15. BÖLÜM |SÜVEYDA|

27.9K 2.1K 540
                                    

Bölüm şarkısı: Alptuğ Karakaş- Meftun

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
~Orhan Veli Kanık/ Anlatamıyorum

İSTANBUL/TÜRKİYE
Doğa ÖZTÜRK

"Bir insanın sana neler verebileceği değil; senin için nelerden vazgeçebileceği önemlidir," demiş Hegel. İnsan, aşk için gözlerini vicdanına karşı yumabilir miydi? Aşk için vicdanından böylesine vazgeçebilir miydi?

Merve'nin o test sonuçlarını değiştirerek bu kadar ileri gidebileceğini ben bile tahmin edemezdim. Biz kendi hayatımızı kendimiz çizdik sanarken o hepimizin hayatını bir noktadan sonra kendi elleriyle değiştirmiş, kendi fırça darbelerini vurarak kaybolmamıza neden olmuştu. Her şeye rağmen çocukların kendinden olabileceğine inanan, buna tutunan ve sevdiğim dediği adamın elinden tüm bunları alarak herkese, her şeye düşman olmasını sağlamıştı.

Gerçekten seven bir kadın, sevdiği adamın yıkılacağını bilmesine rağmen bunları yapmazdı, yapamazdı. Ancak belliydi ki Merve'nin hastalıklı hisleri çok daha önemliydi. Derin'in yıkılışına zaferim deyip, buna sevinecek kadar aşağılık ve birçok şeyi fırsat bilerek onu kendisine çekecek kadar da hırslıydı.

Tüm bunları alkolün etkisiyle ortalığa dökmesi kendine geldiğinde ona çok koyacaktı, biliyordum. Bildiğim bir diğer şey ise Merve'nin o hastalıklı hisleriyle Derin'den vazgeçmeyeceği, Derin'in ise tüm bu olanları onun yanına bırakmayacağıydı.

Derin dün gece karşı konulamaz bir öfke ile Merve'yi alarak gitmişti ve saatler geçmiş olmasına rağmen de hiçbir haber vermemişti. En azından kızlar için geri geleceğini biliyordum ama dakikaların, saniyelere; saatlerin, dakikalara inat koşuşu bu ihtimalimi de çürütmüştü.

Neredeydi, ne yapıyordu, ne durumdaydı veya nasıl hissediyordu? Bilmiyordum ancak deli gibi bilmek istiyordum. Dilim aksini iddia etse de kalbimin isteği ortadaydı. Derin'i merak ediyordum, o kadın yüzünden kendine zarar verebilecek bir hamle yapmasını istemiyor, bundan korkuyordum.

Omzumu duvara yaslayıp kollarımı göğsümde birleştirdim, camdan dışarıyı seyredip rahatlamaya çalıştım. Gözüm arada dış kapıya kayıyor, Derin'in gelmediğini gördükçe huzursuzluğum kat ve kat artıyordu. Eğer Merve gelmemiş olsaydı kızlar şu an babalarını biliyor olacaklardı, belki benim açımdan kötü olacaktı ama öğreneceklerdi.

Telefonumun melodisi odanın içinde yankılanmaya başladığında pozisyonumu değiştirerek küçük sehpanın üzerindeki telefonuma uzandım. Beni bu saatte arayacak kişi sayısı sayılıydı: Can, Serkan veya Gemma olabilirdi. Ancak diğer isimleri ekranda gördüğüm isimle anında eledim. Arayan kişi Can'dı.

Can'ı günlerdir oyalıyor, geleceğim deyip gitmiyordum. Konuşmayı ne kadar uzatırsam benim açımdan o kadar kötü olacaktı, farkındaydım. Sadece benim değil, aynı durum Can için de söz konuydu. Bencilliklerimle bir kişinin daha hayatını mahvetmeye hakkım yoktu.

Telefonu açıp ahizeyi kulağıma dayadım, ben bir şey söylemeden sert ve öfkeli bir sesle, "Dışardayım, yolun sonunda seni bekliyorum," deyip telefonu yüzüme kapattı.

Ondan böyle bir hamle beklemediğim için biraz şaşkındım ve az sonra söyleyeceklerimin Can'da nasıl bir etki bırakacağını kestiremediğimden dolayı da merak içindeydim.

KARAMELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin