Remus derin bir nefes çekip koltukta bağdaş kurarak Sirius'a döndü. Şimdi ikisi de ikili koltukta birbirine dönüktü ve dizleri birbirine çarpıyordu. Sirius kolunu biraz sağa doğru oynatırsa elleri de buluşacaktı ve Sirius bunun için kesinlikle fırsat kollamıyordu.

"Kendimi yalnız olmaya o kadar fazla zorladım ki, yanımda birilerinin olması beni aptallaştırdı." Remus kafasını üzgünce önüne eğmeden hemen önce konuştu. Sirius araya girmeden onu dinlemenin daha iyi olacağına karar verip sesini çıkarmadı.

"Aslında yanımda 'senin' olman beni aptallaştırdı desem daha doğru olur, çünkü farkettim ki özellikle senin etrafındayken aptallaşıyorum." Remus cümlesini bitirip Sirius'a bakınca Sirius beklediği anın geldiğini hissederek kolunu sağa doğru kırdı. Sol elinin serçe parmağı Remus'un sağ eline temas ederken Sirius bu küçücük temas yüzünden duyduğu sevinçle biraz utandı. Resmen küçük bir çocuk gibiydi!

"Bana gösterdiğin ilgi ödümü kopardı, Sirius. Sonuçta," diye mırıldanıp kafasını Sirius'a doğru eğdi. Sirius istemsizce kendini ona eğilirken buldu. Remus sanki dünyanın en büyük sırrını verecekmiş gibi sesini kısabildiği kadar kıstı. "Ben bir kurt adamım. İnsanlarla ne kadar az yakınlık kurarsam o kadar iyi."

Sirius gözlerini devirdi. "Ona bakarsan ben de bir Black'im. Bunu sorun ettiğimi hiç gördün mü?"

Remus buna sesli bir şekilde güldü. Yüzlerinin arasında bir karışlık mesafe varken bunu yapması ne kadar da riskliydi. Sirius'un her an kalp krizi geçirme riskini nasıl göze almazdı?

Sirius her an onu öpebileceğinin farkına vararak biraz uzaklaştı. Yüzlerinin bu kadar yakın olması bütün duyu organlarını bloke ediyor, sadece Remus'u öpmeye odaklanıyordu.

"İkisinin aynı şey olmadığının farkındasındır umarım." Remus sesine yansıyan hüzne engel olamayarak konuştuğunda Sirius canının yandığını hissetti. Remus 5 yaşından beri bununla yaşıyordu ve küçük bir çocukken yaşadıkları Sirius'un tenine yüz bin iğne batırılıyormuş hissi veriyordu.

"Benim için bir değeri yok. Çünkü sen Remus Lupin'sin. Bana göre dünya üzerindeki en güzel şeysin." Sirius gülümseyerek cümlesini bitirdiğinde Remus utanarak bakışlarını kaçırdı. Böyle şeylere hiç alışık olmadığının Sirius da farkındaydı ama engel olamıyordu. Bütün ömrünü ona iltifat etmek için harcayabilirdi.

"Seni buraya kötü hissettiğim için çağırmıştım. Yani, o zaman kötü hissediyordum ama, ama sen geldiğinden beri hissettiğim şeyler beni biraz dumura uğrattı."

Sirius kalbi neredeyse teklemek üzereyken serçe parmağını hareket ettirdi. Remus'un eline daha çok temas eden parmağını odasına çıkınca öpmek üzere kendine küçük bir not düştü. Aptalın tekiydi. Karşısındaki çocuğu gördüğü andan beri aptalın önde gideniydi.

Sirius tam konuşmak üzereyken hissettiği şeyle kalakaldı. Remus sol elini zerafetle havaya kaldırıp Sirius'la olan bütün temasını bozdu. Sirius alt dudağını sarkıtmamak için kendi kendini sıkarken hiç beklemediği bir şey olmuştu.

Remus elini tutuyordu.

Remus Lupin, Sirius'un diğer eline uzanmış, avuçları birbirine değecek şekilde ellerini kenetlemişti. Sirius ağlamak üzereydi. Siktir! Diye düşündü. Elimi tutuyor!

"Seni kendimden itmeye çalıştığım için özür dilerim. Tek yapmaya çalıştığım seni kendimden korumaktı, ama beceremedim. O kadar mükemmelsin ki, bunca yıl başarıyla yaptığım şeyi yapamadım. Kendime söz geçiremedim. Kalbime söz geçiremedim."

Sirius daha fazla ne kadar şaşırabilirdi bilmiyordu. Remus ona aşkını ilan ediyordu! Yani öyle umuyordu.

"Senden çok fazla hoşlanıyorum, Sirius Black. Ve dünya üzerindeki en güzel şey olmam konusunda yanılıyordun. Çünkü esas dünya üzerindeki en güzel şey sensin."

Sirius bayılmamak için kendiyle verdiği savaştan galip ayrılarak sertçe yutkundu. Ne yapacağını bilemeyerek Remus'a dikti gözlerini. Remus ona gülümsüyordu. O kadar güzel gülümsüyordu ki, Sirius kendini daha fazla tutamadı.

Remus'un üzerine atlayarak dudaklarını birleştirdi. Az önce Remus'un avucunun içinde olan avucuyla Remus'un ensesini kavrayıp kendine daha çok çekti. Dudaklarından gelen çikolatayla karışık karamel tadını aklına kazıyıp dudaklarını hareket ettirdi. Ondan hoşlanmaya başladığı ilk andan beri karamel tadını damağında hissettiği çocuğu öpmeye devam etti.

Remus Lupin koca bir karamel parçasıydı ve Sirius'un dilinin üzerinde eriyip gidiyordu.

***

Hayatımda ilk defa tanrısal bakış açısını kullandım olmadıysa affınıza sığınıyorum

Bölümü yazarken biraz feels geçirdim saçma sapan şeyler yazmışsan ne olur görmezden gelin

Wattyde bir sıkıntı olduğu için yorumlara dönemiyorum kusura bakmayın

Dışarı çıkmayın, kendinize çok dikkat edin

Sizleri seviyorum

Sevgilerle
Joe
💖

and if i could i'd kiss you all over (Wolfstar)Where stories live. Discover now