SÜRGÜN MEKTUPLARI III

519 59 402
                                    

Çok uzaklardan, bir çocuktan bir adama,

Ben size ne yaptım
Çağrı mı, armağan mı, ceza mı
Ne vardı böyle karşıma geçecek
Ben ne yazılar ne çizgiler yitirdim hatırlamadım
Ne var ki sizinki onlar gibi gitmeyecek

Artık olan oldu
Gitmeniz gitmeseniz bir
Ben de düş kursam da kurmasam da
Aklıma yüzünüz gelecektir

Ben size ne yaptım,
Ne kötülüğüm dokundu size
İnanın - hoş niçin inanacaksınız-
Sizi şu ana kadar tanımazdım
İnanmak, bilmek yakışmaz size
Karşıma çıkmayacaktınız.
Karşımda bir resim gibi şimdi
Kurmadığım düşlerin çizdiği, siz
Hem gözüme hem düşünceme
Çakılıp kaldınız
Renklerinize ve biçimlerinize
Düş dışı gerçeklerin çizdiği siz

Beni benden çıkardınız
Beni benden aldınız
Göz görmeye-görmeye
Bir uzağa bıraktınız
Kendime dönmeye artık çok geç.

Mektubumu göğsüme bastırdım. Uzaklardan, çok uzaklardan göğüme konan, bir dağ çiçeği gibiydi bu satırlar. Parmaklarımı, kelimelerin üzerinde tanıdık, acıya tabii tutulmuş bir o kadar da şefkatlice gezintiye çıkardım. Gözyaşlarım satırları dağıttıkça daha fazla içime gömdüm onları. Sahiden de kaçınılmaz son çoktan yaklaşmıştı. Jungkook'um, çocuğum, sevdam, ilk yenilmişliğim, her şeyim dediğim adam, beni bekler dediğim tek yazgım usanmıştı. Bıkmıştı belli ki. Gözleriyle bile bir kere uzuvlarımda gezinememiş ve o yetmezmiş gibi sürgüne gitmem bıktırmıştı.

Gözlerimin kırmızılığını saklayarak bir kaç parça kumaşın üzerine yığıldım. Gözlerimi kapattım. Ardından da odamın köşesinde büzülen küçük kızın, varlığını bile unutacak kadar ağladım.

Şimdi onun gibi seven elleri, ipek kahve saçlarını, badem gözlerini, tam adını konduramadığım bahar kokusunu nasıl sürecektim benliğime. Tek dayanağım, yaşamak için tek nefesim Jungkook ve onun o kelimelerinden başka hiç bir şey değildi. Dayanırsam, çabalarsam kavuşurdum. Sabır edersem her gecenin gündüze kavuşacağı gibi benimde ona kavuşacağımı bilerek uyursam günleri devirirdim. İnanırdım zamana ve o zamanın beni tek sevgilimle buluşturacağına. Kısacası eğer hala canıma kıymadıysam bunun sebepi Jungkook'a kavuşacağıma, Tanrı'nın varlığından daha çok inanmamdı.

Şimdi o yoksa, alacak nefeste tükemiş demekti.

▪︎

Çocuğuma,

Asıl mesele sevmek. Bir şehri, bir sokağı, bir adamı... Seni sevmek mesela. Mesela güneş batarken seninle doğmak geceye. Gözlerinden öperim, o güzel burnuna yıldızlarca öpücük..

▪︎

Mektupumu katlayıp kapının ucunda yaşlı gözlerle beni pür dikkat izleyen Yasin'e gelmesi için elimi salladım. Ardından esmer ve köhne dudak kıvrımlarını hareket ettirerek, sahte bir tebessümle bana gülümsedi. Elimde ki mektupu ona uzattım. Ardından da bana buğulu nefesi şu cümleyi etti:

-Jimin iyisiniz öyle değil mi?

Ufak bir kıkırtıdan sonra onun omuzlarını sıktım akabinde düz ve suların durgun göründüğü bir deniz edasıyla "Bunu da nereden çıkardın? Tabi ki de iyiyim."

Yasin kafasını beni onaylar bir şekilde sağa sola sallayarak ellerimi sıktı. Memnun bir ifadeyle mektupu alıp, kapıdan çıkacağı sırada onu durdurdum ve aylardır göğsümde bir mendilin içinde sakladığım jungkook'un kirpiğini mektupun içine koydum.

DARİA ☆ KOOKMİNDove le storie prendono vita. Scoprilo ora