Uyan artık!

Beginne am Anfang
                                    

"Kartal! Kartal beni duyabiliyor musun?"

Kartal'ın parmağı  bir kez daha seyreldiğinde kendimi yere  atıp  tepinmek istedim. Aklıma  gelen şeyle  hemen düğmeye basip hemşirenin gelmesini  bekledim. Hemşire  içeriye  girdiğinde  uyandı, demiştim. Dilimi anladığı için elini gösterdim. Henüz  gözünu açmasada bu harikuladeydı. Hemşire gittikten  sonra doktor gelmiş, beni  dışarıya  çıkarmak istediklerinde elini  bırakmak istememiştim.

"Lina içerde  neler oluyor?'

Raşit'i görünce boynuna  atıldım. "Hareket  etti. Kartal parmaklarını hareket  ettirdi..." Bana sarılırken şükürler olsun demişti. Acaba yalanımın işe yaradığını söylesem mi? Yok ama kimseye  söylemek  yok. Kartal uyanırda sorarsa  rüya gördüğünü  söyler geçirdim.

Hem  o bir uyansın  eski yaşantımıza geri dönelim. Yalanımi gerçeğe döndürecektim. Doğan da geldiğinde ona sarılarak  umut ışığımızı söylemiştim. Doğan  duyduklarina çok  sevinip dönme  işini  askıya  almıştı. Tek dileyim uyandığında  sağlıklı  olmasıydı. Beni unutsa bile elimde tapu gibi nüfus cüzdanım vardı. Ben kendimi yine ne yapar eder aşık  ederdim. Bade yaptıysa  bende  yapardim. Yeter ki Kartal sağ salim ayağa  kalksın.

Doktor çıkıp uyandığını söyleyince dünyalar benim olmuştu.  Kartal'ı görebilir miyiz, diye sorduğumuzda içeride tıp oyanamiz şartıyla  izin vermişti. Ne olursa  olsun sorular sorup onu yormak yoktu. Ilk önce Doğan içeriye girmiş ardından da biz girmiştik. Doğan ve Raşit  soluğu  yanında alınca  bende kıyıdan  köşeden bakıp parmak uçlarımda yükseldim.

Açıktı. Allah'ım sana şükürler olsun gözleri açıkti. Ikili konuşursen bizimkinin ağzını bıçak açmıyordu. Raşit beni gösterdiğinde varlığımı yeni fark ederek göz ucuyla bana bakti. Öylesine  boş bir bakıştı. Acaba beni hatırlıyor muydu? Raşit o kadar çok söylemişti ki beni unutmasından korkar hâle gelmiştim.

"Kardeşim Lina mektubunu  aldığında direkt bizimle iletişime geçti. Bizde hemen buraya  yanına geldik. Şimdi uyandın ya bundan sonrası  kolay olacak."

"Kartal ayaklarını hareket ettirebiliyor musun?" Raşit'i soz.sözleriyle birlikte  gözlerimi devirdim. Ona böyle ne olmuştu. Neden sürekli felaket tellalı gibi konuşuyordu. Yoksa trajedik bir olayla karşılaştığında tepkileri bu yönde miydi?

"Raşit doktorun sözlerini işitmedin mi? Sen buna aldırış etme kardeşim  kendin yormana gerek yok. Sağlık durumun gayet iyi... Lina sende orada el gibi durma buraya gel." Yüzüme tebessüm kondurarak usulca yanına gittim. Doğan yerini bana verdiğinde "Korkma Lina elinden tut."demiş bende bu defa uzanıp yine o sıcak ellerinden tutmuştum.

"Raşit biz çıkalım mı?" Ikisi beraber çıkınca Kartal ile yalnız kaldık. Onun gözlerine bakmaktan korksamda bir güç bakmıştım. Umarım uykusundan yine mi yalan diye uyanmamıştır. Birbirimize bakışmamız uzayıp  giderken sessizlik daha çok artı. Kartal'ın boş gözlerle bakması beni tedigin ediyordu.

Ağzımı  bıçak açmazken o da tek kelime etmedi. Iceriye hemşire girdiğinde dışıraya çıkmamı ister gibi kapıyı gösterdi. Bende söylediğini  yaparak güç  bela elerini bırakmıştım. Yanından ayrılırken ağladığım için dönüp arkama bakmadım. Dışarıya çıktığımda  yalnızca  Doğan ve korumaları vardı. Içimdeki fırtınalar  koparken şuursuz şekilde ona sarıldım.

Doğan  bu hareketimi beklemediği  için uzun süre eli hava da kaldı. "Ne oldu Lina, gülmen gerekirken  bu gözyaşları neden?" Sorusuyla birlikte ellerini  sırtıma koydu. Bende ona benimle konusmadığını söyledim. "Kardeşim zor bir ameliyattan çıktı. Günler sonra gözlerini  açabilmişken ondan bülbül gibi şakımasını bekleyemezsin. Onca gün  kapı önlerinde yatan kız  biraz daha sabredebilir değil mi?"

Ondan ayrılınca elimle gözyaşlarımı sildim. "Mutluyum uzun zaman sonra çok mutluyum. Kartal'ın hayata tekrar gözlerini açmasi beni çok mutlu etti... Ama her şeyin  bir aması var. Içeride bana boş gözlerle bakması içimi yaktı."

"Doğan... Lina..."  Başımı çevirdiğimizde Raşit hızlı adımlarla buraya doğru geliyordu. "Serçe ile konuştum. Ya beni abimle konuşturun ya da bana nerde olduğunuzu  söyleyin oraya gelceğim diyor  başka bir şey demiyor."

"Az önce Bade ile konuştum. Bade hiç durmadan ağladığını söylüyor. Raşit sen tekrar ara konuş eğer pasaportu varsa bizim uçağı  gönderip aldıralım buraya gelsin. Kartal uyandığına göre gelmesinde bir sorun yok... Lina sence var mı?"

"Hayır, benim için de sorun yok. Gelmesi Kartal içinde moral olacaktır."

"Tamam, ben hemen arıyorum." Raşit gidince içeriden hemşire çıkmıştı. Bize bakıp  bir şeyler  söylediğinde bende Doğan'a  baktım. Doğan da elini omzuma  koydu.

"Kartal konuşmuş... Dur sakin ol beni ya da Raşit'i yanına  istemiş. Ben yanina gider konuşurum, benden sonra da sen girersin."

Adam beni yaninda istemiyor. Nasıl gideyim? Yine de ona başımı salladım. O içeri  giderken elimi kalbimim üstüne  koydum. Hiç değilse herşeyi  hatırlıyordu. Aksi takdirde Doğan'ı yanında  istemezdi. Peki ya ben seven bir adam ilk  önce  sevdiğini yanında istemez miydi?

Ne oluyor Kartal, yine aklından neler geçiyor?

Küçük Prens yine konuşmaya başladı:
'İnsanlar nerede? Çölde biraz yalnızlık duyuyor kişi...'
'İnsanların arasında da yalnızlık duyulur' dedi yılan.

Küçük Prens, Antoine De Saint-Exupéry






YARA İZİ  🚬 BIZE SEN KALA 2Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt