Kesişen Yollar....

225 15 0
                                    

       Aradan dört yıl geçmişti. Hayatta hem kayıpları olmuştu hepsinin, hemde kazançları. En büyük kayıp hiç şüphesiz Ayşe için ablasının kaybıydı. Babasının annesine yaptıklarını öğrenmişti. Çok şükür yakalanmış ve girdiği delikte çıkan kavgada ölmüştü. Onu bir kayıp olarak saymıyordu. Aklı onu var olmamış gibi kabul etmek istiyordu. Annesini de yanına almıştı. Hilal teyzesinin evinde hep birlikte kalıyorlardı. Bir terzide çalışıyordu. Küçük Bahar ise evde anneannesigil ile kalıyordu. Başlamadan biten sevdasını içinde yaşıyordu. İlk ve son mektubunu hala saklıyor kitabı başucundan ayırmıyordu. Herkes evlenmesini istesede hem kalbi dolu olduğu için hemde Bahar olduğu için kesin bir şekilde reddediyor. Kimse baharın ablasının kızı olduğunu bilmiyordu. Acaba Ömer ne yapmıştı. Evlenmiştir dedi yüreğinde ki sızıya rağmen. Nasıl baba olmuştur acaba. Harika bir baba olacağı kesindi. Şimdi eve gidip kızını parka götürmeliydi. Söz vermişti.
    Ali bey hiç bırakmak istememişti Rabia hanımı ancak onunda ailesinde sorunlar olmuş ve memlekete dönmüştü. Onlarda büyük kayıplar vermişlerdi.
    Ömer ise Ayşe ile neredeyse aynı kaderi yaşıyordu. Çok sevdiği kardeşi ve en yakın arkadaşını trafik kazasında kaybetmiş, henüz yaşında olmayan bebekleri ise tek kalmıştı. Herşeyi olmuştu. Eve gelme sebebi, hayata tutunma sebebi. Dayısı da artık buradaydı. Ayşe'yi sormak istemişti ancak herşey o kadar üst üste olmuştu ki kimse kendini düşünememişti. Sevdası hala yüreğindeydi. Evlenmesi için yapılan baskıları umursamıyordu. Hem yiğeni vardı, çocuklu bir adamla hangi kız evlenirdi ki. Acaba Ayşe'si evlenmiş miydi? Nasıl anne olmuştu? Çok güzel olacağı kesindi. Biraz hava alması gerekiyordu. Yiğenini arabaya koyarak evden çıktı.
     Ayşe kızını parkta sallarken Bahar pamuk şeker için dil döküyordu annesine. Ona kıyamıyacağını biliyordu. Nitekim öylede oldu. Salıncağı durdurur durdurmaz koşan kıza yetişemedi Ayşe. Bahar ayağı takılıp düşünce aynı anda iki el uzandı kaldırmak için. İki şaşkın ve özlem dolu bakış birleşti. Bu anı bozan ise Bahar'ın sözleri oldu.
    - Anne çom acıyor.
   Ömer kırılmışlıkla baktı kıza. Evlenmişti hemde çok önce. O daha asker iken.
    - Tamam annem. Gel bakalım.
    Kızını aldığı gibi hızla uzaklaştı ordan. Ömer arkasını döndüğünde Ayşe'nin bakışını görmedi. Ömer'in bebek arabasındaki bebeği kucağına aldığını gören Ayşe ise buruk bir tebessüm göndermişti. Evlenmişti demekki. Zaten ne olacaktı ki. Kendinden haber bile alamayan bir adam onu mu bekleyecekti. Hemen eve gidip küçük sığınağına girmek istiyordu.
     İki evde de aynı sözler, aynı ısrarlar ile karşılaştı iki gençte.
    - Kızım Bi görüşsen adamla. Bak oda yiğenine bakıyormuş. Anlaşırsınız hem.
    - Anne Bahar benim kızım. Yiğenim değil. İstemiyorum lütfen.
    - Kızım git evlen demiyorum ki Bi görüş.
    - Hayır anne olmaz.
    - Aman iyi sen bilirsin.
Ama Ayşe'nin bilmediği iki kadının da vazgeçmediğiydi. Hemde tanıdığıydı. Kızı mutlu olsun istiyordu.

    - Oğlum bi kızla görüşsen ne olur. Hemen nikahına mı al dedik.
    - Anne olmaz, yapamam hem çocuklu bir adamım ben.
    - Tamam işte oğlum onunda Bi kızı var.
    - Ne? Olmaz annem yapma ne olur?
    - Aman iyi evde kal. Karta kaç sende.
  Ama bu evdekilerinde vazgeçmeye niyeti yoktu. Ali bey ise daha mutluydu. Bu iki sevdalıyı geç olmadan kavuşturacaktı.
    İki gün sonra Ayşe annesi ve Hilal teyzesi ile bir ahbaplarına oturmaya gidiyordu. Bir yandan da onu neden sürüklediklerini sorarak iki kadını da bezdirmişti. Onlarda kadın elbise diktirecekmiş, ölçü alırsın iki muhabbet edersin diye geçiştirmeye çalışmışlardı. Ne kadar aklına yatmasada kabul etmişti mecbur. Bu iki kadınla baş etmek çok zordu. Sonunda geldikleri eve baktı. Bahçeli güzel bir evdi. Kapıyı annesi yaşlarında bir kadın açtı. Hoş sohbet muhabbet derken Bahar bahçeye çıkmak isteyince tüm herkes planı uygulamak için rahat bir nefes aldı. Ayşe küçük bebeği de kucağına alarak bahçeye çıktı. Bir yandan Bahara bakıyor bir yandan da küçük yakışıklıyı seviyordu. Emel hanım hemen oğlunu aradı ve acil eve gel deyip kapattı. Ömer eve nasıl geldiğini bilmiyordu. Hızla kapıyı açıp salona girdi. Annesi onu görünce hemen ayağa kalktı ve onu mutfağa çekiştirdi.
    - Hoşgeldin oğlum aç mısın?
    - Anne ne diyorsun ya, acil dedin.
    - Bak otur beni iyi dinle. İçeride ki kadınlar seni tanıştırmak istediğim kızın ailesi.
    - Ee beni görmeyemi geldiler.
    - Sus eşek sıpası. Dalga geçme. Kız bahçede, çocuklarla. Çık yanına adam gibi selam ver konuş.
    - Anne bak kızında bence gönlü yok. Olsa sizin bu oyunlarınıza gerek kalmaz. Yanlış mı?
    - Tamam onun da evlilikte pek gözü yok ama bak ortak noktanız var.
    - Evet anne evlenmek istememek.
    - Aaa yetti ama, çık konuş yoksa valla terlikle gelicem ama.
    - Olmayacak birşey için ne bu ısrar anlamadım ki.
   Ömer içerideki hanımlara selam verip bahçeye doğru yürüdü. Arkası dönük Asaf'la konuşan kızı görünce yerinde kalakaldı. O olamazdı değil mi? Az ileride oynayan küçük kızı görünce emin oldu. Ne yapacağını bilemedi. Orda ne kadar dikildi hiçbir fikri yoktu. Herşey ağır çekim gibiydi. Ayşe başını kaldırmış ve bakışları birbirine kitlenmişti. Sonunda şoku atlatan Ömer kıza doğru Bi adım attı.
    - Merhaba Ayşe.
    - Merhaba Ömer.
    - Böyle karşılaşmak çok garip.
    - Evet. Neyse ben içeri gideyim. Ayıp olmasın.
Ömer kızın bileğini tutup onu durdurdu.
      -Olmaz beni seninle konuşmak için yolladılar.
      - Anlamadım. Neden?
  Ömer bir süre susunca Ayşe olayı anlamış ve çok utanmıştı. Aklından geçenlere ise inanamıyordu. Demek bu bebek onundu ve eşi yoktu. Acaba ölmüşümüydü. İçeride bunları hiç sormamış ve konusu açılmamıştı. Ömer'in sesiyle kendine geldi.
    - Otursana. Nasılsın?
    Ayşe tekrar yerine oturup cevap verdi. Bu sırada Asaf bebek sürekli Ömer'e gitmek için hamle yapıyordu. En sonunda Ömer'e uzatıp verdi.
    - iyiyim, sen nasılsın?
    - Bende iyiyim ve şaşkınım. Haberim yoktu böyle bir buluşmadan.
    - Üzgünüm seni zor durumda bıraktım galiba.
    - Hayır zor durumda değilim. Hatta daha iyiyim. Sen olduğunu bilseydim kendim kabul ederdim.
    - Anladım.
    - Neden cevap vermedin Ayşe. Neden beklemedin. Ben mi yanlış anladım bakışını. Çok mu ümit verdim kendime?
    - Ben o zaman... karışık durumlar vardı. İstedim ancak şuan anlatamayacağım şeyler oldu. Yanlış anlamadın bakışımı.
     - Peki şimdi. Bi kızın var eşin nerde? Öldü mü ayrı mısın?
     - Öldü.
   Ömer kızın gözlerinde ki hüzünle sarsıldı. Özlem vardı gözlerinde. Yapamazdı. Aşkından ölsede bir kalbi paylaşamazdı.
      - Ayşe ben yapamam,sen ne düşünüyorsun bilmiyorum ancak ben bir kalbi paylaşamam.
     - Ömer. Bana biraz zaman versen. Lütfen. Konuşmak için cesarete ihtiyacım var.
     - Yarın olur mu?
     - Olur. Aşağı sokaktaki çay bahçesinde. Birde orda olurum.
   Başka birşey söylemeden Bahar'ın yanına gitti. Elinden tutup içeri geçti.
Ömer dışarıda biraz daha kalıp oda içeri geçti. Herkes ayaklanmış anlamamış gözlerle birbirlerine bakıyordu. Ayşe kafasını hiç kaldırmadan çıkışa yöneldi. Ömer ise ben bırakırım sizi deyip hemen arkasından çıktı. Hanımlar bu hareketten memnun oldular. Demek ki birşeyler olmuştu. Arabada birtek minik kızın sesi çıkıyordu. Sürekli Ömer'e sorular soruyor ve birlikte gülüyorlardı. Ayşe keşke dedi. Keşke kabul etse. Yarın onu için büyük bir gündü. Ömer ise içindeki çelişkilerle küçük kıza yetişmeye çalışıyordu. Çok tatlı ve cana yakın bir kızdı. Keşke benim kızım olsaydın diye düşünmeden edemedi.
     Ertesi gün Ayşe erkenden kalktı. Zaten pek uyuduğu söylenemezdi. Zor geçen saatlerden sonra çay bahçesine gitmek için yola çıktı. Daha buluşmaya vardı ancak biraz gidip sakinleşmek istiyordu.
     Ömer'de ondan farksız değildi. Hemen hazırlanıp saate bakmadan çay bahçesinin yolunu tuttu. Gidip bir masaya oturdu ve saatine baktı. Daha kırkbeş dakika vardı. Tam elini kaldırıp bir su isteyecekken Ayşe'nin çekingen bir şekilde içeri girdiğini gördü. Yüzünde bir tebessüm oluştu. Belkide zorla evlenmişti. Bir çok düşüncesi yer değiştiriyordu Ayşe'yi gördükçe. Ne olursa olsun bırakmayacağım dedi kendine.     
     Demekki oda bekleyememişti. Ayağa kalkıp kendini farketmesini bekledi. Ayşe Ömer'i fark edip yanına doğru gitti. Acaba geç mi kalmıştı farkında olmadan. Masaya yaklaşıp konuşmaya başladı.
     - Merhaba. Geç mi kaldım?
     - Merhaba. Hoşgeldin, Iııı geç kalmadın ben biraz erken geldim. Hatta sende. Daha kırk dakika kadar var.
     Ayşe utanmıştı. Sanki çok hevesli gibi olmuştu. Acaba Ömer ne düşünüyordu. Acaba kızını bahane edip kalksamıydı. İçinde bunlarla savaşırken Ömer'in yüzünde gülümseme ile onun mimiklerini izlediğini bilmiyordu. En sonunda dayanamadı Ömer.
    - Ayşe lütfen rahat olur musun? Sadece iki dost olarak bile konuşabiliriz. Bana birşeyleri açıklamak zorunda değilsin.
    - Aslında seni konuşmak için ben çağırdım sadece çok heyecanlıyım. Nerden başlayacağımı bilemiyorum.
    - Peki ben sorayım sen cevapla, sen sor ben söyleyim olur mu?
    Ayşe derin bir nefes alıp başını salladı.
    - En baştan başlayayım. Mektubumu okudun mu?
    - Defalarca...
    - Neden cavap vermedin. O günden sonra sana ulaşamadım. Dayımada soramadım zor durumda kalma diye?
    - Ablamla ilgili bazı sorunlar vardı. Verdiğin gün okuyamadım. Ancak birkaç gün sonra açabildim.
    - Anlatmak ister misin?
    - Benim için zor zamanlardı. Ablam gizlice evlenmişti. Eşi askerde şehit oldu. Ve ablam hamileydi. Babam başkasıyla evlendirmek istiyordu.
    - Gerçekten mi çok üzgünüm. Başınız sağolsun.
    - Oraları terk etmek zorunda kaldık. Ve bir daha dönmedik. Sana ulaşabileceğim kimse yoktu.
    - Peki Bahar? Babası nerde?
    - Şehit oldu...
Uzun bir sessizlik oldu. Ömer bazı şeyleri kafasında oturtmaya çalışıyordu. Taşlar yerine oturmaya başlamıştı.
     - Annesi ablan değil mi? O senin yiğenin.
   Ayşe bu kadar çabuk anlatabileceğini düşünmemişti. Tabi bazı şeyleri Ömer daha anlatmadan anlamıştı.
    - Bizim için zor bir süreçti. Malesef ablamıda doğumda kaybettim. Beni annesi olarak biliyor. Herkes öyle biliyor. Sadece annem ve Hilal teyze hariç. Şimdi de sen. O benim hayatım oldu. Hiç evlenmeyi düşünmedim. Zaten dolu bir kalple yapamazdım da.
    - Asaf'ta benim yiğenim. Gerçi bunu herkes biliyor. Kız kardeşim ve eşi trafik kazasında hayatını kaybetti. Bende hep ona sığındım. Kimseyle evlilik düşünmedim. Dediğin gibi dolu bir kalple zaten düşünemezdim.
    Şimdi tüm gerçekler ortaya çıkmış ve herşey konuşulmuştu. Ne olacaktı. Ayşe merakla Ömer'e bakıyor, Ömer ise Ayşe'nin tepkilerini ölçüyordu.
    - Ayşe, benimle ve çocuklarımızla bir yuva kuralım mı,kocaman bir aile olalım?.....
    
   

EMANET (Tamamlandı) Where stories live. Discover now