5- \Defans Hattı/

Start from the beginning
                                    

"Sen hâlâ ergenliğinden çıkamadın mı?" Aleda arkadaşına gözlerini devirdi, Cemre'nin her zaman renkli bir hayal dünyası olduğu için artık yadırgamıyordu.

"Adam Türkiye'nin en zengin ailesinden birinin varisi, durup dururken Aleda'ya mı takacak?" Selin biraz mantıklı düşünmeye çalışıyordu.

"Neden olmasın? Bak bu adamda para da bok gibidir. Kız, bu seni kaçırmaya falan kalkmasın? Kesin mafya ile ilişkileri vardır." Genç kız kendi anlattıklarına fazlasıyla kaptırmıştı, elleri ile yüzünü sıvazladı.

"Ben senin bin bir renkli hayal dünyana sokayım. Alın şunun önünden oje ile asetonu, kafa yaptı herhâlde. Ne biçim fanteziler lan bunlar? Ne kullanıyorsun kızım sen?" Aleda biraz alayla karışık bir sesle konuşmuştu.

"Gündüzleri başarılı bir avukat, akşamları ise takıntılı mafya playboy. Buram buram ergenlik kokuyorsun." Selin hemen yanındaki kıza doğru uzanıp onu koklarmış gibi yaptı ve yüzünü buruşturdu.

"Siz alay etmeye devam edin, yakında şirketin önünde siyah arabalarla takım elbiseli adamlar falan gezerse görürsünüz." Cemre yastığı kucaklayıp yüzünü yumuşak yüzeyine gömdü.

"Gerçekten ilginç bir tesadüf ama Çelebi'nin gizli bir mafya olduğunu düşünmüyorum." Elif sessizliğini kırmış ve aklından geçenleri paylaşmıştı. Genç adamdan öyle karanlık bir hava almamıştı, Aleda'dan hoşlandığını anlamak zor değildi hatta bunu bir aptal bile anlayabilirdi ama takıntılı olduğunu sanmıyordu. "Senden hoşlanıyor ama saplantılı bir manyağa da benzemiyor."

Aleda başını geriye atıp tavana baktı, hayatına yeni birini almak istediğinden emin olamadı. Sırtına binecek yeni bir yüke hazır değildi. Zaten hayatı tıklım tıklımdı. Günden güne büyüyen bir şirketi, yakında reşit olacak ergen bir erkek kardeşi ve ergenliğin kıyısında bir kız kardeşi vardı. Başka şeylere ayıracak zamanı yoktu, özellikle de zengin bir ailenin biricik oğluna. Sosyetik aile dramları ile uğraşamazdı. Derin bir nefes aldı tam konuşmak üzereyken onu bölen Selin oldu.

"Bahaneler yükleniyor, yüzde doksan dokuz. Hayatıma şu an birini almak istemiyorum. Kardeşlerim var, şirket var. Aşka hazır değilim. Zamanım yok." Onun Aleda'yı taklit etmesiyle diğerlerini güldürmüştü. Aleda ise kaşlarını çatmıştı. Selin ona bakarak devam etti. "Farklı dünyaların insanıyız, olmaz bizden. O zengin bebesi, ben ise tribün kızı. Zaten ben onun gibi birinin isteyeceği bir kadın değilim."

"Yalan mı?" dedi Aleda soran gözlerle. O zaten Çelebi'ye derin sularının olduğunu söylemişti.

Her adamda Aleda'nın sularında kulaç atacak cesaret yoktu, o yüzden genç kız içini açacağı adamı seçerken çok dikkatliydi. Bir yemin etmişti kendine, kendini taşıyacak yüreği olamayan hiçbir adama kalbini açmayacaktı. Aşk cesaret işiydi, çıplak ellerle girilen ve bir kazananı olmayan bir savaş gibi. Kim kazanmak isterse sevdiğinin canını yakması gerekirdi, o zaman da yine kaybederdi. Çok sevip gardınızı düşürürseniz ve karşınızdaki sizin kadar sevmemişse darbeyi en hassas yerinizden yersiniz, belki ölmezsiniz ama çok şey kaybedersiniz.

Sonsuz aşk dedikleri ise emek isteyen bir şey, iki kişinin de karşı tarafı kendisinden fazla düşünmesi gerekir. Bir denge kurup uyum içinde savaşmayı başarmalısın. Hücum edeceğin zamanı bildiğin gibi geri çekilmeyi de öğrenmelisin. Her hamleni dikkatlice düşünmelisin ki ne senin ne sevdiğinin canı yansın. İki tarafta bütün gardını indirip birbirinin karşısında çırılçıplak kalabilmeli. Zamanla karşındakini hangi darbeye nasıl karşılık verdiğini bilecek kadar ezberlemelisin. En sonunda ise iki taraf birbirine karışıp sen ya da ben değil biz olmalı. İşte o zaman öyle bir gücünüz olur ki karşınızda kimse duramaz; ne başka insanlar, ne hayat, ne de zaman... İşte Aleda'nın istediği de buydu ama hayat karşısına henüz böyle birini çıkarmamıştı, çıkardığı kişiler de Aleda'nın verdiği şansı değerlendirememişti. O birilerine tekrar şans vermek istiyordu ama artık ciddi bir şeyler arıyordu.

Aşk Bize Deplasman \Tamamlandı/Where stories live. Discover now