İkinci Yaşam 1-2

İkinci Yaşam -11-

"Ben merak ediyorum! Nasıl biriler acaba diye birkaç gündür düşünüyorum aslında." Diana heyecan verici bir mutlulukla konuştuktan sonra elini kıvırcık saçlarına attı. Sonrasında gözlerini masum bir şekilde irileştirdi ve bir sır veriyormuş gibi eğilip fısıldamaya başladı. "Aslında...ikinci prens olan Prens Alexander'ın nişanlısı olduğunu duymuştum. Bu durum biraz şaşırttı beni açıkçası." Al işte, konu döndü dolaştı yine benim nişanlıma geldi iyi mi?

"Ah, Prens Alexander'ın nişanlısı Leydi Elizabeth." Elise'in kurduğu bu cümleyle kızlar şaşkın bir şekilde bakışlarını bana yöneltti.

Şimdi bir saat açıklamakla uğraşacaktım. Çok güzel!

"Ne! Cidden mi?" Diana'nın neredeyse çığlık atarak sorduğu bu soru bir hayli utanmama sebep oldu.

Şu nişanı çoktan atmalıydım.

Herkese tek tek bu konuyu açıklamaktan gerçekten çok sıkılmıştım ama yapacak bir şey yoktu. Kızlara da aramızdaki ilişkiyi kısa bir şekilde özet geçtim. Bir nebze olsun şaşkınlıkları gitmişti şimdi.

Bu muhabbeti acilen değiştirmeliydim. Kimseyle Alexander hakkında konuşmak istemiyordum.

Birkaç uğraştan sonra konuyu değiştirme çabalarım sonunda karşılığını vermişti. Bunun verdiği rahatlamayla tam derin bir nefes alacaktım ki Jane'in kurduğu cümle gene moralimin bozulmasına yol açtı.

"Aslında ben ilk günden prenslerle tanışırız diye düşünmüştüm. Hepsiyle olmasa da en azından birisiyle belki."

Konu döndü dolaştı yine prenslere geldi iyi mi!

"Ah, bunun sebebi büyük ihtimalle yakında Crolleus Dağları'na asker göndereceklerinden dolayı. Mladenovski Krallığı ile bir çatışma varmış sanırım. Çok bir bilgim yok, abim gidecek olan kişilerin başında olduğundan biliyorum bir şeyler. Bundan dolayı toplantı yapıyor olmalılar kanımca."

Bir dakika, ne?

Chloe'nin kurduğu cümle oturduğum koltukta donakalmama sebep oldu. Sırası mı şimdi diye düşünürken bu meseleyi nasıl durdururum diye kafamda planlar yapıyordum.

Chloe'nin bahsettiği Crolleus Dağları'na gidecek olan birliğin hepsi öldürülecekti! Kitapta bu olay çok sonraları olduğundan şu anlık kafama hiç takmamıştım ama verilen kararların bugün olan toplantıda kararlaştırıldığını nereden bilebilirdim?

Chloe, abisinin helvasını kavurmaya başlasa iyi olurdu.

Eğer bir şeyler yapamazsam onca insanın ölümüne sebep olacaktım. Ancak ne yapabilirdim ki? Gidip toplantıya mı dalacaktım?

Aklıma gelen fikirle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Toplantıya dalmak! İşte bu!

Aynen seni zeki şey. Çok mükemmel plan gerçekten.

"Leydi Elizabeth, iyi misiniz?" Elise donmuş bir şekilde kalakaldığımı fark etmiş ve endişelenerek bana seslenmişti.

"Ah, biraz daraldım ben sanki. Dışarı çıkıp bir hava alsam iyi olacak."

Kızların bana olan garip bakışlarına aldırmadan can havliyle dışarı attım kendimi. Şu kadar kısa sürede maalesef toplantıya dalmak dışında pek de iyi bir seçenek gelememişti aklıma. Bu toplantıda verilecek olan kararlar sonrasında değiştirilemezdi. Yani şu an bir şey yapmazsam gönderilecek askerlerin hepsi benim yüzümden ölecekti. Üstelik acele etmediğim her saniye kararların resmileşme olasılığı artıyordu. Bu kadar kısa sürede bir plan kuramadığımdan toplantıya dalmak dışında yapabileceğim bir şey yoktu.