fiNal

131 6 1
                                    

"Jongin!" Kapıyı sertçe tıklattı. Yaklaşık yarım saattir kapıda bekliyordu ve Jongin asla kapıyı duymuyordu. Eğer içeriden gelen müzik sesi olmasa onun hakkında endişelenebilirdi. Sinirle ayaklarını yere vurdu ve komşuların rahatsız olmasını umursamadan bağırdı.

"KİM JONGİN!" Tek tük insanın olduğu sokakta yayılan sesi üzerine herkes ona dönmüştü. Ama neyse ki aynı zamanda evden gelen müzik sesi kesilmiş ve yerini aceleci ayak seslerine bırakmıştı. Kapı aniden açıldığında Sehun karşısında eşofmanın üzerine çektiği bornozuna sıkı sıkı sarılmış ve korkan gözlerle kendisine bakan Jongin'i buldu. 

"A-aşkım, ne zamandır buradasın sen?" Sehun kendilerine bakan insan sayısı azalmadığı için sinirleri daha çok gerilirken sevgilisini sertçe evin içine ittirdi ve kendisi de peşinden içeri girip kapıyı sertçe kapattı.

"Jongin ben sana eve geliyorum demedim mi Jongin? Bu müzik niye sonuna kadar açılmış Jongin? Beni neden deli ediyorsun Jongin!" Son cümlesini sevgilisinin kolunu mıncırarak kurmuştu.

"A-ah, Sehuşum ya ben nereden bileyim geldiğini. Evi toparlıyordum seni güzel karşılamak için, o esnada da birlikte güzel gidiyor diye müzik açmıştım." Jongin acıyan kolunu sıvazlayıp dudak büzerek konuştu.

Sehun derin bir nefes alıp sakinleşebilmek için sevgilisini geride bırakarak salona doğru adımladı. Jongin diğerinin peşinden giderken kendini annesini takip eden yavru bir ördek gibi hissetmişti. Hala sinirden parlayan sevgilisini sakinleştirme kararı alarak bir iki adımda ona yetişti ve hala yürürken kollarını beline sardı.

"Aşkım~ Çok kızmadın dimi bana, hı?" Sehun omzunun üstünden kendisine bakan Jongin'e ters bakışlar atıp belindeki kolları ittirdi.

"Ayrılacağım senden, görürsün! İnsan sevgilisini yarım saat kapıda bekletir mi ya! Yanlışlıkla attığım nudelar haram zıkkım olsun!" Jongin dudak büzüp kendini koltuğa attı ve ağlamaklı bir sesle mırıldandı.

"İnsan sırf öpüşmek istedi diye sevgilisinin kafasında vazo da kırmaz ama!" Sehun kızarırken ceketini hızla üzerinden sıyırdı ve sevgilisinin oturduğu koltuğun en ucuna bıraktı kendini.

"O başka bir kere! Heyecanla yapılan bir hataydı. Ama bu? Resmen bile bile!"

"Bile bile mi? Ya ben seni hiç bile bile kapıda bırakabilir miyim? Hem ben de sen geleceğin için heyecanlıydım, biraz heyecanımı atayım diye duş aldım ama geçmeyince ben de hareket edeyim deyip müzik açtım işte!" Sehun kıkırdayıp diğerine baktı.

"Gerçekten sırf yaranı öpmeye geleceğim diye mi heyecanlandın bu kadar?" Jongin kızaran yanaklarıyla iyice koltuğa gömüldü. 

"Öyle istediğim her zaman öpmüyorsun beni, ne yapayım?" Sehun dudak büzüp koltuğun diğer ucundaki sevgilisine doğru emekledi ve utana sıkıla kucağına oturdu.

"Tamam şimdi öpeceğim, aç yaranı." Jongin yutkunup alnına düşen saçlarını havaya kaldırdı ve alnında minicik duran yarasını açığa çıkardı. "Ya sen ciddi misin? Ben sabahtan beri vicdan azabı çekiyorum çocuğu yaraladım diye, bu mu senin yara dediğin?" Jongin iç çekip oturduğu koltukta dikleşti ve kollarını diğerinin beline sardı.

"Sence vazo sıyırmamış olsa şu an yaşıyor olabilir miydim hayatım? Eğer vazoyu attıktan sonra kaçmamış olsaydın çok da büyük bir yara olmadığını görebilirdin. Ayrıca ben yaranın büyüklüğünü hiç betimlemedim, her türlü alırım öpücüğümü." Sehun kaşları çatık da olsa memnun bir şekilde dudaklarını diğerinin alnına yasladı. Jongin bunun üzerine gözlerini kapatıp alnını diğerinin dudaklarına yaslamıştı. Bir tane olması gereken öpücük önce iki sonra üç en son da çok taneye dönüştüğünde Jongin usulca başını havaya kaldırdı ve önce sevdiğinin dudaklarına sonra da kızarmış çilli yanakları üzerindeki boncuk gözlerine çıkardı. Umduğu bu sefer kafasına bir vazo yemeden sevgilisini öpebilmekti. Sehun yutkunup titrekçe gözlerini kapattı ve dudaklarını usulca diğerinin dudaklarına yasladı. Jongin hissettiği yumuşaklıkla bir an öleceğini sanmıştı. Sehun'unun dudakları öyle tatlıydı ki her an bu tatlılıktan bayılabilirdi. Öte yandan Sehun neden daha önce buna izin vermediğini düşünüp pişman oluyor, diğerinin tadını daha iyi alabilmek için dudaklarını iyice bastırıyordu. Birkaç dakika boyunca birbirinin dudaklarında dinlenen iki genç en sonunda nefes alabilmek adına uzaklaştılar. Utançtan gözlerini açamayan Sehun, sevgilisinin göz kapaklarına kondurduğu tüyden hafif öpücüklerle hafifçe araladı gözlerini. 

"Seni seviyorum, bebeğim." Jongin'in duygu yüklü gözlerle kendisine bakıp söylediği kelimeler yüzüne tatlı bir gülümseme yaymıştı.

"Ben de seni seviyorum, Jongin'im." Dudaklar tekrar birbirine tutunmak üzere anlaşmış gibi yaklaşırken salonda duyulan alkış ve ıslık sesleri ikisinin de irkilerek birbirlerinden uzaklaşmasına sebep olmuştu.

"Tebrikler! Sonunda öpüştünüz!" Keyifle sırıtan Soo ve tatlı tatlı gülümseyerek konuşan Junmyeon karşılarındaydı.

"Yemin ederim ikinizi de geberteceğim..."


***

ayy cok tatlis ve duygulu bir bölüm oldu 🥺

gelin biz buna final diyelim ve benim de sizlere bir özel bölüm borcum olsun 👉🏻👈🏻

sürüyle hata dolu bu hikayeyi buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim 💞

thanks 'sekaiWhere stories live. Discover now