2.4 "Sona Yakın..."

2.2K 256 153
                                    


iki bölüm sonra final yapmayı düşünüyorum, bir sonraki bölüm de olabilir. gerçekten hayalet okurlar çok fazla arttı ve kimse yorum yapmıyor. hiçbir yorumu da hikayenin sıralaması artsın diye falan da istemiyorum, o yorumların hepsini okuyorum ve bu yazmak için bir motive oluyor. böyle oldukça gerçekten yazma hevesim gidiyor. sınırları da hiçbir zaman olağanüstü sayılarla oluşturmuyorum, hep okunma sayısına göre ayarlıyorum. finale yaklaştık zaten sınır falan da koymuyorum yorum yapmasanız da olur.

***

Kimya|

Odanın kapısını kitlediğimde derin bir nefes aldım. Ortalığı velveleye vermeme lüzum yoktu. Elbette ki kimin aldığı belliydi, ben de bunu haketmiştim. O kadını çalışma odamda bırakmamalıydım. Ve asıl aptallık benim bunu iki gün sonra fark etmemdi. Nasıl böyle basit bir hata yapabilirdim böyle, aklım almıyordu. Şu sıralar kendimi çok salmıştım ve acilen toparlamam gerekiyordu. Çekmecemi bir daha kontrol ettiğimde Müge'nin almış olduğunu kabullendim. Nefes almakta zorlandığımı hissettiğimde beyaz gömleğimin ilk iki düğmesini açtım. Düşünmem gerekiyordu. Bir şekilde pazarlık yapıp o tasarımları geri almalıydım.

Müge benim için kesinlikle bir tehdit değildi, onu rakibim olarak bile görmüyordum. Ama Selim Öztekin sinirlendiğinde çok tehlikeli olabiliyordu. Ben bazen ona karşılık verecek gücü kendimde bulamıyordum. Son zamanlarda ona yaptıklarımın bedelini bana mutlaka ödetecekti. Masanın üzerindeki telefonu aldım sinirle. Rehberde Selim'in adını bulduğumda tuşladım. O hep aynıydı. Nefret gözünü bürüyordu, benim gibiydi. Ama ben değişmiştim, değişiyordum. Yani, sanırım öyleydi.

"Kimyacığım, daha erken ararsın diye düşünmüştüm. Geciktin bile." Alayla söze başladığında derin bir nefes verdim.

"Ne yapmamı istiyorsun?" diye sordum. Şu an bağırıp çağıramazdım. Ben onun vereceği cevaba odaklanırken kapının aniden açılmasıyla telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırdım.

"Kimya Hanım kusura bakmayın, kahvaltı h..." Tanrım, bir de başıma bu çıkmıştı!

"Kaç yıldır burada çalışıyorsunuz! İzinsiz çalışma odama girilmemesi gerektiğini bilmiyor musunuz?! Daha doğrusu kahvaltı etmediğimi de mi bilmiyorsunuz?! Çıkın hemen." Kapı kapanınca dudağımı ısırmaya başladım. Sinirimi atacak birine ihtiyacım vardı kesinlikle. Sabah sabah uğraştığım saçma sapan işlere bakın...

"Anlıyorum gerildin sen de... İşte sen busun, biliyor musun? Sevgili Laçin'in yanında uysal bir kedisin. Ama sen kedilerden nefret edersin Kimya. Acaba Laçin seni benim kadar tanısaydı sever miydi? Senin aslında nasıl biri olduğunu bilseydi?"

"Kimsenin benim hakkımda ne düşündüğü umurumda değil. Ben sana ne istedim diye sordum?" Açık konuşmayı severdi ama son zamanlarda nedense tehdit etmekten zevk alıyordu. Ona karşılık veremeyeceğimi biliyordu. Şu an savunmasız hamile kalp hastası bir kadındım ve o benim zaaflarımı çok iyi bilirdi. Ben de bu durumda olmaktan nefret ediyordum.

"Buluşalım, yarım saat sonra. Yeri konum atarsın." dedi ve telefon yüzüme kapandı. O demeseydi ben buluşmak isteyecektim. İşime yakın bir yer seçecektim sonra tekrardan araba kullanmakla uğraşamazdım.

Siyah kare gözlüklerimi taktım. Laçin daha kalkmamıştı sanırım. Aysel Hanım paltomu getirip kapıyı açtığında temiz hava yüzüme çarptı, bu kesinlikle iyi gelmişti. Araba kullanacak kadar iyiydim. Çalıştırmadan önce arabada biraz bekledim. Selim Öztekin'i kısa süreliğine başımdan atacak bir şeyler bulmam gerektiğinin farkındaydım. Aklıma ne kadar çalışacağı hakkında şüpheli olduğum bir fikir geldi. Denemekten ne zarar gelirdi ki?

Benimle Evlenir Miyim?Where stories live. Discover now