbet etmişlerdi. Halleri, uzaktan onları izleyen biri olsaydı eğer, kahkahalar atacak kadar vardı sahiden. En önemlisi de gören biri onların en yakın iki arkadaş olduğunu tahmin edemezdi bile...

Kanepenin üstündeydiler. Jimin güneş ışığından fazlaca mızmızlandığı için Jungkook'a güneşlikleri indirtmişti, esmer olan böyle evin içinin gündüz gündüz fazlaca boğucu olduğunu söylese de Jimin güzel bir film izleme ortamı oluşturduğunu ekleyip savuşturmuştu onu. Şimdi büyük ekran televizyonda, açtıkları filmin onuncu dakikasında ikisi de sıkıldığı için bir zamanlar yarım kalan How I Met Your Mother maratonuna devam ediyorlardı. Jimin'in favorisi ikinci sezondaki Swarley bölümüydü, ve Jungkook'un favorisi üçüncü sezonun Slapsgiving bölümüne gelene kadar izlemeye devam ettiler.

Bir yerden sonra ekrana bakarak kahkaha atan Jimin'e dönmeye başlamıştı Jungkook'un bakışları. Gözlerinin kısılışı güzel görünüyordu ve her güldüğünde aklından geçirmekten bıkmıyordu bu düşünceyi. Ve kahkaha atarken çıkardığı melodik ses favorisiydi. Jimin kendisinden habersiz olduğunda onu böyle izlemeyi ve aklındaki düşüncelere ket vurmaksızın özgürce hissedebilmeyi seviyordu. Onun bakışları kendisine döndüğü an, refleks gibi son veriyordu yaptığı şeye, Jimin aklından geçeni bile okuyabilirmiş gibi geliyordu çünkü bazen... Saçmaydı ama engelleyemiyordu. Bunu tekrarlaya tekrarlaya şimdiki hâle gelmişti işte ve aslında o gece sarhoşken geri adım atamayışına sebep olmuştu. Hep bir şeylerin üstünü kapatmıştı kendi içinde, Jimin'e karşı olan sahici düşüncelerini görmezden gelmişti her zaman. Açık bir kapı bile bırakmadan, acaba diye sormadan, koşulsuzca önce kendisi engellemişti hepsini. Saçma olduğunu biliyordu. Ve tüm o sıkıştırdığı şeylerin onu güçsüz anında böyle vuracağını ve sonrasında sarışın olanı pişmanlığa sürükleyecek şeyler yapacağını tahmin edememişti.

our night like a light •ʲⁱᵏᵒᵒᵏWhere stories live. Discover now