4; nârına yandım

3.2K 338 577
                                    

çan çiçekleri göğsünde kuru kalbi,serilince bahçeye rakı sofrası kucağında mandolin, mandolin ve parmakları ne yalnızlık kalır ne aşkne gizlice bildiği av şarkılarıay dudağında kuruduğu zaman-mandolin'den

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.


çan çiçekleri göğsünde kuru kalbi,
serilince bahçeye rakı sofrası
kucağında mandolin, mandolin ve parmakları
ne yalnızlık kalır ne aşk
ne gizlice bildiği av şarkıları
ay dudağında kuruduğu zaman
-mandolin'den

*

- ilahi bakış açısı -

jeongguk içinde zühur eden endişe ile uykunun esiri olmuş gözlerini usulca aralamıştı. kollarının arasına iyice yerleştirdiği jimin'i sıkı sıkı sarmış, gitmesinden korkar gibi bedeniyle yaslanmıştı. dudakları halen ensesinde, burun ucu ise saç diplerinden yayılan kokuyu genzini yakıncaya kadar çekme umuduyla o yana yaslıydı.

gün doğmamıştı daha lakin kolları arasına aldığı, heyecanla adımlamak istediği dünyanın sahibini bir başına bırakmak zorundaydı. gitmeliydi. gün ışığı tenlerine konmadan, günün karanlığında yol alıp, izini bir anlığına da olsa silmeliydi.

jimin'in zihnini meşgul etmekten ziyade, iç kıpırtısının ta kendisi olmak istemişti. bundandı belki gitmek zorunda oluşu. nefes alacağı boşluklar armağan etmek istiyordu ona. bir kez olsun bencil bir oğlan olmayıp, aşkı öğrenmek, barındırdığı saf duyguları benliğine kazımak istiyordu.

sıkı sıkı sardığı kolunu karnından çekip, saçlarına çıkardı usulca. koyu tutamlarında parmaklarını ürkek hareketlerle gezdirirken, silik bir tebessüm kondu dudaklarına. yumuşacıktı saçları. çatılan kaşlarının, aksi sözlerinin yanında yumuşacıktı her uzvu. teninden yayılan koku, kısa bir an için başını döndürmeye yetiyordu.

jeongguk ilk kez birine bu denli yoğun duygular besliyordu. gözlerine değdiği ilk andan bu yana, meraklı gözlerle merhaba diyip yarasına değdiği o andan bu yana zihni ona dair şeyler fısıldamıştı durmadan. aşık mı oluyordu yoksa merak ettiği o hisse dair bir heves miydi bilinmez; yine de tadına bakmak istiyordu. dudaklarına değmek, teniyle tenini buluşturmak, hissetmek.. aşkı hissetmek istiyordu.

beklemişti bunca zaman. bir kadına da ilgi duyabilmeyi çok denemişti. babası bir gün kendine layık bir kadınla evlenmesini her an hatırlattığından, zoraki de olsa denemişti bunu.  bu yaşına değin, hep kendinde bir sorun aramıştı. lakin jeongguk, günahkar diye dile getirdikleri adamlardandı. kendiyle çok erken yaşlarda tanışmıştı.

aynaya baktığında, kalp taşımaktan bir haber olan insanların dediği gibi hissetmeliydi belki bilmiyordu. lakin kendini ne lanetli, ne de yanlış bir şeyin eşiğinde gibi hissediyordu. doğru yolda olduğuna, yaşadığı bu duyguların kendini sevmesine bir araç olduğuna inanıyordu.

tüm bunlardan ziyade, kalbine düşen ateş parçasının sahibi iyi ki jimin idi. bunu düşünmekten kendini alıkoyamıyordu. güzeldi. tenine güz değmemiş gibi güzeldi. sözlerinin, çektiği acılarının aksine; hiç keder görmemiş gibi pak ve kusursuzdu.

remember me • jikookDove le storie prendono vita. Scoprilo ora