13 -Tişört-

Começar do início
                                    

"Beni tehdit ediyor!" Onur'un da dümdüz bana baktığını fark ettim ama İrem tepki bile veremeden Bera üzerime atladı.

"Sen beni şikayet mi ediyorsun?" Yanaklarımı çekiştirmeye başladığı sırada bağırarak üzerimden itmeye çalışıyordum onu. Dizlerini baldırlarımın iki yanına yaslamıştı ve neredeyse kucağımda oturuyordu. Tensel temastan çok haz eden bir insan değildim de...

"Siktir git Bera!" diye çığlık attım. "Canım acıyor!" Ben de onun belini cimciklemeye başladığımda inleyerek bıraktı beni, kendini itip halıya düştü. Ellerimi yanaklarıma bastırdım. "Götoş."

"Sensin o." İrem'le Onur'a baktığımda İrem eliyle alnını kapatmış, bizden utanan ifadesini takınmışken Onur dümdüz abisine bakıyordu klasik Onur bayık bakışıyla. Bera belini tutarak kalktı, koltuğa attı kendini tekrar.

"İyi eğlenceler size, ben daha fazla kaldıramayacağım." dedi Onur alaylı bir sesle, ayağa kalkıp çıktı salondan. Biz atışmayı sürdürürken biraz sonra elinde benim beyaz tişörtümle döndü, gelip hemen yanıma, koltuğun başlığına bıraktı.

"Şey, ben seninkini getirmeyi unuttum." Bera aptal aptal bize bakıyordu, kesinlikle sıkıştıracaktı ve bu konuda hiç mutlu değildim.

"Önemli değil, acelesi yok." dedi gülümseyerek. "İstediğin kadar tutabilirsin onu." Arkasını döndü, sonra bana geri döndü bir anda. "Ee..." Gözleri odada turlamaya başladı. "Yarın konsere gelecek misin?" Şaşırdım.

"Neden? Yani neden soruyorsun?" Omuz silkti.

"Merak ettim." İrem'e baktığımda hızlı hızlı başıyla onayladı.

"Gelirim." dedim gülümsemeye çalışarak. Bu onun da tebessüm etmesine sebep oldu.

"Senden bir şey rica edebilir miyim?" Başımla onayladım. "Renkli bir tişört giyin." Yanakları yine ve yine kızarırken arkasını döndü.

"O ne için peki?" Tam kapıdan çıkacakken sorduğum soruyla birlikte omuz üzerinden bana bakarak cevapladı.

"Seni bulamıyorum."

*

Önceki gün Onur'un bana söylediği şeyden sonrasının özeti: Kıpkırmızı suratlı bir adet ben, Benden ne saklıyorsunuz? temalı haykırışlarla bize saldıran Bera ve kapanış. Bera Doruk'la kardeşinin kavgasından haberdarmış ama sebebini bilmiyormuş.

Konserden bir saat kadar önce giyinip süslenip yanıma dönen İrem beni görünce resmen çığlık attı! "Daha yeni mi duş alıyorsun? 1 saat sonra sıra Onur'lara gelecek!"

"İrem zaten bir üzerimi giyineceğim, abartma." diye homurdandım. İrem bana sen öyle san sırıtışıyla baktığı için iç geçirip duşa girdim, beni süslemeye zamanı kalmasın diye ekstra yavaş bir şekilde duş aldım.

Çıkıp odaya döndüğümde İrem benim yerime kıyafetimi seçmiş, kendi makyaj çantasıyla birlikte yatağımın üzerine bırakmış, düşünceli bir şekilde yeri izliyordu. Beni gördüğü an ayağa fırladı. "Neden bu kadar uzun sürdü?"

"İrem." diye homurdandım. Beni çekiştirip kıyafetleri gösterdi. Onur'un lila tişörtü ve bana ait olmayan siyah mom bir kot şort. "Hayatta olmaz!" diye bağırdım. "O tişört Onur'un, biliyorsun bunu! Ayrıca o şort nerden çıktı?"

"O şort benim." dedi gözlerini bayarak. "Merak etme, dizinin hemen üzerinde duracak ve çok yakışacak."

"Kız şortu." dedim gülerek.

"Sen beni dinle bir!" diye homurdandı. Sonunda inatlarına dayanamayıp şortu ve tişörtü giyindim. Şortu kabul edebilirdim çünkü kız şortu olduğu etiketine bakılmadığı sürece asla belli olmayacaktı ve tam oturup güzel durmuştu. İrem'in dediği gibi dizlerimin üzerinde bitiyordu ve zaten tişörtten ötürü fazla görünmüyordu. Ama tişörtümü kesinlikle değiştirecektim. "Çok güzel olmuş." dedi gülümseyerek.

"İrem bu tişört bence yanlış bir fikir." dedim üzerimi göstererek.

"Bak canım, Onur gibi erkeklerden birazcık olsun anlıyorsam üzerinde ona ait bir tişört olmasını seksi bulacak." dedi ellerini yanaklarıma bastırıp balık yaparak. "O yüzden bu tişörtle geliyorsun." Sesi sertlik kazandı. "Anlaştık mı?"

"Eğer tüm bunlar saçma bir kuruntuysa çocuk beni gördüğü zaman taşakları düşene kadar g-"

"Öyle bir şey olmayacak. Çocuk sana resmen seni görebilmesi için renkli tişörtle gelmeni söyledi."

(Bu arada anlaşılmamış olabilir. Konserde herkes siyah beyaz giyindiği için, Onur Hazar'ı daha rahat görebilmek için renkli bir tişört giyinmesini istiyor.)

"Haklısın ama onun tişörtünün üzerine oturmak biraz utanç verici değil mi?" İç geçirdi, eliyle alnını ovdu.

"Şu an bunu tartışacak zamanımız yok." dedi bileğini ovalayarak. Elime bir çift beyaz çorap tutuşturdu. "Ayağına Vanslarını giyersin." dedi gülümseyerek.

"Çoraplarım görünecek." dedim elimdeki çoraplara bakarak. Bu kahkaha atmasına sebep oldu. Anlıyorum, beni geçmişe götürmeye çalışıyordu ama ben uzun çoraplar giymekten hoşlanacak bir tip değildim.

"Hadi ama..." Homurdanıp çorapları giyindim.

"Karşılığında yüzüme highlighter sürmeyeceksin." dedim sonunda sırıtarak. Öylece dik dik bakmaya başladı bana.

"Sana ne kadar yakıştığının farkında mısın? Hem aşırı az sürüyorum, doğal parlıyormuş gibi görünüyorsun. Bunu yapan ilk erkek de değilsin çevremde. Bera barmenlik yaparken gözlerinin altına kapatıcı sürüyor mesela."

"Bilmiyorum, beni rahatsız ediyor." Aynanın karşısına geçip sıcaktan ötürü hemen kurumaya başlayan kahküllerimi düzelttim, bileklerime birkaç tane bileklik taktım. İrem'in bana yavru köpek bakışları attığını fark edince pes edip kollarımı göğsümde birleştirdim. "İyi hadi." Sırıtarak highlighterını eline aldı.

*

Puba geldiğimizde ücret için elimi cebime attım ama kapıdaki çocuk bizi süzüp kenara çekildi. "Geçin."

"Ama ücret?" dedim tek kaşım ve para olan avucum havadayken. Çocuk elime bakmadı bile.

"Lila tişörtlü koreli bir çocuk ve sarışın bir kız geleceğini söylediler." dedi omuz silkerek. "Sizden başka görmedim." İçeri girdiğimiz sırada şaşkınlıkla İrem'e döndüm ve onun da aynı şaşkınlıkla bana baktığını fark ettim. Birden sırıttı.

"Biliyordu!"

"Nasıl yani?" dedim gözlerimi peş peşe kırparak.

"Onun tişörtünü giyip geleceğini anlamış." dedi sırıtarak. Sıcakladığımı hissettim. "Ah, gerçekten sen geldiğinden beri shipper ruhum öyle güzel doyuyor ki..."

İsimsizler (Gay) Onde as histórias ganham vida. Descobre agora