İkinci Yaşam -11-

Start from the beginning
                                    

"Eğer prenslerden birisinin ilgisini çekerseniz onlar istediklerinde prenslerle buluşabilirsiniz. Geri kalan boş zamanlarınızda bahçede gezebilir ya da dilediğiniz şeyleri yapabilirsiniz. Ancak..." Kraliçe Florence daha da ciddi bir ifade takındı ve soğuk bakışlarla bizi tekrar süzdü.

"Ancak, tahmin ettiğiniz üzere uymanız gereken önemli kurallar var. Birincisi, prenslerden biri istemediği sürece onlara yaklaşamazsınız. Hiçbir saygısızca söz söyleyemezsiniz. Bu sadece prensler için de geçerli değil, kraliyet ailesinden hiçkimseye karşı en ufak saygısızca bir harekette bulunamazsınız. Bunu tahmin ettiğinizi düşünüyorum. Eğer bu kurala uymazsanız en ağır şekilde cezalandırılırsınız."

Tüh, anlaşılan Alexander'a her zaman saygılı davranmam gerekiyordu. Neyse, içimden söverim artık ben de.

"İkincisi, önemli bir sebep olmadıkça ya da biri sizi çağırmadıkça merkez saraya uğrayamazsınız. Kraliyet ailesinin mahremiyeti adına bu kural oldukça önemli. Üçüncüsü, birbirinizle kavga edemezsiniz ya da aşağılıkça bir tartışma içerisine giremezsiniz. Böyle bir durumda Carmen'a olanların aynısı sizin başınıza da gelecektir."

Söylediklerinde çok ciddiydi, en ufak bir şakası yoktu. Anlaşılan yaptığımız en küçük hatada bizi kapı dışarı edeceklerdi. Kraliyet ailesine yaptığımız en ufak saygısızca hareket idamımıza bile yol açabilirdi.

"Şimdilik bilmeniz gerekenler bu kadar. Bugün dilediğinizce dinlenin. Sarayınızı ve odalarınızı sizin için hazırladılar. Kapının dışarısında duran saray hizmetlisi sizi kendi sarayınıza götürecektir. Oraya vardığınızda odalarınızın nerede olduğu konusunda bilgilendirileceksiniz."

Kraliçe Florence dediği tüm iç açıcı (!) şeylerden sonra bize ufak bir bakış atıp salondan ayrıldı. Anlaşılan bugün sadece leydilerle kaynaşıp sohbet etmekle geçecekti. Bunun verdiği rahatlamayla derince bir nefes aldım. Biraz leydilerle takıldıktan sonra odama dinlenmeye çıkabilirdim.

"Biraz korkutucu bir konuşma oldu sanki değil mi?" Elise'in söylediği şeyle başımı gülümseyen yüzüne çevirdim. Korkutmaktan ziyade dinlemesi yormuştu beni. Hani kısa bir konuşma olacaktı? Bunun neresi kısaydı biri söylesin bana!

"Sanırım biraz öyleydi." Diana, küçük bir tebessümle söylediğim bu cümleyi duyunca kocaman bir gülümsemeyle yanımıza geldi.

"Şimdilik boşverelim bunları. Bugün dinlenmemiz gerektiği söylendi değil mi? Öyleyse kafamıza takmamalıyız hiçbir şeyi. Değil mi ama?" Diana'nın her zamanki gibi neşesi yerindeydi. Cidden, bu kız hiç mi üzgün olmuyordu?

"Doğru söylüyorsun, sonuçta ileride daha da meşgul olacağız. Bugün biraz eğlenmemiz hepimiz için iyi olacaktır." Jane'in de Diana'ya katılmasıyla yapacak bir şey yok der gibi omuzlarımı kaldırıp indirdim. Haklılardı, bugün biraz eğlenmenin sakıncası yoktu.

Kendi sarayımıza vardığımızda salona geçtik. Diana öbür leydilerden bazılarını da çağırmıştı, koltuklarda oturmuş sohbet ediyorduk.

Çoğu leydi buradaydı aslında. Bize bir kere bile bakmadan odasına çekilen Antonia haricinde iki kız daha yoktu sadece.

"İlk günden böyle bir şey sormam garip olabilir ama...prensleri hiç merak ediyor musunuz kızlar?" Leydilerden biri olan Gracie'nin hafif bir heyecan ve biraz da utangaçlık barındıran sesiyle bakışlarımı ona yönelttim.

Prensleri merak ediyor muydum? Kesinlikle hayır. Zaten iki tanesini kanlı canlı görmüştüm bile. Eh, Adrien'ın ikizini de görmüş sayabilirdim kendimi. Geri kalanlarıysa...pek merak etmiyordum açıkçası.

İkinci Yaşam 1-2Where stories live. Discover now