11. Bölüm: Geçmişte Yaşananlar

Start from the beginning
                                    

Bryce kollarını masaya yaslayıp devam etti "Annem başa geçince kendisine Madam adını almış. Ben bile gerçek adını bilmiyorum. Yeni bir yönetim ekibi kurmuş ve kurallarla ilgili düzenlemeler yapmış. Ben de bu arada birçok Şifacı tarafından tedavi edilmişim."

"Gücün yoksa bizi nasıl eğiteceksin?" dedim. Keşke öbür gruba düşseydim. En azından o kızın gücü vardır. "Biz eğitmenleriniz olarak sizi bedensel ve ruhsal olarak gücünüzü keşfetmeye ve geliştirmeye hazırlarız. Sizi sahada koştururken ya da meditasyon yaptırırken özel güce ihtiyacım olmayacak." dedi gülerek.

"Devam etmem gerekirse Madam 15 yıldır Yönetici ve ben de burada Nesil'leri eğitmek için çalışıyorum." Masal dinlemişim gibi hissetmiştim.

"Ama Madam'ın yaptığı diktatörlük." dedi Marie. Bu sefer ona hak veriyordum. "Burada Yönetici'ler öyle birbirini öldürerek mi başa geçiyor?" "Madam ne kadar diğerlerini öldürmek zorunda kalarak başa geçtiyse de Yönetici olduğundan beri Nesil'lerin gelişimi ve dünyanın iyiliği için birçok şey yaptı." Bryce'ın sesi ciddileşmişti.

"O kuralları çiğnedi ve başa geçti, bu daha çok Nesil'in kuralları çiğnemesine neden olmaz mı?" dedi Marie.

"Her Nesil kuralları çiğnerse cezalarının çok büyük olacağını öğrenir. Madam şu anda yaşayan en güçlü Nesil'dir. Onu tanıyan herkes kuralları ciddiye almak zorundadır. Ondan başka kimsenin Yönetici'liği onun kadar iyi yapamacağını da bilir. Aynı zamanda ona karşı saygısızlık etmek de Nesil'lerin yapmak isteyeceği son şeydir!" kendi kendime sırıttım. Bryce ilk defa kontrolünü kaybediyordu. Küçük bir şeye bu kadar tepki vermesi hem Madam'ın onun üzerinde çok büyük kontrol ve etkisinin olduğunu gösteriyordu hem de bir şeyler gizlediğini iyice belli ediyordu. Alakası olmamasına rağmen Madam'ın Yönetici'liğinin mükemmel olmasından falan bahsetmesi altında yatan korkuyu ele veriyordu. Belli ki Madam ve ekibi Madam'ı tahtından indirebilecek güçte birinin ortaya çıkmasından korkuyorlardı. Ondan çocuk yapma yasağına bu kadar vurgu yapıyorlardı. Madam kendisinin cesaret ettiği şeye başkalarının da heves etmesinden kaçınmaya çalışıyordu. Burada işler eğlenceli olmaya başlamıştı.

Marie biraz bozulmuş görünüyordu. Bryce da gözünden okunan bir panik içerisindeydi. Bir şeyleri mahvetmekten korkar bir hali vardı. İlkay'ın ise yine rengi gitmişti. Neyse ki bu sefer üzerime devrilemeyeceği uzaklıktaydım. Bryce yüzündeki biçimsiz ifadeyi toplamaya çalışıp gülümsedi. Yumuşak bir sesle konuşmaya başladı "Demek istediğim yasak olmasının yanında kuralları çiğnemek, özellikle ilişki kuralını, Nesil'e ölümcül zarar verir. Hiçbir Nesil'i kaybetmek istemiyoruz." Bryce sıçtığı boku temizlemeye çalışıyordu. Bize bu kadar iyi davranmalarının başka bir nedeni daha olmalıydı.

"Peki yaraların ne durumda, hepsi geçti mi?" diye ürkekçe sordu İlkay. Konuyu değiştirmeye çalışıyordu. "Yaralarıım... " dedi son hecesini uzatarak. Yaslandığı masadan doğrulup ayağa kalktı. Beyaz tişörtünü tüm göğsü açıkta kalacak şekilde sıyırdı. İlkay korktuğunu belli eden bir ses çıkardı. Bryce'ın göbeğinden göğsüne kadar bedeni kabuk tutmuş gibi görünüyordu. Kuru, çirkin bir tabaka var gibiydi. "Yaralarım bu durumda." dedi eliyle göğsüne vurarak. Tahtaya vuruyormuş gibi tok bir ses çıktı. Marie "Ağaç kabuğu gibi." dedi hayretle. Evet ağaç kabuğuna benziyordu.

"Acıyor mu?" İlkay korkuyla sormuştu. "Hayır hayır." dedi Bryce. "Porselen Tarlası'na ilk geldiğimizde bu yaralar vücudumun büyük bir çoğunluğunu kaplamış ve anca bu kadar azaltabilmişler. Porselen Tarlası'nda olduğum sürece yayılmıyorlar ama dünyadayken yanımda bir Şifacı olmadan yaşamam çok zor." bu kadar muhabbet bana fazla gelmişti. Bryce üstünü kapatıp yerine oturuken tabağımda kalan ve soğumuş yumurtayı tek lokmada yedim. Karnımı güzel doyurmuştum. Uzun bir aradan sonra duş almak da iyi gelmişti. Bardağımdaki sütü de bitirip arkama yaslandım. Diğerleri sessizce yemeye devam ediyorlardı.

Birkaç dakika bekleyip "Baban nerede şimdi?" dedim. Bryce da benim gibi arkasına yaslanıp "Bilmiyoruz," dedi. "Hala kaçak. Nereye saklanmışsa iyi iş çıkardığı kesin." sesindeki kini ve küçümsemeyi hissedebiliyordum. Bryce annesine de babasına da kendisini dünyaya gerirdikleri için öfkeli gibiydi. Hayatını kurtarmasına rağmen annesine başka sebeplerden ötürü de kızdığı belli oluyordu. Bizim bilmediğimiz sebeplerden.

Sağ tarafımda kalan geniş pencereden dışarıya baktım. Burası sokakta yaşamaktan bin kat daha iyiydi. Tüm saçma kurallara ya da kısıtlamalara rağmen burada kalacaktım.

"Yemeğimiz bittiyse sizi götüreceğim daha çok yer var." deyip ayaklandı Bryce. Hemen arkasından ben de ayağa kalktım. "Burayı böyle mi bırakacağız?" diye sordu İlkay. "Evet siz burayı dert etmeyin." dedi Bryce umursamaz bir tavırla. İlkay kaşlarını kaldırıp "Annem böyle bir şey yaptığımı görseydi..." dedi. Sesli bir şekilde güldüm ve İlkay'la gözgöze geldik. O da gülümsedi.

İlk defa sonunu ekşınsız bitirdiğim bir bölüm oldu oxmsosksosks. Neyse bu bölümde pek bir olay olmadı ama tarihsel süreci bilmemiz bizim için çok önemli. Ayrıca diğer bölümlerde düzgün ilerleyebilmem için Oleg'inkinin kısa olması gerekiyordu şeyapmayın yani.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 25, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

NesilWhere stories live. Discover now