ESKİ DÜŞMAN

4.1K 184 32
                                    

İçini basan sıkıntıyla derin bir nefes aldı. Düşünceleri onu rahat bırakmıyordu. İç sesi sürekli konuşuyordu. Başını ellerinin arasına aldı. Ya oysa? Ya o piç kurusu yine ortaya çıktıysa? Bu sefer yemin ederim ezer geçerim yavşağı, diye söylendi. Geçmişin gölgelerinin peşinde dolaşmalarından sıkılmıştı artık.

Siktiğimin hayatında yeni bir sayfa açmaya çalışmaktan yoruldum artık, diye bağırdı. Sinirlenmişti. İçindeki karanlık onu rahat bırakmıyordu. Bir bataklığın içinde debeleniyormuş gibi hissetti. Kurtulmanın yolunu bir türlü bulamıyordu.

Telefonunu açıp Karaca'nın fotoğrafına baktı. Onu görmek bile sakinleşmesine yetmişti. Karaca içindeki karanlığa aydınlık getirmişti. O benim kurtuluşum oldu, diye düşündü. Karaca onun hayatına girdiğinden beri Azer daha iyi bir insan haline gelmişti.

Fotoğrafa bakmaya devam ederken Yılmaz yanına geldi. Gergin görünüyordu. Önemli bir şeyler olmuştu anlaşılan. Oflayarak ayağa kalktı ve Yılmaz ile beraber büyük depoda, rafların arasında yürümeye başladılar. Malları kontrol etmek için depoya gelmişti. Asıl gelme sebebi evin kalabalığından uzaklaşıp, kafa dinlemekti ama burda bile yalnız kalamamıştı.

Ağır adımlarla ilerlemeye başladı. Yılmaz yanından geliyordu.

"Anlat Yılmaz. Kimmiş o gece fotoğraflarımızı çeken?"

"Araştırıyorum abim ama onlarla bağlantılı olduğundan eminim."

"Emin olman bir şey ifade etmiyor. Kanıt getir bana Yılmaz. Bakalım o piçler saklandıkları deliklerden çıkabilmişler mi?!"

"Tamamdır abim. Araştırmaya devam ederim."

"Başka bir şey var mı?"

"Var abim. Hürriyet'teki elemanlar..."

"Nolmuş onlara?"

"Kafalarına sıkmışlar."

"Nasıl lan?! Kim yapmış?"

"Tam emin değiliz ama saldıranlardan birine Cio Baba diyorlarmış. Çeteleri varmış şerefsizlerin."

"Vay piçler !"

"Ne yapalım abi?"

"Git bul, bas kafalarına Yılmaz bunu da mı ben söyleyeyim? Var mı başka bir şey?"

"Yok abim."

"Tamam siktir git hadi. Bir kerede güzel haberlerle gel lan Yılmaz."

Konuşurken depodan çıkıp, bahçeye gelmişlerdi. Arabasına bindi ve gideceğe yere doğru sürmeye başladı. Adana'nın -sözde- büyükleri ile buluşması vardı.

Herkes bilirdi ki Adana'nın en büyüğü Azer Kurtuluş'tu...

~~~~~~~~~~~

Karaca yatağında dönüp duruyordu. O geceden beri meraktan uyuyamamıştı. O fotoğrafları çeken kimdi? Ne istiyordu? Ne kadar tehlikeliydi? En önemlisi de Azer' e zarar verebilir miydi? Düşüncelerini susturmak için oflayarak yataktan kalktı ve odasından çıktı. Salona girdiğinde Fadik teyze, Yılmaz ve Azer'in diğer kardeşi Barış'ı otururken buldu.

PerestişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin