"Seni nasıl kandırdıklarını. Yapmamaları gereken bir şeyi," diye konuştu Öykü. Mert saçma bir kahkaha atıp, "Sırf Eftelya üzülsün diye Barış'ın onu öpmesine izin veren kızsın sen? Bize ahlak dersi mi veriyorsun Öykücük?"

"Abicim bi sakin," dedi Barış. Eftelya cidden, cidden bir şey hissetmediğini fark etti. Nasıl olmuştu bilmiyordu ama Barış'a karşı artık bir şey hissetmiyordu. Hissedemiyordu.

"Eftelya.." dedi Gürkan boğazını temizleyip. "Hay sikicem kalbimi, hala seni görünce tüm gardımı indiriyorum," dedi kendi kendine ama o kadar sessiz söylemişti ki kimse duymamıştı.

"Sana yazan anonim var ya," dedi Gürkan. "O biziz."

Eftelya anlam veremedi. Kaşlarını kaldırdı, yanlış mı anladı yoksa.. yoksa.. ne olduğuna hala anlam verememişti.

"S-siz mi?"

"Seni üzmek için, Barış ve Gürkan sana anonimden yazmaya karar verdiler. Akıllarınca, seni anonime aşık edip, sonra yüzüstü bırakacaklardı. Ama sen gardını indirmeyip, anonime güvenmeyince iş ellerinde patladı." Öykü bi anda sıraladı cümleleri.

"Aslında devam edecektik, ama Gürkan istemedi." diye mırılandı Barış. "Kıyamadı sana."

Eftelya'nın gözleri dolmuştu. Anonimle konuştuğu anlarda rahatladığını hissediyordu hatta dün ona şans vereceğini söylemişti. "Oysaki ben sana kıymıştım Gürkan." diye mırıldandı. "Barıştan beklerdim de, senden.. senden beklemezdim. Zaten hep en beklemediklerimiz vermiyor mu zarar bize?"

Derin bir nefes alıp devam etti Eftelya. "Sen bana aşık oldun ama ben seni kandırıp, Barış'a yakın olmak için seni kullandım." Gürkan kalbinin paramparça olduğunu hissetti. Bu cümlenin ağırlığı altında eziliyordu. Eftelya'nın yanakları ıslanmaya başlamıştı.

"Hah, Barış.. bu olanların hepsinin senin yüzünden olduğunu düşününce kafayı yiyecek gibi oluyorum. Değmeyecek sana, bir sürü insan harcadım. Kaybettim onları. Hoş, onların da çok umrunda değilmiş, baksana! Beni kandırmaya çalışmışlar."

Öykü, Eftelya'ya dönerek, "Tamam, bir hata yapmış olabiliriz ama bu senin yaptığının yanında hiç bir şey değil!" dedi.

"Evet! Allah kahretsin ki, yaptım bir bok. Ama Öykü, sana yemin ederim ki hiç bir zaman seni bilerek üzmek için bir şey yapmadım! Ya ben..ben, ben aylarca kafayı yedim Gürkan'ı üzdüm diye. Aylarca ağladım, Öykü'yü kaybettim diye. Ama ben ne Gürkan'ın umrundaymışım ne de Öykü'nün."

"Özür dile-"

"Ben özür dilerim Gürkan. Keşke en başında söyleseydim sana, keşke en başında. Ama sen.. sen o kadar saftın ki, Barış'a aşık olduğumu fark edemeyecek kadar saftın. Seni kullanmama sen izin verdin, o da senin aptallığın olsun." Eftelya, sinirden ağzından çıkanların farkında değildi.

Bir anda gülmeye başladı, sinirleri bozulmuştu. "Keşke biraz daha devam ettirseydiniz bu aptal, küçük oyununuzu! Tam da, yelkenleri suya indirmiş, anonime güvenmeye başlamıştım. Onun sevgisi hoşuma gitmeye başlamıştı."

Eftelya kafasını kaldırıp Barış'a baktı. "Artık, o kadar sevmiyorum ki seni, sırf seni sevdiğim zaman yaptıklarım için kendimi öldüresim var. Benim için güzel olan her şey sendin Barış, ama artık benim için anlam ifade etmiyorsun. Hiç bir şey." Barış kafasını salladı. "Buna sevindim Eftelya." dedi. Öykü'ye uzattı elini, Öykü onun elini tutup, Eftelya'ya baktı.

"Umarım, mutlu olursun Eftelya," dedi. Öykü'ye gülümsedi Eftelya. Ona kızamıyordu, küsemiyordu. Ama az önce, vedalaşmışlardı. Umarım mutlu olursun Eftelya. Bu bir daha arkadaş olamayacaklarının kanıtıydı. Eftelya mutlu olsa da olmasa da Öykü onun yanında olmayacaktı. Barış, Öykü'yü peşinden sürükleyerek gitti.

denizkızı [texting]Where stories live. Discover now